TUBA KALÇIK
Türk Pop Müziği'nin dev yorumcularından Zerrin Özer, uzun bir aradan sonra AKŞAM'dan Tuba Kalçık’ın sorularını yanıtladı.
Uluslararası alanda ülkemizi tanıtan konserler veren ilk isimlerdensiniz. Türkiye’yi hedef alan haberlerin artmasını nasıl yorumluyorsunuz?
Ülkemi çok seven bir sanatçıyım. 1976 ve 1983 yılları arasında Türkiye’yi tanıtmak amacıyla ABD ve Avrupa’da birçok müzik projesi gerçekleştirdim. Benzer bir şeyi bugün de yapmak istiyorum. Uluslararası dilde Türkiye’mizin güzelliklerini anlatan bir şarkı yapıp dünyaya ülkemizi tanıtmak istediğim projemi, Dışişleri Bakanlığı ve Kültür Bakanlığı'na sunmak istiyorum. Seve seve ülkem için müziğimle Türkiye’min güzelliklerini anlattığım bir projeyle elimden geleni yaparım. Türkiye çok değerli bir ülke.
Kıskanılıyoruz
Tüm dünyanın gözü İstanbul’da ve Türkiye’de. Osmanlı’dan beri Batı dünyası bizi kıskanıyor. Artık onların her dediğine ‘Evet’ diyen bir Türkiye olmadığı için bizi hedef alıyorlar. Bunun yanı sıra Müslüman bir ülke olmamız da Batı’da rahatsızlık yaratıyor. Türkiye’ye yapılan bu ayrımcılık bana çok dokunuyor. Vatansever bir insan olarak, müziğimle Batı’da oluşan olumsuz tavrı değiştirmek ve vatanımızın güzelliklerini anlatmak için ülkeme katkı sunmak istiyorum.
Geçtiğimiz yıl sıkıntılı bir süreçten geçtiniz. Bir yandan sağlık problemleriyle uğraştınız diğer yandan ‘Erdoğan’ı seviyorum’ dediğiniz için hedef gösterildiniz. Hatta ölüm tehdidi bile aldınız…
Benim açıklamalarımın siyasi bir sebebi yoktu. Özgür bir ülkenin vatandaşı olarak sadece duygularımı dile getirdim. Cumhurbaşkanı'nı insan olarak sevdiğimi söyledim diye dışlandım, tehditler aldım. Zülfikarı kendimi bildim bileli boynumda taşırım, hatta ona bile laf edenler oldu. Halbuki ben ne düşürsem onu dile getiren bir insanım. Sevdiğim de bellidir sevmediğim de…
Her zaman Zerrin Özer ile yarıştım
“Piyasadaki tüm rekabeti, dedikoduları ve kuyu kazmaları arkamda bırakıp kendime bir Zerrin Özer armağan ettim."
Müzikte hak ettiğiniz noktada olduğunuzu düşünüyor musunuz?
Hiçbir zaman mesleğimde şarkı söylemenin, albüm yapmanın ve sevenlerle buluşmanın haricinde bu gibi konuları düşünmedim… Müzik sektöründe belirli gruplar oldu, bir sanatçının daima ekibi olur. Öyle zor bir meslek ki hem profesyonel hem amatör olamıyorsunuz sanırım hayatım boyunca sanatçı olmanın tamamıyla duygudan geçtiğini düşünen bir insan olup, profesyonelliğe yaklaşamadım.
Müzik dünyasındaki rekabet sizi nasıl etkiledi?
Hırsları olan bir insan değilim. Rekabet ortamından hep uzak kalmaya çalıştım. Çünkü bir yorumcu olarak sadece Zerrin Özer’le yarıştım. Bu piyasaya girdiğim dönemden itibaren hep bir numara oldum. Diğerleri hep benim arkamdan geldi.
Sabah ezanında dua ediyorum
Sağlınız nasıl oldu?
Şimdi çok iyiyim. Geçirdiğim bu zorlu dönemde ne kadar çok sevildiğimi de bir kez daha görmüş oldum. Beni sevenler bu süreçte dualarıyla hep yanımda oldu. Yanlış iki ameliyat sonucunda bir buçuk sene hiç yürüyemedim. Daha sonra gerçekleşen 3. Ameliyatımla ve fizyoterapist ablamın büyük çabasıyla ayağa kalkabildim. Sıkıntılı bir dönem geçirdim ama Allah’a hiç isyan etmedim. Sabah ezanında kalkıp dua ederim. Zorluklar karşısında Allah’ıma sığınırım…
ABD ruhsuz ve renksiz bir ülke
Son yıllarda artan küresel terör saldırılarından dolayı insanlık olarak zor bir süreçten geçiyoruz. İçinde bulunduğumuz dönemi nasıl görüyorsunuz?
Dünya gerçekten zor bir dönemden geçiyor. İnsanlar ölüyor. Dünyanın birçok yerinde ayrımcılık artıyor. Bu beni çok üzen bir tablo. Amerika’yı eskiden çok severdim ama artık değerini kaybetti. Amerika’yı bu kadar değerli bir ülke yapan siyahlara yönelik ırkçılık iyice artmaya başladı. Dünyada diğer ülkelere yaptığı kötülükler ortada. Bu manzara da beni çok üzüyor. ABD artık renksiz ve ruhsuz bir ülke.
Hep yeteneklere şans verdim
Özer: Çok kaliteli ama televizyona çıkma şansı olmayan gençleri sosyal medyada keşfedip, ekrana çıkardım.
Siz uzun süre televizyonda çok güzel programlar yaptınız. Yeniden ekranlara dönmeyi düşünüyor musunuz?
Müziğimle ekranda olmayı çok seviyorum. ‘Anılarınla Gel’ programım çok ilgi görmüştü. Programda bugüne kadar çok da sesi duyulmamış, yetenekli müzisyenlere yer veriyordum. Çok kaliteli ama televizyona çıkma şansı olmayan gençleri sosyal medyada keşfedip, ekrana çıkardım. Ekranlarda yeniden bu tarz bir program yapmayı isterim. Örneğin, geçtiğimiz günlerde çocuk programına katıldım. Program sonrası; AB ve Türkiye genelinde 1. olduklarını söyleyip teşekkür ettiklerinde çok sevindim.
Müzik yarışmasında jüri olarak yer almayı düşünür müsünüz peki?
Teklifler geldi ama kabul etmedim. Bu saatten sonra ancak çok iyi bir konsept olursa yer alırım. Onlar bana değil, benim markam ve müzik kalitem programa artı değer katar. Bu yüzden jüri üyeliği konusunda çok titiz davranıyorum.
Artık fast food müzik yapılıyor
Sizin döneminize kıyasla günümüz Türk popuna ciddi itirazlar var.
Günümüzde artık fast food müzik yapılıyor. Ama bunu da çok iyi yapanlar var alkışlıyorum onları… Genelleme yaparsak kısa süre içinde dinlenmeye ve tüketilmeye yönelik şarkılar yapılıyor. Şarkıların etkisi ve kalıcılığı geçmişe göre çok daha az diye düşünüyorum. Müzik kalitesi de öyle... Şarkılar klasikleşemiyor mesela ‘o yaz’ ‘kıyamam ‘her şey seninle güzel’ ‘Gönül’ gibi…
"Gençliğimde gelen teklifleri kabul etseydim şu an dünyaya seslenen bir sanatçı vardı. "
Sevdiğim arabesk şarkıları pop tarzında söyleyeceğim
Bayramdan hemen sonra yeni albüm için stüdyoya giriyorum. Aslında ben single çalışması yapmak istiyordum ama Sony Müziğin Genel Müdürü Sayın Şemsettin Göktaş bana ‘duayenler single çıkarmaz bu yüzden siz albüm çıkarmalısınız’ deyince niye yalan söyleyeyim çok mutlu oldum. Ekimde çıkacak bu çalışmamız da sevdiğim arabesk şarkıları pop tarzında söyleyeceğim. Yer verdiğimiz şarkılar çok bilinen veya fazla cover yapılmış eserlerden oluşmayacak. Çok iddialı bir albüm olacak.
Garo hayatımda önemli bir yerde
Bugüne kadar söylediğiniz şarkılarla herkesin hayatına dokunup, iz bıraktınız. Peki, sizin yaşamınız?
Garo Mafyan benim müzik hayatımda çok önemli bir yere sahip. Onunla, İstanbul Gelişim Orkestrası’nda çalıştım. Geçirdiğim yıllar boyunca çok şey öğrendim, beni eğittiler. Orkestranın şefi Rahmetli Selçuk Başar’dan da çok şey öğrendim. Sevgili Erkan Özerman’ın da bana çok katkısı olmuştur. Yurtdışında bir qçok özel projeye imza attık beraber.
"Benim markam ve müzik kalitem programlara değer katar."
‘Little Girls Blue’ ile toprağa verileyim
Caz, blues, soul dinliyordum. Yabancılar arasında ise Janis Joplin’in benim yaşamımda çok özel bir yeri var. Kolumda dövmesi bile var. Onun ‘Little Girl Blue’ şarkısı benim için çok özeldir. Benim hayatımı anlatır... Vasiyette bile bulundum. Toprağa verilirken ‘Little Girl Blue’ çalınmasını istiyorum.