Tevekkülle şükreden hep bereket bulur!

Rızkı veren Allah'tır... Kullarına ise her zaman elindekine şükretmek ve zorluklarda tevekkül etmek düşer... Nimetler şükrettikçe çoğalır, Yüce Allah hiçbir zaman kullarını darda bırakmaz.

Belh’in meşhur velisi Hâtim-i Asam, hacca gidiyordu. Hanımına teklifte bulundu: Hanım, ne kadar nafaka (harçlık, para) bırakayım sana, ben gelinceye kadar? 

Tevekkül ve teslimiyet timsali hanımın cevabı ibretliydi: 

-Ne kadar yaşayacaksam o kadar! 

Hanım senin ne kadar yaşayacağını ben ne bileyim? 

- Öyle ise dedi, benim nafakamı ne kadar yaşayacağımı bilene bırak. O beni şimdiye kadar hiç nafakasız bırakmadı, şimdiden sonra da bırakmaz. 

Hatim-i Asam yola çıktıktan sonra mahalle hanımları ziyarete gelip, “Beyin sana ne kadar rızık bıraktı?” diye sorar. “Benim beyim dedi, rızık veren değil rızık yiyendir. Ben rızkımı hep rızık verenden beklemişimdir... "

Aradan çok geçmedi Hâtim’in evinin kapısında at kişnemeleri duyuldu. Hacıları uğurlamaktan dönen Bağdat halifesi susamış, su içmek için uğramış buraya. Hanım hemen bir testi su ile bir bardak uzattı. Soğuk suyu kana kana içen halife yanındaki vezirine emir verdi: “İçtiğimiz suyun bedelini bize yakışan şekilde öde!” Toprak çanağın içini altınla dolduran vezir, bardağı kapının yanına bırakırken söylendi: “Allah’a emanet olun bacım, soğuk suyunu içtik, hakkını helal et…”