Bostancı: Türkiye'den Hitler çıkmaz

18 maddelik anayasa değişikliği teklifi için yapılacak referanduma sayılı günler kaldı. Siyasi partiler çalışmalarına hız verirken tartışmalar da kaldığı yerden devam ediyor. AK Parti Grup Başkan Vekili Prof. Dr. Naci Bostancı süreci Akşam Gazetesi’ne anlattı. Bostancı CHP’nin kullandığı propaganda dilini eleştirirken rejim değişecek argümanı için çarpıcı açıklamalar yaptı. Hitler örneğini verenlere sert tepki gösterdi.

1

PINAR IŞIK ARDOR

- Almanya, Avusturya, Hollanda ve Danimarka demokratik ülkeler. Ve Türkiye’ye siyasi amborga uyguluyorlar.  Avrupa’nın Türkiye’ye karşı yaptığı engellemeleri nasıl okuyorsunuz? Neden yapılıyor?

İki farklı Avrupa’dan söz edebiliriz. Birincisi kendisini küresel bir hukukla tanımlayan, temel insan değerlerini,  demokrasiyi vurgulayan bunları bütün insanlık için talep eden bir Avrupa. Bizim de esasen 200 yıllık tarihimizde kendimize bir bakıma ölçü aldığımız Avrupa. Bir diğer Avrupa demokrasiyi, insan haklarını, özgürlükleri sadece has Avrupalılara ait değerler olarak gören dışarıda kalan insanları  yeteneksiz  çevreler olarak gören bir Avrupa. Bu iki Avrupa tarihte de hep çatışırdı. Bugün bizim Almanya Hollanda ile yaşadığımız hadise özellikle küresel ekonomik kriz neticesinde kendi içine kapanan, ötekiler diyerek dışlayan başına da  İslamafobi ile Türkleri yerleştiren aktörler. Bizim karşılaştığımız zorluk bu insanlar. Bizim bu insanların Avrupa değerleriyle çelişen yüzünü açığa çıkartıcı tarzda yaklaşımımız devam edecektir.

-İlişkilerimiz konusunda gittikçe gerilen bir  durum söz konusu. Sn Cumhurbaşkanının Nazi benzetmesine tepki gösterdiler. İlişkiler nasıl düzelecek?

“Radikal bir kopuş olarak değerlendirmek yanlış”

Geçmişe bakarsak bugün yaşadığımız problemler çok daha hafif kalır. Bunun küresel ekonomik krizle bağlantılı olduğunu unutmayalım. Elbette kriz geçecek. Avrupa bu  siyasetini terk edecektir. Türkiye’yi muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkartma Atatürk’ten bugüne bir miras olarak tüm siyasi iktidarların en temel ödevlerinden birisidir. Bizim bu yöndeki çabamız ebetteki devam edecek. O bakımdan bunu radikal bir kopuş bir kriz olarak değerlendirmek yanlış olur.  Bir çıkış noktası muhakkak olur.

-Avrupa’nın bu engelleyici tavrının “evet” “hayır” oyları üzerinde nasıl bir ETKİSİ olur?

“Evet”e olumlu tesir eder”

Bu tür olayların etkisini hemen ölçebilmek mümkün değil .Ama Avrupa’da yaşayan Türklerin kültürel çelişki dolayısıyla daha milliyetçi eğilimler taşıdığını görüyoruz. O  bakımdan kontrastlar her zaman insanları kendi kökenlerine ilişkin değerleri daha da güncelledikleri bir istikamete götürür. Avrupa’daki kimi siyasetçilerin bu tür engelleyici tavırlarının orada bulunan Türkler üzerinde genellikle daha milliyetçi daha Türkiye’yi destekleyici ve bu değerleri temsil eden siyasetçilere daha yakın durucu bir etkisi olması beklenir. Yani burada “evet”e yönelik daha fazla katkı vermesini beklerim. Ama bu probleme bakışımızda bir veri olmaz. Yani evetler artsın diye problemi sürekli muhafaza etmek şeklinde bir yaklaşımımız olmaz. Ama etkisi ne olur derseniz benim sosyolojik okumam “evet”ler üzerinde olumlu bir etkisi olur diye düşünüyorum.

-  Sn.Devlet Bahçeli’den  Cumhurbaşkanına çok büyük bir destek daha geldi. Gerekirse beraber gideriz dedi.  CHP’li vekil Deniz Baykal Stuttgart'taki etkinliğe katılmama kararı aldı. Nasıl okudunuz bu yaklaşımları?

MHP, milliyetçi çizgide bir siyasi parti ve  bu miras ve gelenek üzerine teşekkül etmiş dolayısıyla yaklaşımlarının adeta mirasları ile bağlantılı ve onun devamı mahiyetinde bu şekilde olması karakterinin bir neticesidir.

-Yani Şuan yol arkadaşı olduğu için değil diyorsunuz desteği?

Eğer MHP bugün daha farklı bir yerde olsaydı yine aynı şekilde  tepki verirdi. Çünkü yaslandığı miras ve tarihsellik onu bu şekilde bir tavra sevk ederdi. Nitekim hayır diyen CHP’de de Sn. Baykal programını iptal etti. Sn Kılıçdaroğlu Almanya’nın davranışının kabul edilemez buldu bu yönde açıklamalar oldu.

-Yenikapı ruhunu gördünüz mü  bu tavırlarda?

Bizim söylediğimiz toplumun en temel değerleri söz konusu olduğunda siyasetin ortak paydada buluşması. 15 Temmuz bir travmaydı bir darbe girişimiydi buna karşı halkın hukukunu  korumak için bütün partilerin saf tutması kaçınılmaz. Başka türlü davranış beklenmez.  Bugün de Türkiye’nin ortak hukukuna ilişkin bir durum söz konusu. Aynı tavrı görüyoruz. Yenikapı ruhu dediğimiz şey esasen Yenikapı’dan önce de var olan bu toplumu  toplum yapan ortak kader ve gelecek değerleridir. Birden bire Yenikapı diye bir ruh ortaya çıkmadı . Ama  Yenikapı’daki o muhteşem kitle ile birlikte çok sembolik bir şekilde ortaya koydu.  Ama Yenikapı’dan önce de toplumda bunun kodları vardı.

- Biraz kampanyaları konuşalım. Chp’nın kullandığı dil için pozitif söylemleri var. Hatta takındıkları tavrı tuzak olarak nitelendirenler oldu. Bu dili bu yaklaşımı bekliyor muydunuz?

Öncelikle CHP’nin pozitif bir dil kullanacağız iddiasını güzel bir fikir olarak bulurum. Pratiğe ne kadar yansıyacak göreceğiz. Eğer CHP’nin dili  öteden beri pozitif bir dil  olsaydı biz şimdi pozitif bir dil kullanacağız demezlerdi. Yani diyorlar ki eskiden çok saldırgan dilimiz vardı negatif dilimiz vardı biz şimdi pozitif bir dil kullanacağız. Komisyonda anayasa değişiklik teklifi geçti  bir CHP’li vekil 339 hainin geçirdiği bu değişiklik teklifine halk “hayır” diyecek dedi. Sn Kılıçdaroğlu’nun hayır verenlerin şeref ve namusla bu  işi yapacaklarını ifade eden bir konuşması oldu. Bunlar aslında kendiliğinden oluyor.Yani yumuşak bir dil kullanmaları   gerçekten öyle mi yaptıkları yoksa bir strateji olarak mı bunu benimsedikleri konusunda insanların kafasında ikircikli fikirler doğuruyor. Siz şimdiye kadar kaçak saray, diktatör, faşist demişsiniz ağzınıza geleni söylemişsiniz. Birden bire biz bunlardan vazgeçtik saygıdeğer beyefendi demeye başladıysanız insanlar bir dakika ne oluyor derler

-Yani seçmen üzerinde etkisi ters mi olur diyorsunuz?

“Cehennem dilidir bu”

Yani bu etki meselesi siyasette çok karışık bir iştir. Kimisi biz bu numarayı yutmayız der zaten CHP karşıtıdır. Yada tam tersi . Ama bir girişim olarak dahi bunu kıymetli bulurum onu da belirteyim. Ama 16 Nisan’dan sonra  CHP’nin böyle bir dili kullanmayacağına kalıbımı basarım. Önemli olan ondan sonra da bu dili kullanıp kullanmayacakları . Son derece hırçın ve öfkeli bir miras üzerine oturuyorlar.  Türkiye’de maalesef muhalefet denildiğinde  pozitif bir değerlendirme yapmaktan çok, her şey kötü perişan ettiniz mahvettiniz, otoritersiniz, faşistsiniz gibi bir dil aka geliyor. Cehennemin dilidir bu. Yani korkutan bir dil. Muhalefet böyle bir dille kendisine alan açmaya çalışıyor bunun daha etkili olduğu anlayışında.

- MHP kampanyasında  son derece sessiz görünüyor öte yandan Mhp’li muhalifler toplantılarına devam ediyor. Bu Ak Parti içinde endişe yaratıyor mu?

MHP’nin kendi iç meseleleri var geçirdiği bazı problemler var. Muhalifler ne söylüyor diye baktığımızda dedikodu ve söylenti üzerine teşekkül etmiş bir yapıyı gözlemliyoruz. Sn. Bahçeli’ye karşı bir organizasyon söz konusu. Peki Sn Bahçeli ve bugünkü yönetim Mhp fikriyatını temsil etmiyor mu ediyor. İdeolojik olarak hiçbir problem yok. Eminim onlar da konuşacak olsalar üç aşağı beş yukarı aynı sözleri söylerler. Mhp tabanında ikna edici bir karşılık bulurlar mı.  Sanmıyorum. Ben MHP’nin bu halk oylamasında önemli bir pozisyon aldığını ve  bunu da etkin bir şekilde yaptığını söyleyebilirim.

-AK Parti kararsızlarının  “evet”e meyil ettiği ama  MHP kararsızlarının aynı doğrultuda gitmediği kulislerde konuşuluyormuş. Konuşuyor musunuz bunları?

 Şimdi kararsız diyorlar yüzde 15 civarında. Kimi yüzde 20  kimi yüzde10 diyor.  Şimdi kararsız dediğimiz insanın  önünde iki seçenek var tam ortada durup acaba hangisine versem diyen bir kişi değil. Esasen geldiği gelenek itibarı ile yıllar içinde bir siyasi kültür olarak zaten bir davranış kodu var o kişinin. Bir siyasi bağlılığı var  Kafasında bir tercih var.  Ama soru işaretleri var. Bu kararsız denilen çevrenin  önemli bir kısmının “evet”e yakın olduğunu söyleyebilirim. Çünkü  evet bir tez sunuyor ortaya. Hayır bir şey söylemiyor. Her zaman değişiklik teklifi toplumun bir kısmını kararsız bırakır. Yani acaba iyi olur mu diye.  Nihai olarak insanların  ben sandık başındaki tavırlarının kendi siyasi mirasları ile tavırları ile uyumlu olmalarını bekliyorum.

- Referandum sonrası Evet çıkarsa ne olur? Hayır çıkarsa ne olur sorusuna  siyasilerden yanıtlar geliyor. Size de soralım ne olur?

Evet çıkarsa sistem değişecek, altı ay içinde meclis gerekli değişiklikleri yapacak. Ve 2019 yılında seçime gideceğiz. Yeni bir dönem başlayacak. 2019’a kadar mevcut sistem sürecek.

Bu süreçte kaos yaşanır mı?

Kaos yaşanmaz çünkü olması için  siyasi aktörler yazım. İktidar yerinde duruyor Cumhurbaşkanı yerinde duruyor. Evet’ in bir senaryosu var. Evet çıkarsa AK Parti ve MHP ve aynı zamanda elbette bu değişimin yanında olan farklı siyasetten insanlar ne olacağına ilişkin bir fikirleri var. Bir gelecek tasarımı var. Hayır çıkarsa Chp bunu siyasi bir güvenoyuna dönüştürecek. CHP ve HDP bir erken seçime gidilmesi istikametinde  iktidarın ve cumhurbaşkanının meşruiyetini  tartışmaya açarak baskı oluşturmaya çalışacak. Bu iki kere iki dört. Kim ne derse desin.

-Yapmayız diyorlar

Yaparlar. Yarın kimse bunları hatırlamaz.

- Bir iddia. Anayasa paketinin kabulünün ardından geçecek iki yıllık süre içinde uyum yasalarının çıkarılması aciliyet arz ediyor. Aksi takdirde, harekete geçmeye hazır malum odaklar var deniliyor. Siz bu tehlikeyi görüyor musunuz?

“Herkes dikkatli olsun”

Varsayımlar üzerine değerlendirme yapmak çok doğru olmaz. 15 Temmuz’da kimin ne yaptığını az çok biliyoruz . Devletin içine sızmış bir terör örgütünün Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak adına bir darbe girişimi oldu. Onunla ittifak eden güçler olduğu muhakkak. Bu terör örgütlerine karşı devlet bir mücadele veriyor . Ancak bu süre içinde  Türkiye’yi yine istikrarsızlaştırmak isteyen bir takım güçlerin çaba göstereceği kehanet değil. Bizim de görevimiz bunlarla mücadele etmek ve baş etmek. Bunlar başarılı olamadılar bundan sonra da başarılı olamazlar. Tabi herkesin çok dikkatli olması lazım o ayrı.

-Yeni hükümet sistemi geçerse darbelerle  mücadele çok daha kolay olacak deniliyor ya da terör   tamamen ortadan kalkacak deniliyor bu nasıl olacak?

Parlamenter sistem darbe girişimlerine açık alanlara sahiptir. Nitekim milletvekillerinin yönlendirildiği , yeni partiler kurulduğu onlara çeşitli mesajlar gönderildiği çeşitli siyasi tartışmalarda pozisyon almaya zorlandığı hükümet değişikliklerinin yapıldığı  biliniyor. Bütün bir halk üzerinde baskı kuramazsınız ama temsilciler üzerinden kurabiliyorsunuz.

-Yeni sistemde bu kurulamayacak mı?

Siyasette zafiyet olacak ki vesayete açık hale geleceksiniz. Tek başına bir iktidarın olduğu dönemlerde zaaf olmadığı için siyasete vesayetçi yapıların etkili olabilmeleri çok mümkün olmaz. Bu sistemin en önemli özelliği seçim oluyor ve beş yıl boyunca hükümet belli. Çeşitli oyunlar entrikalarla hükümeti götürmek,  başka bir hükümet getirmek onun üzerine nüfuz kurmak devri kapanıyor. Halk doğrudan o hükümeti seçiyor beş yıl boyunca istikrarlı bir şekilde görevine devam ediyor

-Kılıçdaroğlu’nun gafı var. Çok tartışılıyor Ana Muhalefet Lideri değişikliği bilmiyor mu söylemi üzerinden.

“Kılıçdaroğlu çok büyük yara aldı”

 Sn Kılıçdaroğlu’nun ifadesi gaf kategorisine girmez. Bu doğrudan doğruya karşı olduğu Anayasa değişiklik teklifini bilmemesi. Biliyor olsa böyle bir örnek vermez. Öyle anlaşılıyor ki Kılıçdaroğlu karşı olurken ben niye karşıyım diye bu 18 maddeyi okumamış okuduysa da üstün körü okumuş. Çok vahim bir hata. Siz Ana Muhalefet Partisinin Genel Başkanı olarak halka dönüyorsunuz hayır deyin diyorsunuz ama anlaşılıyor ki hayır dediğiniz konuya ilişkin sizin bilginiz yok. Bu insanlarda bir inandırıcılık problemi doğurur. Kılıçdaroğlu bence büyük yara almıştır. Bunun telafisi de son derece zordur.

-CHP  daha yüz yüze  sohbet etmeyi planlıyor. Büyük şehirlerde miting yapacaklar. AK Parti ise daha güçlü mitingler planlıyor.

CHP Miting yapmaktan korkuyor. Çünkü mitingler insanlara mukayese imkanı verir. Kim ne söylüyor ne kadar kalabalık topluyor siyasette önemlidir. Meydanların heyecanı  önemlidir. CHP’nin mitinglerden kaçmasının nedeni bu mukayesedir. CHP’nin  parti hareketi zayıf. İnsanları mobilize edici  değil bunu biraz örtmek istiyorlar. Parti bayraklarını çıkarmıyoruz argümanını  bir örtmece olarak kullanıyorlar

-CHP’nin propagandasını açmak istiyorsunuz sanırım

“Türkiye’de bir Hitler olmaz”

Evet. 18 maddelik değişik teklifine girmiyor. Çünkü o tartışmalara girdiğinde kendi iddiaları ile çelişeceğini bilen bir  durum var. Tartışmaya girdiğinde ne tek adam otoriterliği diyebilir ne saray diyebilir. Onlara girmek yerine   kara propaganda tekniğini kullanarak antipatik gelecek kavramlar üzerinden  tanımlamaya çalışıyor. Zaman zaman Almanya’yı Hitler’i örnek veriyorlar. Biraz tarih bilgisi olan biraz Almanya’nın o dönemlerini bilen biraz Hitler’e ilişkin okumaları olan birisi böyle iddialarda bulunmaz. Türkiye ile Almanya’yı ve Hitler örneği üzerinden bugünkü durumu mukayese etmeye çalışmaz. Bunun arkasında korkunç bir cehalet var başka bir şey değil. Hitler tek başına ortaya çıkmış  arkasına Alman halkını toplamış bu şekilde iş başına gelmiş biri değil ki. Hitler’in arkasında Almanya’nın sosyoekonomik yapısı vardı. Sen bununla Türkiye’yle nasıl mukayese ediyorsun?   Türkiye’de bir Hitler olmaz Türkiye’de otoriterlik olmaz. Çünkü otoriterliğin bir sosyal zemini olacak. 

-CHP 600 vekil sorusunda da ısrarcı.

Şimdi 90 yıllarda vekil sayısı 450’den 550’e çıktı. 100 vekil artırdılar. Yanlış mıydı hayır. Nüfus artmış 50 milyondan 80 milyona çıkmış. Vekil sayısını arttırmak lazım. Bazı şehirlerde temsiliyet cok az. Avrupa standartlarına uymaya çalışıyoruz. O yüzden teklife konuldu. Chp’nın yapmaya çalıştığı çok ayıp bir şey. Siyasete ilişkin iki farklı dil vardır. Bunlardan birisi siyasetin soyluluğu üzerine kurulan bir dildir. Bu soylu siyasettir. Öte yandan savaşlar çıkartan insanları perişan eden de soysuz siyasettir. Şimdi Chp bu kadim soysuz siyaset üzerine kurulu mirası hatırlayarak, tırtıklayarak buradan pay almaya çalışıyor. Bu çok ayıp bir sey. İşte 50 vekil masraf olacak diyorlar o zaman 550 vekilde masraf. İşte bu soysuz siyasete ilişkin müktesabatı hatırlatıcı, siyaset düşmanlığına yaslanan bir dili ortaya çıkartmaya çalışıyorlar.