İBRET VERİCİ MENKIBELER (10.06.2016)

Bişrî Hafî'ye bir zât gelmiş ve “İsm-i Âzam” sırrını öğretmesi için yalvarmış. Bişrî Hafî' bir gün bu kişiyi çağırmış ve demiş ki “Sana mühim bir vazife veriyorum. Şu kutuyu al, yol boyunca açmadan komşu köydeki falanca zâta teslim et! Bu vazifeyi yerine getirirsen sana sırrı öğretirim.” 

Adam yola çıkmış ama meraktan içi içini yiyormuş. Kutuya kulağını götürmüş ses yok, koklamış ancak bildiği bir koku da alamamış. “Kutuyu bir açıp bakayım, sonra da kapatırım.” demiş. Kutuyu açmasıyla beraber içinden bir fındık faresi zıplayıp kaçmış. “Koca Şeyh utanmadan beni kandırdı, benimle dalga geçti, böyle iş mi olur?” diyerek gerisin geri dönmüş ve bütün yol boyunca söylenmiş. 
Şeyhin karşısına geçmiş ve demiş ki “Niye beni böyle kıymetsiz işlerle uğraştırıyorsun? Bir fare için o kadar yol teptim.” 
Şeyh Efendi cevap vermiş: 
“Be insafsız adam! Daha sana emânet edilen fındık faresini koruyup muhafaza edemiyorsun. Sen bu sabırsızlığın ve gereksiz merakınla bir çok sırları alâkadar ilmi nasıl taşıyacaksın?”