Azime Kahya
Tevekkül, değiştirilmesi insan gücünün dışında olan üzücü olayları, ezelde takdir edilmiş bilip, üzülmemek, Allah'tan geldiğini düşünerek seve seve karşılamaktır. İnsan, bir işin neticesinin iyi mi, kötü mü olacağını bilemez. Hayır sandığı çok şey, şerle, şer sandığı çok şey de, hayırla neticelenebilir. Muhakkak şu işim olsun diye ısrar etmemeli, "Hayırlı ise olsun" demelidir. Allah, kimseye muhtaç olmamak için çalışmayı, hasta olmamak için tedbir almayı, hasta olunca ilaç kullanmayı, görebilmek için ışığı sebep kılmıştır. Sebebi, istenilen şeye kavuşmak için bir kapı gibi yaratmıştır. Bir şeyin hasıl olmasına sebep olan şeyi yapmayıp da sebepsiz olarak gelmesini beklemek, kapıyı kapayıp pencereden atılmasını istemeye benzer ki, bu, akla ve dine uygun değildir.
KALPTEN GELMELİ
Bir müminde bulunması gereken en önemli özelliklerden biri tevekküldür. Tevekkül, elimizden gelen gayreti gösterdikten sonra sonucu Allah'a havale etmektir. Tevekkül, dini bir terim olarak kişinin Allah'a güvenip dayanmasıdır, hayatın her anını Allah'ın sonsuz kudretine güvenle yaşamak ve ümit var olmaktır. Tevekkül bilinci sorumlu bir varlık olarak tedbiri elden bırakmamak ve işi yoluna koymak için uğraştıktan sonra akıbeti Allah'a havale etmektir. Tevekkülü tembellik ve ihmalkarlık olarak telakki etmek büyük hatadır. Tevekkül, kalp işidir, imandan meydana gelir. Allah'ın lütuf ve ihsanının pek çok olduğuna iman etmekle hasıl olur. Bu hâl, kalbin vekile itimat etmesi, güvenmesi, ona inanması ve onun ile rahat etmesidir. Böyle bir insan dünya malına gönül bağlamaz. Dünya işlerinin bozulmasından dolayı üzülmez. Rızkından endişe etmez. Ancak çalışmadan da tevekkül edilmez.
BİLDİKLERİNİ ÖĞRETMEK SEVAPTIR
Kur'ân-ı Kerim ve Peygamberimiz, Müslümanları hep ilim öğrenmeye teşvik eder. Peygamberimizin "İlim öğrenmek her Müslüman kadın ve erkeğin üzerine farzdır" buyurması da ilim öğrenmenin önemini gösterir. İnsanların dünya ve ahiretine faydalı her ilmi öğrenmek ve başkalarına öğretmek sadaka yerine geçer.