Künyesi Ebû Muhammed’dir. Basra şehrinde medfundur. Habîb el-A’cemî Hazretleri, Allah Teâlâ’ya vuslat neş'esini tatmış, Kâinatın Efendisi’nin(sas) seçkin ümmetinden olmakla şereflenmiş, hayatında olduğu gibi vefatından sonra da insanlara feyz ve nur kaynağı olmuş ve olmaya da devam eden, emsalsiz evliyaullah silsilesinin en büyük halkalarındandır. Hasan-ı Basrî Hazretleri’nin mânevî terbiyesi altında yetişen Habîb el-A’cemî aynı zamanda Dâvûd-ı Tâi Hazretleri’nin üstâdıdır.
Ne zaman yanında Kur'ân-ı Kerîm okunsa inleyerek ağlardı. “Sen Acemsin. Fârisî konuşursun. Arapça bilmediğin hâlde bu ağlaman hangi sebeptendir!” diye sorduklarında; “Evet, lisanım Acemîdir lâkin kalbim Arabîdir” buyururdu. Daha sonra Arabî lisânını öğrendi. Çok fasih (açık) Arapça konuşurdu.
Bir gün dervîşlerden biri “Habîb el-A’cemî Acem olduğu ve Arabî bilmediği hâlde acaba bu çok yüksek mertebeye nasıl kavuştu?” diye kalbinden geçirdi. Kendisine şöyle bir cevap verildi: “Evet o Acemîdir ancak Habîb (sevgili) ve âşıktır.”