PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN (SAV) HAYAT-I SAADETLERİNDEN KESİTLER (23.06.2016)

Uhud Harbi – 1

Bedir’deki ağır yenilginin intikamını almak isteyen müşrikler hicretin üçüncü senesinde iki bin kadar asker topladılar büyük bir ordu ile Mekke’den yola çıktılar. Yedi yüzü zırhlı ve iki yüzü atlı olup üç bin de develeri vardı. 
Hicretin üçüncü senesi Şevval ayının ilk günlerinde Kureyş ordusu Medine-i Münevvere hizasına geldi ve Uhud Dağı yakınındaki Ayneyn Dağı yanına kondu. Efendimiz(sas) ashâbına Medine’de kalmalarını buyurdu. Bedir’de bulunamayanlar şehidlerin sevâbını işittiklerinden ve Bedir’de bulunamamış olmalarına aşırı derecede üzüldüklerinden harp edilmesi konusunda ısrar ettiler. Efendimiz(sas) harp edilmesi kararını verdi ve “Sabır ve sebât ederseniz Cenâb-ı Hakk size yardım ihsân edecek.” buyurdu.
Efendimiz(sas) zırhını kuşandı ve ordusuyla beraber Uhud dağına doğru yürüdüler. İslâm ordusu bin kadar idi lâkin münafıklardan üç yüz kadarı yolda geri döndü. Geriye kalan yedi yüz kişinin yalnız yüz kadarı zırhlı idi. 
Uhud dağına varınca, müşriklerin Ayneyn dağından bir saldırı yapmaları beklendiği için Efendimiz(sas) elli okçuyu vâdinin ağzına yerleştirdi ve “Düşman ister gâlip gelsin ister mağlup olsun benden haber gelmedikçe buradan ayrılmayın!” dedi. 
Şiddetli bir muharebeden sonra müşrikler fenâ hâlde bozguna uğradılar. İslâm ordusu ganimetleri toplarken okçular “Ordumuz gâlip geldi. Biz de gidip ganimetten pay alalım.” dediler. Abdullah bin Cübeyr(ra) “Siz Resûlullâh’ın emrini unuttunuz mu?” dedi ancak okçular dağıldılar. Geriye sadece Abdullah bin Cübeyr(ra) ve yedi sâdık arkadaşı Efendimiz’in(sas) emrine uyarak bulundukları mevkiyi terk etmediler.