Peygamber Efendimiz(sas) İslâm’ın güçlenmesi ve Müslümanların rahata ermesi için duâ ediyordu. Peygamberliğini ilân edişinin altıncı senesinde Kureyş’in ileri gelenlerinden olan öz amcası Hazret-i Hamza(ra) şehâdet getirerek Müslüman oldu. Bu hâdise Efendimiz’i(sas) çok mutlu etti. Hazret-i Hamza(ra) gibi bir yiğidin İslâm ile müşerref olmasıyla İslâm dini ve Müslümanlar iyice kuvvetlendi. Onun Müslüman olması Kureyş müşriklerinin direncini kırdı ve çok zorlarına gitti.
Efendimiz(sas) “Ya Rabbi! Bu dîni Ebû Cehil yâhut Ömer bin Hattab ile kuvvetlendir!” diye Cenâb-ı Hakk’a niyazda bulundu. Bu duânın üzerine, Ömer bin Hattab yani İslâm’ın ikinci halifesi Hazret-i Ömer(ra) İslâm dairesine girdi. Üç gün ara ile iki cengâver Hazret-i Hamza(ra) ile Hazret-i Ömer’in(ra) îman etmesiyle Müslümanların müşrikler karşısındaki gücü oldukça arttı. O gün Müslümanlar Kâbe’de saf oldular ve namazlarını açıktan, cemaatle kıldılar.
Müslümanların kuvvetlenmesini gören ve bunu engellemek isteyen müşrikler bütün Müslümanlarla görüşmeyi kestiler. Buna göre onlarla alışveriş etmeyecek ve kız alıp vermeyeceklerdi. Aralarında imzaladıkları antlaşmayı da Kâbe’ye astılar ve antlaşmanın aksine hareket etmemek üzere yemin ettiler.
Müslümanlar Ebû Tâlib mahallesinde mahsûr kaldılar. Sadece Ebû Leheb aralarından ayrılıp müşriklerin tarafına geçti. Diğer mahallelerde oturan Müslümanlar da evlerini terk edip oraya yerleştiler. Burada Müslümanlar iki seneden fazla abluka altında kalarak yaşadılar.