İnsaf ve merhametten yoksun bir anlayış ve uygulamanın neticesinde yeryüzünde ve özellikle Müslüman toplumlarda yapılan katliamlar, akan gözyaşları, yetim ve öksüzlerin dilhun bakışları, mazlumların çaresizliği umut kulvarında büyük gedikler açmaya devam ediyor. Evrende, Müslümanların karşılaştığı olumsuzlukların, baskı ve zulümlerin, söz konusu imtihanın bir parçası olduğunu kabul etmekle birlikte, böyle bir perdenin arkasına sığınarak çaresizliğe, ümitsizliğe ve gevşekliğe düşülmesinin isabetli olmayacağını da vurgulamak gerekir. Kur’an, şartlar ne olursa olsun inananlara sürekli umut aşılamakta ve karamsarlığa düşülmemsini tavsiye etmektedir.
ALLAH’IN RAHMETİ
Kendi nefislerine karşı haddi aşan ve haksızlık edenlere Kur’an, Allah’ın rahmetinden, bağışlamasından ve lütfunden ümit kesmemelerini şöyle dile getirir. “De ki: “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir” (Zümer, 39/53).
ÜMİTSİZLİĞİN PANZEHİRİ
Görüldüğü gibi, bir kimse şirk hariç olmak üzere ne kadar günah işlerse işlesin, Allah’ın bağışlamasından, rahmetinden yine de ümidini kesmemelidir.
Ümitsizliğin, karamsarlığa düşmemenin panzehiri imandır. İman, en büyük güç ve umut kaynağıdır. Bütün dertler ve kederler imanla sükûn bulur. Uhud Savaşı’nda zarar gören ve kısmi mağlubiyet yaşayan Hz. Peygamber ve müminler çok üzülmüştü. Bunun üzerine onları teselli etmek ve moral vermek için şu âyet indirilmiştir. (Vâhidî, a.g.e., s. 92). “Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz.” (Âl-i İmrân, 3/139)
HER ZORLUĞA KARŞI BİR ÇIKIŞ YOLU VARDIR
Allah’tan korkan ve O’na derin saygısı olan bir kimse inanır ve bilir ki, Yüce Yaratıcı kendisine itimat eden ve saygı duyanları mahrum etmez. Maddi ve manevî sıkıntılar karşısında onu yalnız bırakmaz. O, kendisine şah damarından ve herkesten daha yakındır. (Kaf, 50/16; Vâkıa, 56/85) Nerede olursak olalım, bizimle beraber olduğuna inandığımız Allah (Hadîd, 57/4), samimi kullarını başkalarının eline ve insafına terk etmez. Allah’ın emirlerini yerine getirmeye ve yasakladığı şeylerden sakınmaya gayret eden ve hayatını bu ilahî prensipler üzerine inşa eden mü’min, hiçbir zaman karamsarlığa düşmez. Zira Allah ona hangi şartlar olursa olsun bir çıkış, bir kurtuluş yolu gösterir. Nitekim bu konuda şöyle buyrulmuştur. “…Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu açar.” (Talak, 65/2).