İstikrarlı dua etmek rahmet kapılarını açar

Dua etmeyen insan Allah tarafından gelecek manevi yardımdan, rahmet ve mağfiretten mahrum kalır. Bu nedenle dua etmeyi ihmal etmek büyük bir kayıptır. 

Dua kulluğun bir parçası ibadetlerin en kolayı ve kısası, özü ve iliğidir. Dua etmeyen insan çok şeyden mahrum kalır elbette ve en başta da Allah tarafından gelecek manevi yardımdan rahmet ve mağfiretten. Bu nedenle dua etmeyi ihmal etmemiz namazı ihmal etmek gibi büyük bir kayıptır.

Namaz da zaten içinde pek çok dua ve zikirle Allah’ı zikrettiğimiz, fiili, kavli, hali, üç çeşit duayı içinde barındıran bir dua ve bir ibadettir. Duanın en büyük neticesi ebette ahirette olacaktır ama dünyada da gördüğümüz binler, milyonlar örnekleri ve şahitleriyle açıktır. Yalnız duada esas olan kalp ve dil bütünlüğünü sağlamak tam konsantre olarak dua etmektir. 

Dua, çağırmak seslenmek demek olduğu gibi yalvarış yakarış da demektir. Dua edene icabet edilmesi söz konusudur. İcabet kabul etmek ve gereğini yaparak cevap vermek anlamına gelir. 


Hz. Ebû Hüreyre (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (s.a.v) buyurdular ki: “Acele etmediği müddetçe her birinizin duasına icâbet olunur. Ancak şöyle diyerek acele eden var: 

“Ben Rabbime dua ettim duamı kabul etmedi.”(Buhârî, Daavât 22; Müslim, Zikir 92, (2735); Muvatta, Kur’an 29 (1, 213); Tirmizî, Daavât 145, (3602, 3603); Ebû Dâvud, Salât 358, (1484)) 

Müslim’in diğer bir rivâyeti şöyledir: “Kul, günah istemedikçe veya sıla-i rahmin kopmasını istemedikçe duası kabul edilmeye devam eder.” 

Tirmizî’nin bir diğer rivâyetinde şöyledir: “Allah’a dua eden herkese Allah icâbet eder. Bu icâbetya dünyada peşin olur ya da ahirete saklanır yahut da dua ettiği miktarca günahından hafifletilmek sûretiyle olur, yeter ki günah talep etmemiş veya sıla-ı rahmin kopmasını istememiş olsun, ya da acele etmemiş olsun.” 

Hemen karşılık beklemeyin

Resûlullah (s.a.v), bu hadislerinde dua eden insanların bir zaafına dikkat çekmektedir: 

“İstical, yani acelecilik... Bir başka ifâde ile duanın hemen karşılığını görme arzusu, Müslim’in bir rivâyetinde; 

“Ya Rasülullah istical nedir?” diye sorulunca şu açıklamayı yapar: 

“Dua ettim, ettim de hiçbir neticesini görmedim” der ve o anda duayı terk eder.”  

Şu hâlde Hz. Peygamber (s.a.v), duanın terkine sevk edecek bir aceleciliği hoş görmüyor. Bu sebeple, her hâl u kârda dua etmeye devam edilmesi için, duanın mutlaka netice vereceğini kesin bir dille ifâde ettikten sonra bu kabulün şu suretlerden biriyle olacağını belirtir: 
Mükafatı ahirette

1.Ya isteğe uygun olarak dünyada görülecek bir şekilde kabul edilir. 

2.Ya âhirette verilmek üzere sevap takdir edilir. 

3.Yahut günahları affedilir.” 

Şu hâlde, bu hadis, neticeye hiç aldırmadan dua etmeye, Allah’tan hayırlı şeyler istemeye devam etmeye teşvik etmektedir. Duayı ibadetin, kulluğun bir gereği bilip, ara vermeden devam etmelidir. Mü’min ibadetten usanmaz, zaten hayatının gayesi ibadet ve kulluktur. Zîra Allah, insanları sadece ve sadece ibadet için yaratmış bulunmaktadır. (Zâriyât, 51/56). 

İcabetin gecikmesi, henüz vakti gelmediğinden yahut daha çok ibadet edip ısrar etmesi gerektiğindendir. Zîra önce de belirtildiği gibi, Cenâb-ı Hakk duada ısrar ve tekrarı sevmekte, çok dua edenlerin duasını kabul buyurmaktadır. Dualarınızın kabul edilmesi dileğiyle… 

Dualar ve niyazlar

Ey Rabbim!Bizi aniden ve gaflet üzereyken ölmekten koru! 

Ey Rabbim! Bize iman ve ihlas üzere, tam bir Müslüman olarak kolay ölmeyi nasip et! 

Ya Rabbi! 

Rasülullah (s.a.v) Efendimiz, “Büyük günahlardan kaçınıldığı müddetçe beş vakit namaz ile iki cuma, aralarında işlenen küçük günahlara keffarettir” buyuruyor. 

Biz, buna inanıyoruz ve senden diliyoruz ki: 

Bizi, bu cumaya kadar işlediğimiz küçük-büyük bütün günahlardan dolayı affet. Bize acı ve bizi mağfiret et. Bu mübarek gün hürmetine bizi affeyle Allah’ım! 

“Allahümme salli alâ Muhammed’in ve âl-i Muhammed accil feracehüm” 

Allah’ım, Muhammed’e ve Muhammed’in ailesine salât-ü selam eyle ve (onun hürmetine bize ve ümmetine) acil kurtuluş ihsan eyle! 

Tövbe Kalbin Anti Virüsüdür

Kalplerinizi tevbe ile temizleyin. Günlük haftalık aylık bakımını yapın.

Öyle kalpler vardır ki, kilitlenip anahtarı kapısına asılmış gibi işe yaramaz hale gelir ve paslanmaya mahkûm olurlar.

İşlenen her günahla üzerine pas lekeleri düşer ve tevbe ile silinip temizlenmezse yerleşir çoğalır ve her yeri kaplar.  

Elimizi eteğimizi dünyanın tozundan, toprağından, yağmurundan, çamurundan koruduğumuz gibi kalplerimizi ve imanımızı da küfür ve dalaletten, şirk, zulüm, kul hakkı gibi diğer günah kirlerinden de korumayı lütfeyle Allah’ım! Âmin! 

Günah Kirlerinden Koru!

Her şeyin bir ilki vardır ve her şeyde ilk adım çok önemlidir. Günahta, sevapta, düşüşte ve yükselişte... 

İlk adımı attıktan sonra gerisi gelir. İlk adımı biraz korkarak ve çekinerek atarsın, ikincisinde alışırsın. Sonra da gerisi gelir. 

Sevap veya günah işlemek, düşüşe veya yükselişe geçmek için adım atmak sana kalmıştır. 

Sen, cüz’î iradenle tercihini yaparsan Allah da küllî iradesi gereği senin istediğini yapmana izin verir. 

Adımlarımızı sana doğru attır, yolumuzu sana getir, ayaklarımızı dinin üzerinde sabit kıl ve sırat-ı müstakimden kaydırma Allah’ım!

Günün Ayeti

“İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: “Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir” derler ve o rızık birbirinin benzeri olmak üzere, kendilerine sunulacak. Orada çok temiz zevceler de onların. Hem onlar orada ebedî kalacaklar.” (Bakara Suresi, 25.)

Günün Hadis-i Şerif'i

İbni Abbas (r.a)’den rivayete göre Rasülullah (s.a.v), şöyle buyurmuştur: “Sizden birisi yemek yediği zaman şöyle desin: “Allahümme bârik lenâ fîhi ve et’imnâ hayran minhü” (Allah’ım bize bu yemekte bereket kıl ve bundan hayırlısını bize yedir). Eğer süt içerse şöyle desin: “Allahümme bârik lenâ fîhi ve zidnâ minhü.” Zira yiyecek ve içecek olarak sütten daha yeterli bir şey yoktur.” (Râmûzü’l-Ehâdis, 34/13) 

Orucu Bozan Şeyler Nelerdir?

Aşağıdaki hususlardan herhangi birini kendi isteğiyle ve unutma söz konusu olmadan isteyerek yapan kimsenin orucu bozulur ve hem kaza hem de keffaret gerekir: 

1. Cinsî münasebette bulunmak. 

2. Yemek, içmek veya ilâç yutmak. 

3. Ağzına istemeden giren yağmur, dolu ve kar suyunu isteyerek yutmak. 

4. Tütün içmek, tütün veya benzeri bir tütsü maddesini yakıp dumanını içine çekmek. 

5. Enfiye veya nargile çekmek. 

6. İçyağı, pastırma veya çiğ et yemek. 

7. Susam tanesi kadar bir şeyi ağzına alıp yutmak veya çiğneyerek yemek. 

8. Azıcık tuz yemek. (Çok tuz yemek ise, sadece kazayı gerektirir.) 

9. Zevcesinin veya sevdiği bir kimsenin tükürüğünü, ağız suyunu yutmak. Bu saydığımız şeylerde, bedenin tedavisi veya gıdalanması ve beslenmesi veya zevk ve lezzet alması vardır. Bu yüzden hem kaza hem keffaret gerektirir.

RABBiM SENDEN iSTiYORUM 

Esmâ-i İlahi kendi miktarınca (258) defa “Ya rahîm” diye çekilip bitirilince şöyle dua edilebilir: “Ey Allah’ım! Rahmet Peygamberi ve Senin Peygamberin Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) ile sana yöneliyor ve senden istiyorum ki, “Rahîm” ism-i şerifin hürmetine, beni sevdiğin kullar arasına dahil et. Rızkımı genişlet, maddi manevi ihtiyaçlarımı gider, beni ferah ve sürur içinde yaşat. Bana sağlık ve afiyet ver. Ruhumu ve bedenimi bütün hastalıklardan koru azalarımı sağlıklı kıl. Öfkeden, kinden, nefretten ve hırçınlıktan koru. Dünyamı ve ahiretimi güzel eyle. Allah’ım! Kendisiyle sana yöneldiğim ismin ve Peygamberin Hz. Muhammed (s.a.v)’i ve Rahim ismi şerifini bana şefaatçi kıl ve benim duamı kabul eyle, isteğimi ihsan eyle! Âmin!”

Şiir köşesi

Bütün kapılar bir bir kapanınca her gece, 
Herkes uykuya dalıp uyuyunca böylece… 
Kapanmayan tek kapı O’nun kapısı vardır, 
Hiç sönmez ışıkları, bizi bekler sadece… 
Yeri göğü parlatan nuru hep yanar durur, 
Her an başka bir işte, sürekli meşgul olur. 
Sabah akşam gözetler bıkmadan kullarını, 
Sığınan her kulunu görür, duyar ve korur… 

ABDEST 

Abdest, ihtiyacını görmek ve isteğine kavuşmakla yorumlanır. Namaz için abdest aldığını gören, düşmanından korktu­ğu şeyde Allah’ın himayesinde olur. 

 ABDEST ALIP NAMAZA DURMAK:

Abdest alıp namaza durduğunu gören üzüntüden kurtulup Allah’a hamd eder. 

 ABDEST ALMA ŞEKLİ VE YERLERİ: 

Yatağından kalkamadan yattığı yerde abdest almak, eşinden veya dostundan ayrılmaya… Oturma odasında abdest almak, o odada oturmayacağına… Çarşı­da veya hamamda abdest almak, Allah’ın ve meleklerin gazabına, büyük rezillik ve zarara, gizlediği kusurlarının ortaya çıkmasına işarettir. Bir çöplükte veya deniz kenarında abdest almak, hafiflik ve rahatlığa, üzüntü ve kederin gitmesine işarettir. Bir arkada­şının kendi başı üstünde abdest aldığını görmek ondan zarar ve hasar göreceğine; kendisi bir arkadaşının başı üze­rinde abdest aldığını görmek, ondan kendisi faydalanıp dos­tunun zararına sebep olamaya işaret eder.

ABDEST İÇİN SU BULAMAMAK:

Abdest almak için su bulamamak; isteklerinin yerine gelmesi için çözüm bulamamaya işarettir.  

İsimlerimizin esmasıyla dua edin

Asiye: 146 Yâ Müheymin: 145

Asker: 350 Yâ Rafi: 351

Aslıcan: 185 Yâ Semi: 180

Aslıgül: 181 Yâ Semi: 180

Aslım: 161 Yâ Mâni: 161

Asmin: 161 Yâ Mâni: 161

Aşina: 352 Yâ Rafi: 351

Aşiyan: 362 Yâ Maruf: 361

Aşkım: 451 Yâ Şâfi: 451   

Aşkın: 461 Yâ Fettâh: 489   

Aşkınay: 392 Yâ Şâfi: 451

Atahan: 662 Yâ Mütekebbir: 662     

Atakan: 162 Yâ Mâni’: 161   

Aynur: 267 Yâ Kerîm: 270

Aynura: 272 Yâ Kerîm: 270

Aysu: 77 Yâ Hakîm: 78 

Aysuda:82 Yâ Cemil: 83   Ayşe: 377 Yâ Şâfi: 391