Oruç açlık çekmek mi açları anlamak mı? 

Açlık, hiç şüphesiz insanı en ağır şekilde terbiye eden bir olaydır. Bir Ramazan özdeyişinde şöyle denilmiştir: “Maksadım sizi aç bırakmak değil, size açların halini anlatmaktır.”  

Birçok ayet ve hadiste ve özellikle Kur’an-ı Kerim’in ikinci ve en uzun suresi olan Bakara suresinin daha 3. Ayetinde;  “Onlar ki gayba iman edip namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden infak ederler (harcarlar)” buyrulmaktadır. Bu durum bize gösteriyor ki, iman ehli kimseler olarak; kendimiz kazansak bile yalnız yememiz doğru bir hareket değildir. İmandan sonra namazdan hemen sonra da infak zikredilmesinin sebebi ise, bize şu mesajı veriyor: 

Fakirlere yardım edin 

“Size iki tane ibadet emrediyorum ki; biri kişisel ibadetiniz namaz, diğeri ise çevrenize karşı olan ibadetiniz; fakir, muhtaç ve yoksullara yardım etmek, açları doyurmak, açıkları giydirmek ve sizden aşağıda olanları biraz olsun yukarı çekmek" Zekât, sadaka, infak ve yardım etme adına ne varsa, sosyal ibadetler sınıfına girer. Ramazan ayı ise bu durumu en iyi özetleyen ve insanı bu konuda terbiye eden, eğiten bir özelliğe sahiptir. Merhamet duygularımızın artması, onları anlama ve empati yaparak kendimizin de onlar gibi olabileceğimizi düşündürmektedir. O halde Ramazan'dan aldığımız mesajı doğrultusunda doğru anladığımızı gösteren bir iş yapalım: Haydi, ihtiyaç sahiplerine yardıma.