Toplumsal ahlak sorunu! İsraf etmek, ömrü tüketir

İsraf, Allah'ın istifademize sunduğu nimetleri yersiz ve ölçüsüz kullanmaktır. Sınırlı kaynaklarımızın sınırsızca israf edilmesi bir ahlak sorunudur ve manevi bir hastalıktır.

Günümüzde israf, yemeden içmeye, sözden davranışa, sağlıktan zamana, bilgiden çevreye, emekten enerjiye kadar pek çok alana yayılmıştır. Ne hazindir ki, dünyanın farklı bölgelerinde bir lokma ekmeğe muhtaç insanlar varken başka bölgelerde tonlarca ekmek ve gıda sorumsuzca çöpe atılıyor. Kimi yerlerde içecek bir damla su bulunamazken başka yerlerde hayat kaynağımız sular hesapsızca israf ediliyor. Oysa ayet-i kerime gayet açıktır: "Onlar, harcama yaptıklarında ne israf ederler, ne de cimri davranırlar. Bu ikisi arasında bir yol tutarlar." Peygamber Efendimiz (s.a.s) ise şöyle buyurmaktadır: "Kibre kapılmadan ve israfa kaçmadan yiyin, sadaka verin ve giyinin!" En yaygın israf çeşitlerinden birisi de sağlık ve zaman israfıdır.

ZAMAN VE SAĞLIK

Dünyamıza ve ahiretimize hiçbir katkısı olmayan zararlı alışkanlıklarla bedenimizi ve ruhumuzu tehlikeye atmak, sağlığın israfıdır. Ömür sermayemizi Rabbimizin razı olmadığı söz ve davranışlarla heba etmek, vaktin israfıdır. Sağlığın ve zamanın önemine Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle dikkat çekmektedir: "İki nimet vardır ki insanların çoğu onları değerlendirme hususunda aldanmıştır. Bu iki nimet, sağlık ve boş vakittir." İsrafın öyle bir çeşidi vardır ki bütün israfların temeli ve en büyüğüdür. O da kâinatın kendisine emanet edildiği insanın israfıdır. Bilinmelidir ki, yaratılış gayesinden uzak bir hayat süren her insan, kendini israf etmiştir. Allah ve Resûlünü tanımadan geçirilen bir ömür, israf edilmiş bir ömürdür. İman, ibadet ve güzel ahlaktan yoksun yaşanan bir hayat, israf edilmiş bir hayattır. Sınırlı kaynaklarımızın sınırsızca israf edilmesi bir ahlak sorunudur ve tedavi edilmesi gereken manevi bir hastalıktır. Bu hastalıktan kurtulabilmenin yolu ise, Peygamber Efendimiz (s.a.s)'in tüketim ahlakını ve tasarruf anlayışını hayatımıza hâkim kılmaktır. Hayatımızın her alanında israfın yerine tasarrufu hâkim kılalım; tüketirken tükenmeyelim. İsrafı önlemeye kendimizden ve ailemizden başlayalım.

EN TATLI GELENEK

Irak'ta çocukların iftar sonrası kapıları çalarak tatlı ve çikolata topladığı eski bir ramazan geleneği olan "Majina Majina" yıllardır sürdürülüyor. Başkent Bağdat'ın eski mahallerinde iftar sonrası toplanan küçük çocuklar gruplar halinde dolaşarak "Majina Majina" deyip kapıları çalıyor.