Wilma Elles: 15 Temmuz'u ne kadar anlatırsak Batı o kadar anlar!

“Avrupa’da Türkiye’nin sadece siyaset yanı değil, diğer yönleri de gösterilmeli” diyen ünlü oyuncu Elles “Batı’nın empati kurması için sanatçı olarak her yerde 15 Temmuz’u anlatmalıyız” dedi. 

TUĞBA KALÇIK'LA HAYATA DAİR

Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ dizisiyle hayatımıza giren güzel oyuncu Wilma Elles, Almanya’dan Türkiye’ye uzanan kariyer öyküsünü, dünya ve Türkiye gündemine dair önemli açıklamalarını AKŞAM Gazetesi’nde Tuba Kalçık’a anlattı.  

Türkiye’de oyunculuk yapmaya nasıl karar verdiniz? 

Türkiye’de oyunculuğa tesadüfen başladım. Daha önce rol aldığım ‘Türk Usulü’ filminde yer alan bir arkadaşım Caroline rolüne beni uygun görmüş ve yapım şirketine tavsiye etmiş. Caroline karakteri için benden önce 800 oyuncuyla görüşülmesine rağmen role uygun birini bulamamışlar. Deneme çekimi yaptım ve diziye kabul edildim. Caroline rolü bana kader gibi geldi diyebilirim.  

Oyunculuk ikinci yaşamım

‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’, ‘Filinta’, ‘Yeter’ gibi dizilerde canlandırdığınız karakterlerle seyircinin büyük beğenisini kazandınız.  Türk seyircisi ile aranızda nasıl bir bağın oluştuğunu düşünüyorsunuz? 

Hangi rol olursa olsun, her sahnede sanki ölümle savaşıyormuşum gibi oynuyorum. Tıpkı bir futbol maçı gibi. Canlı ve heyecanlı oynamaya çalışıyorum. Bu yöntem için 10 sene eğitim aldım. Oyunculuk benim için ikinci bir yaşam gibi, kendimi özgür ve yaratıcı hissediyorum. 

AB’nin TAVRI sistem meselesi

Hem Türk hem de AB vatandaşı olarak, Türkiye’nin üyelik sürecindeki Batı’nın oyalayıcı tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Türkiye Avrupa ülkesidir. AB’nin sisteminden dolayı böyle bir süreç yaşanıyor. Türkiye nüfus olarak Avrupa’ya göre kalabalık bir ülke. Eğer üyeliğe kabul edilirse parlamentoda daha fazla yer alacak. Bu sistem değişirse Türkiye de AB'ye üye olacak diye düşünüyorum. 

Batı, Türklerle empati kurmalı

15 Temmuz sonrası Alman televizyonu ARD’de Türkiye gerçeklerinden uzak, Cumhurbaşkanını hedef alan bazı açıklamalar yapıldı. Batı’nın bu tavrını nasıl yorumluyorsunuz? 

Avrupa 15 Temmuz’un ilk günlerinde olanları anlayamadı. Batı’daki insanlar yaşananları anlamakta güçlük çekiyor olabilir, biz 15 Temmuz’u onlara daha çok anlatmalıyız. Batı halklarının Türk toplumu ile empati kurması gerekiyor. 15 Temmuz’da Türkiye halkının ve demokrasinin yanında yer alan biri olarak bu empatinin kurulabilmesi için, TV programlarına katılarak, röportajlar vererek yaşananları anlatmaya çalışıyorum. Bunlar anlatıldıkça Batı, 15 Temmuz’da neler yaşandığı daha iyi algılayacaktır. ARD’deki programda Türkiye’ye yönelik yanlış yorumlara karşı çıktım. 15 Temmuz demokrasi zaferidir. Hem Yenikapı’daki mitingde hem de Kısıklı’daki demokrasi nöbetinde halkın birlik ve beraberliğini gördüm ve bu beni çok mutlu etti.

Bir röportajınızda, Türkiye’yi dünyaya anlatmak istediğinizi söylemiştiniz. Bunun için nasıl bir yol izlemeyi düşünüyorsunuz? 

Yeni bir projede yer alıyorum. Almanya’da prime time’da yayımlanacak 6 tane ünlü kadının yaşamını anlattığı bir programda yer alıyorum. En kıymetli saatte yayınlanacak bu programın benimle ilgili olan bölümünü burada çektik. Programda İstanbul’un güzelliğini, yaşamın nasıl rahat ve güvenli olduğunu, Türkiye’ye neden yerleşmeyi tercih ettiğimi ve neden burayı sevdiğimi anlattım. Avrupa’daki televizyonlarda Türkiye’nin sadece siyaset yanı değil diğer yönleri de gösterilmeli. Ben de bu amaçla projede yer almayı kabul ettim. Programda da Avrupa’ya Türkiye’nin ne kadar huzurlu, güzelliklerle dolu bir ülke olduğunu anlattım. Aynı zamanda İstanbul’un da Londra, Berlin gibi güvenli bir şehir olduğunu gösteriyorum. Sanatçılar olarak bize düşen görev, dünyaya Türkiye’nin ne kadar geliştiğini, güvenli, muhteşem bir hayat sunan ülke olduğunu göstermek olmalı. Türkiye’yi çok seven biri olarak ben elimden geleni yapıyorum. 

Alman medyasının Türkiye'yi karalama kampanyasına Elles şu yanıtı verdi: Almanya’nın bu tutumunun 15 Temmuz’un ilk günlerine göre düzeldiğini düşünüyorum. Yaşananları anladıktan sonra tutumları iyileşiyor. Almanya ve Türkiye arasında çok güçlü bağlar var.

Kanser için terör mücadelesi verilmeli

Bugüne kadar Türkiye’de birçok sosyal sorumluluk projesinde yer aldınız. Şu anda destek verdiğiniz bir proje var mı? 

Sosyal sorumluluk projelerini çok önemsiyorum. Annemi yakın zamanda kanserden kaybettim. Kansere karşı bir çalışmam var. Dünyada kanserden dolayı çok fazla ölüm yaşanıyor. Terörle nasıl mücadele ediliyorsa, kanserle de aynı şekilde mücadele etmeliyiz. Hayatta Kal Derneği ve üç tane onkolog desteğiyle bu 

hastalıkla mücadele için ‘Cancer Statistics’ projesini yürütüyorum. Kanser hastalarının tecrübelerini paylaşmak ve kanserle savaşırken klasik tedaviye destek vermek amacıyla ne yapılıp, ne yapılmaması gerektiğini ortaya koymak için anket uygulaması yapıyoruz. Almanca, İngilizce ve Türkçe olmak üzere üç dilde hazırlanan ankete web'den ulaşmak mümkün. Sağlık Bakanlığı’nın etik kurulunun da onay verdiği bu anketten elde edilen veriler kamuoyu ile paylaşılacak. 

Kanser hastalarının tecrübeleri bize bu hastalıkla savaşmak için yol gösterecektir. 

Osmanlı'nın gücü beni etkiliyor 

Bu sene Türk vatandaşlığına geçtiniz. Vatandaşlığa kabul edildiğinizde neler hissettiniz? 

Türk vatandaşlığına kabul edilmeyi çok istiyordum. Bakanların ve Cumhurbaşkanımızın imzasıyla istisnai vatandaşlık hakkının verilmesi beni hem mutlu etti hem de gururlandırdı. 

Türkiye’nin tarihsel, kültürel açıdan sizi etkileyen yanları nelerdir? 

Osmanlı İmparatorluğu’nun büyüklüğü beni çok etkiliyor. Eşim de bana çok anlatıyor, mesela Osmanlı imparatorluğunda halklar güvende ve huzurlu iken Osmanlı’dan sonra bazı Ortadoğu ülkelerinde bugüne kadar çok fazla kriz ve sorun yaşanmış. Bu bile Osmanlı’nın ne kadar önemli bir imparatorluk olduğunu gösteriyor. İstanbul’da Topkapı, Galata gibi tarihi yapılar beni çok etkiliyor.  

Osmanlı çok önemli bir devlet.. Geride bıraktığı tarihi miras beni çok etkiliyor.

Türk dizi sektörü çok başarılı   

Bugüne kadar hep başarılı dizilerde rol aldınız. Projelerinizi seçerken önceliğiniz nedir? 

İşine tutkuyla bağlı, profesyonel insanlarla çalışmayı tercih ediyorum. Projeyi yapanların işine son derece önem vermesi benim için çok önemli. Örneğin, ‘Yeter’ dizisi çok profesyonel bir ekipten oluşuyor. Yurdaer Okur, Hazım Körmükçü ve bütün oyuncular ekip gibi, iyi oyuncularla çalıştığım için çok mutluyum. Senaryosu çok sağlam bir dizi. Tüm karakterler çok özgün, İdil benim şu ana kadar oynadığım en mistik rol mesela.

Almanya’daki dizilerin süresi Türkiye’ye oranla çok daha kısa. Türkiye’deki diziler sinema filmi gibi. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir? 

Almanya’da haftada 5 gün 25 dakika yayımlanan diziler var. Türkiye’de bir hafta içinde çekilen dizilere çok emek harcanıyor, kalitesi çok yüksek. Bu tarz diziler orada çekilemez. Türk dizi sektörü Almanya’dan çok daha gelişmiş durumda ve uluslararası platformda başarılı.