Ümitsizliğe düşmenin panzehiri güçlü iman

İmanı güçlü olan bir kimse inanır ve bilir ki, Yüce Allah kendisine itimat eden ve saygı duyanları mahrum etmez; maddi ve manevî sıkıntılar karşısında onu yalnız bırakmaz.

Allah'ın emirlerini yerine getirmeye ve yasakladığı şeylerden sakınmaya gayret eden ve hayatını bu ilahî prensipler üzerine inşa eden mü'min, hiçbir zaman karamsarlığa düşmez. Zira Allah ona hangi şartlar olursa olsun bir çıkış, bir kurtuluş yolu gösterir. Nitekim bu konuda şöyle buyrulmuştur. "...Kim Allah'a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu açar." (Talak, 65/2). Nerede olursak olalım, bizimle beraber olduğuna inandığımız Allah, samimi kullarını başkalarının eline ve insafına terk etmez. İnsaf ve merhametten yoksun bir anlayış ve uygulamanın neticesinde yeryüzünde ve özellikle Müslüman toplumlarda yapılan katliamlar, akan gözyaşları, yetim ve öksüzlerin çaresizliği büyük gedikler açmaya devam ediyor.

GÜCÜ ONDAN ALIRIZ

Evrende, Müslümanların karşılaştığı olumsuzlukların, baskı ve zulümlerin, söz konusu imtihanın bir parçası olduğunu kabul etmekle birlikte, böyle bir perdenin arkasına sığınarak çaresizliğe, ümitsizliğe ve gevşekliğe düşülmesinin isabetli olmayacağını da vurgulamak gerekir. Kur'an, şartlar ne olursa olsun inananlara sürekli umut aşılamakta ve karamsarlığa düşülmemesini tavsiye eder.

Ümitsizliğin, karamsarlığa düşmemenin panzehiri imandır. İman, en büyük güç ve umut kaynağıdır. Bütün dertler ve kederler imanla sükûn bulur. Uhud Savaşı'nda zarar gören ve kısmi mağlubiyet yaşayan Hz. Peygamber ve müminler çok üzülmüştü. Bunun üzerine Yüce Allah onları teselli etmek için şu âyet indirilmiştir: "Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz." (Âl-i İmrân, 3/139)

Kudüs'teki Müslümanlar, Ramazan ayının ikinci cuma namazını Mescid-i Aksa'da kıldı. Aksa'ya gelenler, namaz öncesi Kuran-ı Kerim okuyup dua etti.