HAZRETİ MEVLANA'NIN MESNEVİ'SİNDEN... (16.06.2016)

Kör bir dilenci hiç durmadan ah ederek “Ey insanlar! Bende iki türlü körlük var. İki türlü körlüğüm olduğu, ben de aralarında kaldığım için sizler de bana iki kere acıyın!” derdi.

Adamın biri “Biz senin bir körlüğünü görüyoruz. Öbür körlüğün nedir, nerededir? Bir de bize onu göster.” dedi.
Dilenci “Benim sesim çok çirkin, çirkin sesli olduğumdan körlüğüm iki kat artmakta. Çirkin sesimi her duyuşumda bana keder veriyor. Benim sesim insanların sinirlerini bozuyor. Sesimin çirkinliği yüzünden halkın bana merhameti azalıyor. Sesimin ulaştığı her yerdeki insanlar öfkeleniyor ve bana karşı kin besliyorlar. Benim bu iki körlüğüme çarem yok. Hiç kimsenin bir yere sığdıramadığı bu fakiri siz en azından gönlünüze sığdırın.” dedi.
Bu şikâyetinden sonra halk adamın sesinin çirkinliğini duymaz oldu ve adama olan merhametleri arttı. O fakir adam kendi sırrını onlara söyleyince gönül sesinin güzelliği onun çirkin sesini güzelleştirmiş oldu. Bir adamın gönül sesi de çirkin olursa yâni ahlâkı kötü olup kendi kusurlarını görmez, onları itiraf etmezse o zaman onda körlük meydana gelir. Kimse de ona merhamet etmez.