Osmanlı döneminin vazgeçilmezleri arasında yer alan şerbetler, özellikle Ramazan ayında daha fazla tüketilmeli, susuzluğu en asgari düzeye indiriyor.Ayrıca sağlık yönünden de önemli bir yere sahip olan şerbetler, eski dönemlerde olduğu gibi hak edeceği ilgiyi bekliyor.
Ev yapımı içeceğin diğerlerinden daha kıymetli.Şerbet denilince aklımıza ilk gelen hem Ramazan ayında bizi serinletmesi, hem de susuzluğumuzu gidermesidir. Bu susuzluğumuzu biz sadece su ile gidermiyoruz. Mutlaka akşam yemeklerinde yiyeceklerimizin yanında serinletecek, o yiyeceklerin tadını daha da güzelleştirecek içeceklere ihtiyacımız var. Dolayısıyla biz bu içecekleri kendi yaptığımız içeceklerle renklendirirsek çok daha güzel olur.Ramazan ayında hazır tüketilen şerbetlerden ziyade, kendi evimizde yapmış olduğumuz şerbet, komposto ve bunun gibi içeceklerle desteklemek gerekiyor.
Hem akşam yemeklerinde iftarda hem de sahurda şimdi çok rağbet görmese de börekler, hamur işleri tüketilirmiş. Bunların yanına yapılan kompostolar ve şerbetler de bizim gün içerisindeki su ihtiyacımızı karşılayacak şekilde. Sadece su olarak içmekte zorlanıyoruz. Uzmanlarda diyor ki, Ramazan ayında iftardan sahura kadar yaklaşık 1,5 litre su tüketin. Bunu sadece su olarak alamıyoruz. Ayran, komposto, şerbet olarak da bunları almamız gerekiyor. Şimdi sahurda kapanışı çay ile yaptık. Ama sahurda yiyebileceğimiz makarna, pilav gibi yiyeceklerin yanında mutlaka biz şerbetleri tüketiyoruz. Damak zevkimiz buna uygun. Sahurda akşamdan hazırlamış olduğumuz şerbetler bir şekilde tüketiliyor.
Şerbetler, vücuda herhangi bir rahatsızlık da vermiyor.