Müşriklerin kumandanı Hâlid bin Velîd okçuların dağıldığını görünce atlı askerleriyle beraber saldırıp okçular tepesinde beklemekte olanları şehid ettiler. Sonra İslâm ordusunun arka tarafından saldırmalarıyla o ana kadar galibiyetle sonuçlanan savaş birden tersine döndü.
Bu saldırı esnasında Efendimiz’in(sas) mübârek amcası Hazret-i Hamza, müşriklerin meşhurlarından sekiz tanesini öldürdükten sonra Vahşi isimli kölenin mızrağıyla şehid oldu. Hazret-i Hamza’nın şehid düşmesiyle İslâm ordusunda bir karışıklık ve şaşkınlık meydana geldi. Bozguna uğramış müşrikler de bu kargaşadan faydalanarak yeniden güç topladılar ve pek çok zâtı şehid ettiler.
Müşriklerin Efendimiz’e(sas) hücum etmeleriyle Efendimiz’in(sas) bir dişi şehid oldu. Mübârek dudağı yarıldı ve yanağına zırh saplandı. Bu zırhı dişleriyle Ebu Ubeyde bin Cerrah(ra) çıkardı.
Ebû Süfyan Uhud Dağı’nda Müslümanların Efendimiz’in(sas) etrafında toplandıklarını görünce bir bölük askerle onları dağıtmak istedi ancak bu emelinde başarılı olamadı.
Bu muhârebede müşriklerin ölüsü yirmi ile otuz kişi arasında, şehidler ise yetmiş iki kişi idi. Ayrıca Müslümanlardan çok sayıda yaralılar vardı. Yetmiş şehidin beş altısı muhâcirlerden olup kalanları ensârdandı.
Bu mağlubiyet Müslümanlar için Allah(cc) tarafından bir uyarı mâhiyetindeydi. İslâm dininin dost ve düşmanları Uhud Harbi ile iyice belli oldu. Okçular Tepesi’nde yaşananlar ise söz dinlemenin ne kadar önemli olduğu açık bir şekilde ortaya koydu.