Avrupa’nın karanlık yüzü: Ortaçağ

Cadı avının toplumsal bir histeriye dönüştüğü dönemin ‘karanlık Ortaçağ’ yerine ‘aydınlanma çağına’ denk düşmesi rastlantı olabilir mi? Geç Ortaçağlarda Doğu-Batı Arasında Teknoloji Transferi, Ortaçağ Avrupasında Kölelik-Toplum ve Hukuk, Ortaçağ Avrupasının Ölümle Dansı yazarı Doç. Dr. Pınar Ülgen, Ortaçağ Avrupası’nın karanlık yüzüne ilişkin en çarpıcı detayları Star Gazetesi muhabiri Melek Aydın’a anlattı.

1

Son dönemlerde büyücülüğü ve cadılığı konu alan filmlerin yaygınlaşması cadılara ve büyücülüğe olan merakın arttığını gösteriyor. Avrupa’nın karanlık yüzü olan cadılar özellikle Ortaçağ döneminin ilk akla gelen olaylarından biriydi. Doç. Dr. Pınar Ülgen ile Ortaçağı ve kilisenin kimleri cadı saydığını konuştuk.

- Kendini medeniyet ve gelişmişliğin merkezi olarak gören Avrupa’nın demokrasi ve insan haklarının kaynağı olduğu zannedilir. Oysa Avrupa’nın pek dile getirilmeyen karanlık bir tarihi var. Cadı yargılamaları bu karanlık yanlarından birisi mi?

Avrupa’nın geçmişine baktığımızda Yunanlılardan alınan iki miras görüyoruz. Bunlardan ilki demokrasi, ikincisi ise Asya karşıtlığıdır. Bu anlamda Ortaçağ’da Avrupa’nın kendini bulma sürecinde demokrasiden çok, Doğu karşıtlığının etkin olduğunu görürüz. Dolayısıyla İslam dünyası zirve bir dönemdeyken, hem gelişen hem de kendi içinde kavgaları olan bir Avrupa ile karşılaşıyoruz. Avrupa, bir madalyona benziyor. Bir yönüyle Doğu’yu örnek alarak bilimde öğrendiklerini geliştirmeye çalışan, diğer yönüyle de çıkar çatışmaları içerisinde cadı avını yaşatan kanlı bir Avrupa söz konusu. 

- Kiliseye göre kimler cadı sayılırdı? Ortaçağ’da  cadı algısı nasıldı? 

Kilise öğretilerine karşı gelenler cadı olarak tanımlanıyordu. Nadir olarak aralarında erkek ve çocuklar olsa da özellikle kadınlara karşı cadılık algısı üzerinden bir politika yürütülüyordu. Bu durum, kadınlar ve çocukların zayıf varlıklar olarak görülmesinden kaynaklanıyordu.  

- Ortaçağ’daki cadı yargılamaları nasıldı? 

Cadı yargılamalarında üç aşama olurdu. İlk iki sorgulama, cadının şeytanla ilişkiye girdiğini itiraf etmesi için yapılırdı. Üçüncüsü ise ayrıntılı sorgulama olup suçu itiraf edene kadar çeşitli işkenceler yapılırdı. Son olarak da ruh ve beden arasındaki ilişki sonlandırılırdı. Çünkü cadılar, ruh ve beden anlayışına çok önem verirlerdi.

- Neden kadınlar cadı yargılamalarında başrolde?

Bunun nedeni kadınların Ortaçağ’da bütün kötülüklerin sebebi olarak görülmesidir. Çünkü kadın, aldatıcı ve baştan çıkarıcı bir özelliğe sahiptir. O dönemde kadına bakış açısı, bunu göstermektedir. İncil ve Tevrat’ta kadınların varlık olarak küçük görülmesi ile ilgili geçen bölümler bu anlayışa dayanak olarak kabul edilmiş ve abartılmıştır. 

- Neden 13. ve 17.yüzyıllar arasında tüm cadı mahkemelerinin yüzde 50’si Almanya-Fransa-İtalya arasında gerçekleşti?

O dönemde görülen dinsel ve sosyal hoşgörüsüzlük önemli bir faktör. Cadı avının toplumsal bir histeriye dönüştüğü dönemin ‘karanlık Ortaçağ’ yerine ‘aydınlanma çağına’ denk düşmesi rastlantıyla açıklanamaz. Çünkü Avrupa, aydınlanma sürecine klasik yollarla değil de yanlış olanı yaparak doğruyu bulma şeklinde ulaşmıştır. Gelirini tarımdan elde eden Avrupa halklarının iklimsel koşulların olumsuz seyretmesine bağlı olarak fakirleşmesi, büyük kıtlık ve vebanın sorumlusu olarak cadılar görülmüş. Bundan dolayı cadı davalarında artış yaşanmıştır. 

- Günümüzdeki Halloween etkinliklerinin cadılık geleneğiyle ilgisi var mı?

Pagan kültüründe bu tarih aslında yılbaşıdır. Ve iki dünya arasındaki perdenin en ince olduğu gün olduğuna inanılır. Hayaletlerin dünyada dolaştıklarına inanıldığı için bu gece dışarı çıkarken kıyafet değiştirilirdi ki tanınmasınlar. Bu da bugünkü cadılar bayramındaki kostüm anlayışıyla ilgilidir. Aslında bu Pagan Bayramı’nın Hıristiyan toplumunda yerini almasıdır. Tek ortak nokta, ikisinin de karanlığı ve korkuyu temsil etmesidir. 

- Hollywood yapımı Harry Potter filmi cadılığı yeniden popülerleştirdi mi?

Günümüzde eskinin korkulan gücü olan büyüye karşı oluşan sempati, film dünyasında bu tarzda filmlerin yapımını çoğaltıyor. 

Korkuyu temsil eden Halloween, aslında pagan bayramının Hristiyan toplumunda yerini almasıdır. 

ÖLÜM DANSI HASTALIKTAN KORKMADIKLARININ BELİRTİSİDİR

- Kilise, cadıları vebalarla kırıma uğrayan kıtanın üzerindeki hâkimiyetini sürdürebilmek için bahane olarak mı kullandı?

Ortaçağ Avrupası’nın Ölümle Dansı kitabımda bahsettiğim üzere veba, Tanrı’nın günahkârlar için gönderdiği bir azap olarak görülmekteydi. Daha sonra bu hastalıktan ve ölümden kaçış olmadığı anlaşılınca DanceMacabre yani Ölüm Dansı ile halk teselli bulmaya çalıştı. Dolayısıyla kıtlık ve veba ile birlikte hatta siyasi karışıklıklar da eklenince Ortaçağ Avrupası’nda büyük bir kaos ortamı ortaya çıktı. Bunun için Ortaçağ, işkencenin altın çağı idi. Umberto Eco’nun dediği gibi insanların yakılmasıyla aydınlanan tek çağ, Ortaçağ idi. 

Melek Aydın / Star Gazetesi