Hicret’ten sonra Hz. Peygamber (s.a.s.) ve sahabenin hayatı tümüyle değişmişti. Peygamberimiz önce, Medine’nin merkezine büyük bir mescit yaptırdı. Kendi evi de o mescide bitişik/yakın inşa edildi. Mekke döneminde daha çok iman ve ibadet konularıyla ilgili ayetler inerken, hicretten sonra ibadet, sosyal ve iktisadi hayatla ilgili ahkâm ayetleri inmeye başladı. Bu ayetlerden bir kısmı da Ramazan ayında oruç tutmayı emrediyordu. Şöyle buyruluyordu: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı.” (Bakara, 2/183.)
BU AYI ORUÇLA GEÇİRİN
“(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisine indirildiği Ramazan aydır. Öyle ise kim bu aya ulaşırsa onu oruçla geçirsin.” (Bakara, 2/185.)
Her Ramazan ayında Peygamberimiz (s.a.s.) Cebrail ile beraber Kur’an’ı mukabele ederdi. Peygamberimiz okur ve Cebrail dinlerdi. İbn Abbas bunu şöyle anlatır: “Peygamberimiz hayır yapma konusunda insanların en cömerti idi. Ramazan ayında Cebrail ile buluştuğunda da o insanların yine en cömerti idi. Her gece Cebrail ile buluştuklarında Allah Rasulü ona Kur’an’ı arz ederdi (okurdu).”
Bazı rivayetlerde Cebrail’in okuduğu da nakledilir. Bu rivayetlerden bazen Peygamberimizin okuyup Cebrail’in dinlediği, bazen de Cebrail’in okuyup Peygamberimizin dinlediği anlaşılmaktadır.
ORUÇ İBADETİNE BAŞLAMA SÜRESİ
Peygamberimiz (s.a.s.) Ramazan ayının tam tespit edilmesini istiyor ve bu konuda insanların ihmalkâr davranmaması için Ramazandan bir iki gün öncesinde oruca başlanmasını yasaklıyordu. Çünkü söz konusu oruç Allah’ın emriydi ve ibadete başlama süresi çok önemliydi. Bununla ilgili olarak Peygamberimiz şöyle buyurmuştu: “Ramazan'ı, bir gün ya da iki gün öncesinden oruç tutarak karşılamayın. Ancak kişi o güne kadar (önceden) oruç tutmuşsa o günlerde de tutabilir.” (Buhari, Savm, 14; Müslim, Sıyam, 21, 1082.)