Oruç tutmayanları dinsiz veya kâfir görüp saldırmak yalnız İslâmi değil; insani bir davranış olmaktan bile uzaktır. Bilindiği gibi dinimizde hastalar, yaşılar, yolcular ve hamile kadınlarla, çocuk emziren kadınlara oruç tutmama ruhsatı (hakkı) verilmiştir. Bunun yerine, ya sonra iyileşince kaza etme, ya fidye verme veya imkânı yoksa sadece tevbe etme hakkı tanınmıştır. Hatta hiçbir mazereti olmayalar bile tutmaya zorlanamaz. Bu yüzden biz oruç tutuyoruz diye, tutmayanlara saldırmak, aşağılamak, hor bakmak olmaz. Bu tür bir davranış sonra:
Sakın başkasını yargılamayın
“Ben tutuyorum sen niye tutmuyorsun?” gibi, anlamsız bir öfkeye dönüşür ve oruçtan beklenen güzel huylu insan olma özelliğini örter, orucun sevabını da giderir. Belki de sadece mecburen aç kalmış biri durumuna bile düşürür. Nitekim Resülullah (s.a.v) Efendimiz; “Nice oruç tutanlar vardır ki, onlar için oruç değil, sadece bir açlık ve susuzluk vardır” buyurmuştur.
Oruç tutmayanlara hoşgörülü davranıp samimiyetten ayrılmamalıyız. “Dinde zorlama yoktur” ayetinin bir anlamı da şudur ki: “Namaz oruç ve benzeri farzlar ve hatta iman için bile zorlama! Çünkü zorladığın adamı tamamen kâfir edersin, azıcık imanı bile varsa kaybeder; hem onu hem kendini büyük günaha sokarsın.”