Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, katıldığı bir sahur programında İslam'ın inceliklerini anlattı. Zekatın ve sadakanın önemine değinen Erbaş şunları kaydetti: "Biz eğer zekatımızı hakkıyla vermezsek Müslümanlığımızı tam yapmış sayılmayız. Namaza, oruca, hacca ne kadar önem veriyorsak zekata da o kadar önem vermeliyiz. Ramazan ayının ilk on gününde Rabbimizden rahmet umduk, inşallah istifade etmişizdir. İkinci 10 gününde mağfiret için gayret ettik. Muttakiler için hazırlanan cennete ve mağfirete koşunuz, buyuruyor Rabbimiz. Muhsin olabilmek için mağfirete koşmak lazım. Mağfiretin sonunda cennetin olduğunu Allah teala müjdeliyor. Bu müjdeye koşmak lazım. Muttaki olmak lazım. Darlıkta da varlıkta da infakın yolunu aramak lazım."
VARLIKLI OLMAK ŞART DEĞİL
Varlıkta infakı anladık, darlıkta infak nasıl olur? O da, öfkeyi tutarlar diyor. Öfkeyi tutmak da bir infaktır. Kardeşinin yüzüne tebessümle bakmak da bir infaktır. 'Kardeşinin yüzüne tebessümle bakman bir sadakadır' buyuruyor Peygamber Efendimiz. Demek ki infak etmek için, sadaka vermek için illa varlıklı olmak gerekmiyor. Bir küçük tebessüm bile bir sadakadır. İnsanların bazı olaylar karşısında öfkesini tutması, sabretmesi, tahammül etmesi, bunlar da esasında işte mağfirete giden yolları döşeyen tuğlalardır. Böyle Muhsin olunuyor. Allah da muhsinleri seviyor. İnşallah bu mağfiret günlerinde, rahmet günlerinde muhsin olmuşuzdur, mağfirete ulaşmışızdır. Sadece Türkiye Diyanet Vakfı olarak hem yurt içinde 81 ilimizde, 922 ilçemizde mazlumun, mağdurun yanında hep yer aldık. Salgın döneminde camilerinin bir köşesini hayır marketi haline getiren hocalarımız oldu. Bir mazlumun durumu eğer beni rahatsız etmiyorsa Müslümanlığımda bir eksiklik var demektir."
AYASOFYA BİR OKULDUR
Başkan Erbaş, "Ayasofya bugün aynı zamanda bir mektep olma yolunda ilerliyor. 24 Temmuz 2020'den itibaren Ayasofya'da tefsir, hadis, Kur'an dersleri yapıyoruz" dedi.