Kimseye boş yere ümit verip yarıyolda bırakmayın

 İnsanlara ümit verip inanç aşılayıp da sonra onları yarı yolda bırakmak, onları ümitsizliğe ve küfre sevk etmektir. Çünkü Allah hakkında kanaati sarsılan insanı küfür ve dalalet çukuruna itmişsin demektir.

Korku hayatın bekçisidir. Herkes az-çok bir şeylerden korkar. Kedi, köpek, fare, yılan, at, araba, yırtıcı hayvanlar vs. gibi şeylerden. Yükseklik alçaklık, mağara, deniz gibi. Bundan başka daha basit veya daha büyük hayat ve ölüm gibi şeylerden de korkanlar vardır. Korkulmalıdır da. Hiçbir şeyden korkmadığını söyleyenler; eğer gerçekte öyle olsalardı bugün yaşıyor olamazlardı. Bu tür söylemler, onların daha çok korktuklarını ve korkularını da bu şekilde bastırmaya çalıştıklarını gösterir. 

 İnsanlara ümit verip inanç aşılayıp da sonra onları yarı yolda bırakmak, onları ümitsizliğe ve küfre sevk etmektir. Çünkü Allah hakkında kanaati sarsılan insanı küfür ve dalalet çukuruna itmişsin demektir. Bundan daha büyük bir günah düşünemiyorum ve bu günahın bedelini karşılayacak bir tevbe ve bir bedel de tasavvur edemiyorum... 
Marifet; elinden, ağzından veya gözünden ateşler, dumanlar çıkması, sihirli güçlerinin bulunması değil, hatta on parmağında on hüner olması da değil; onları nerede ve nasıl kullandığın, hangi işe yaradığı, hangi derde deva olduğudur. 
Eğer ki onlar, kırık bir gönlü kazanmaya, bir yarayı tedavi etmeye, bir açığı kapatmaya kısacası; birinin dünyasını veya ahiretini kurtarmaya yaramıyorsa hiçbir önemi yoktur; sen de “bir şey yaptım” diye, boşuna hüsnü kuruntuya kapılma!

RIZIK ALLAH’TANDIR 

Dağda taşta, köyde şehirde, yerde gökte, aciz, güçlü, zayıf, kör, sağır, dilli-dilsiz, elli-elsiz, insan hayvan, melek cin, şeytan her türlü mahlûkâtın rızkı Allah’ın taahhüdü altındadır. Nereden ve kimden gelirse gelsin, kim vesile olursa olsun, “Rızk Allah’tandır.” 

ÜÇ GRUP İNSAN 

İnsanları duygusal olarak üç guruba ayırmak mümkündür: Bazıları rüzgârdan nem kapar. Bunlara “pek alıngan” denir. Belki de ihtiyacımız olanlar bunlardır. Bazıları vardır göle düşse ıslanmaz. Bunlara da “gamsız, dünya yansa bir tutam samanı yanmaz” denir. Bazılarının da bunların hiçbiriyle işi olmaz. Bunlara da “ne kokar ne bulaşır” derler. 

SIKINTININ KAYNAĞI 

İnsanlık adına çektiğimiz sıkıntının en büyük sebebi, büyük görünmeye çalışan küçük insanların tatmin olmayan zaafları yüzünden yaptığı hırçınlıklardır.

İlmihal Köşesi

Namazda meal okumak 

Mealler birer resimdir, Kur’an resmi. Nasıl ki bir insanın resmi her yaşta her mevsimde her pozisyonda ayrı ayrı görüntüler oluşturur ve ayrı fikirler, ayrı duygular taşır; bir yaşı bir yaşa uymaz. Aynen öyle de Kur’an’ın da her dile göre meali ve her mevsime göre dili değişir ve her yere göre ayrı anlam kazanır her gelişmeye göre de değişir. Çünkü evrenseldir. Keza bir elmanın fotoğrafı ile aslı arasında dağlar kadar fark olduğu gibi Kur’an’la meal arasında da o kadar fark vardır; hele tercüme, “hiç mümkün değildir” denilecek kadar zor bir işi yüklenmedir.

Peygamberimizi dinleyin

Bununla, herkes Arapça öğrensin, Arapça bilsin de demek istemiyoruz. Ama hiç olmazsa Kur’an’ı kendi dilinden yani Arapça olarak okusun ve anlasın, anladıklarını anlatsın diyoruz. Zira Kur’an da en az bir elma kadar tatlı, kokulu ve lezzetlidir; bir insan kadar insanı anlar, dinler ve insanla konuşur gibi özellikleri vardır. Hele namazda hiç meal veya tercüme okunmaz. Herkesçe bilinen meşhur iki hadis-i şerifte, Resülullah (s.a.v); “Fâtiha’sız namaz olmaz” ve “Namazı benden gördüğünüz gibi kılınız!” buyurmuştur. 

İsimlerimizin esmasıyla dua edin

Müjgân: 124..........................Yâ Muiyd: 124 

Mükerrem: 300...YaRahman;Ya Sabûr: 298 
Mülayim: 121.........................Yâ Muizz: 117 
Mümin: 136.........................Yâ Mümin: 136 
Mümine: 141.................Yâ Müheymin: 145 
Mümtaz:  488......................Yâ Fettah: 489 
Münevver: 296.....Yâ Rahman; Yâ Sabûr: 298 
Münir: 300.............................Yâ Basîr: 302 
Münire: 305...........................Yâ Kadîr: 305 
Mürsel: 330....................Yâ Musavvir: 336 
Mürüvvet: 646..............Yâ Müntekim: 630     
Müslüm: 170......................Yâ Kuddûs: 170 
Müstesna: 1060...............Yâ Ğaniyy: 1060 
Müşerref: 620...............Yâ Müntekim: 630 
Müşfik: 520..........................Yâ Şekûr: 526 
Müştak: 841.....................Yâ Muahhir: 846 
Müyesser: 310...................Yâ Rezzak: 308 
Müzehher: 252.........................Yâ Nur: 256 
Müzeyyen: 107......................Yâ Hakk: 108 

RABBiM SENDEN iSTiYORUM 

Esmâ-i İlahi kendi miktarınca (312) defa “Yâ Rakîb” diye okunduktan bu isim ve Rasülullah Efendimiz şefaatçi yapılarak şöyle dua edilebilir:   

Allah’ım! Rahmet Peygamberi veSenin Peygamberin Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) ile sanayöneliyor ve senden istiyorum ki, “er-Rakîb” ism-i şerifin hürmetine beni, benim görüp bilmediğim ama senin görüp bildiğin insan ve cin düşmanlarıma karşı koru, onların zararlarından emin eyle!   
Allah’ım! Beni görüp gözeten Rabbim olarak üzerimden rahmetini ve himayeni eksik etme! Aklımı koru, hafızamı güçlendir ve beni akıl ve ruh sağlığı bakımından güçlü eyle!   
Allah’ım!Kendisiyle sana yöneldiğim ismin ve Peygamberin Hz. Muhammed (s.a.v)’i bana şefaatçi kıl ve benim duamı kabul eyle, isteğimi ihsan eyle! Âmin! 

Şiir köşesi,

BU DA GEÇER YA HU 


Neler görmedik ki biz, neler atlatmadık ki, 
Sonunda unutulmak oldu her şeyin sonu... 

Ne sıkıntılar çektik ne belâlar geçirdik, 
Sakin ol biraz sabret bu da geçecek ya hu... 
  
Hangi güneşi gördük akşam batıp gitmedi, 
Hangi geceyi gördük sabah çekip gitmedi… 

Bu günler de geçecek öteki günler gibi, 
Her şeyin bir vakti var henüz günü bitmedi… 

Rızkımı bereketlendir, bollaştır Allah’ım 

Sen Kerimsin Allah’ım! Sen Rahimsin Allah’ım! Sen kullarını seversin, Vedûd’sun Allah’ım! Sen Vehhâb’sın, sen Cevad’sın, Cevvâd’sın, Cevvâd-ı Mutlaksın Allah’ım! Bize daima rahim ol, bize hep merhametli ol, bize her zaman cömert ol, bol bol ihsan ve ikram et Allah’ım! Katında itibarımızı, kredimizi bitirme, hakkımızı baki ve limitsiz kıl Allah’ım! 
Allah’ım! Duamı sana en güzel duaları eden Resül-i Ekrem Efendimizin duasıyla noktalamak istiyorum: Allah’ım! Kudretinle yakalar olduğun her şeyin kötülüğünden, Kerim olan zatına ve Kur’an’ına sığınırım. Allah’ım, sen borcu ve günahı kaldırırsın. Senin ordun perişan olmaz, va’din de bozulmaz. Şeref ve varlık sahibine, varlığı fayda vermez; şeref ve mevki ancak sendendir. Allah’ım, sana hamd ederek seni noksanlıklardan tenzih ederim.” 
Ey korkuyu, endişeyi izale eden, ey hüznü, kederi, tasayı bertaraf eden! Benim bütün endişelerimi gider, hüznümü kederimi bertaraf et ve işlerimi kolaylaştır. Benim aczime, zafiyetime ve takatsizliğime ve güçsüzlüğüme merhamet et.

Günün Ayeti

“İman etmeyenlere de de ki: “Siz yerinizde sayarak elinizden geleni yapın, ama biz de çalışacağız, gerekeni yapacağız. Siz bizim için felaket gözleyin bakalım, biz de eski ümmetlerin başına gelen felaketlerin size gelmesini gözleyip bekliyoruz.” (Hud, 11.121-122)

Günün Hadis-i Şerif'i

“Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim O’nun elçisi olduğuma şehadet ediyorsunuz değil mi? Öyle ise müjdeler olsun. Bu Kur’an öyle bir iptir ki, bir ucu Allah’ın elinde, bir ucu da sizin elinizdedir. Ona yapışınız. Ondan sonra dalalet ve tehlikeye asla düşmezsiniz.” (Râmûzü’l-Ehâdis, s.7/4) 

İSLAMİ RÜYA TABİRLERİ

Rüya tabircilerine göre Maide Suresi'nin yorumları şöyledir: 
İbni Sîrin: Maide Süresi'nin tamamını veya bir kısmını rüyasında okuyan veya dinleyen kimse halk arasında ve kendi milleti içinde şerefli ve saygın biri olur. 
Kirmânî: Ona mal ve hayır ve nimet husûl bulur. Câfer-i Sadık buyuruyor ki: Dininde kavi olur. Ve muradına erer. 
Nâfi’ ve İbni Kesir: Şerefli birine, yemek yedirmeye, sevilmeye, imanı ve ibadeti sağlam olanlardan biri olmaya işarettir. 
Nablûsî: Şanı şöhreti yüksek, imanı kuvvetli, sâlih, duası kabul ve kısmeti açık ve bol olur.