Günahlarınızı oruç ve ibadetle yakın

Ramazanda günahlarımızı ibadet ve oruçla yakıp yok etmek, bir yılın günah paslarını silmek gerekir. Bunu taçlandırmak da ‘teravih’ namazlarıyla mümkündür.

Hazırlayan: Dr. Arif Arslan 

Ramazanı şerif, bütün ayların en faziletlisi en üstünüdür. Onu üstün ve faziletli yapan, bu ay içinde Kur’an-ı Kerim’in nazil olmaya başlaması, Kadir Gecesi ve orucun bizzat kendisi sayılabilir.

Üstünlüğü bizim elimizde

Bu İslam tarihi boyunca böyle biline gelmiş ve böyle takdir edilmiştir. Bizim için de ramazanı şerifin hayırlı ve üstün olması onu bizim nasıl değerlendirdiğimiz veya nasıl değerlendireceğimizle alakalıdır. Ramazanı şerif zatında üstün olsa bile biz ondan istifade etmedikçe bizim için bir şey ifade etmeyecektir. 

Değerleri kazandırılmalı

Bu yüzden kelime anlamında ‘yanmak’ anlamını taşıyan ramazanda günahlarımızı ibadetlerle ve oruçla yakıp yok etmek, bir yılın günah paslarını silmek gerekir. Kendi şartlarına uygun bir ramazan geçirmek, dua ve zikirlerle onu süslemek ve teravih namazlarıyla da taçlandırıp hak ettiği değeri kazandırmakla bizim için de üstün ve faziletli hale getirmek gerekir. Yoksa Ramazan gelir geçer ondan faydalanmadan ayrılıp gider. Gelin bu ramazan, ramazanı şerife uygun bir oruç tutup ramazanı şerife hak ettiği değeri verelim, onu hakkımızda hayırlı ve üstün olarak değerlendirmek suretiyle, on bir ayın sultanı yapalım. 

Elimize, dilimize sahip olalım

Bunun için de geceleri ve gündüzleri mümkün olduğu kadar elimize dilimize gözümüze kulağımıza sahip olalım, Kur’an okuyalım, dua ve zikirlerle süsleyelim… 

Günün hadis-i şerifi

İbni Ömer (r.a) anlatıyor: “Resûlullah (s.a.v) buyurdular ki: “Kime dua kapısı açılmış ise ona rahmet kapıları açılmış demektir. Allah’a talep edilen (dünyevî şeylerden) Allah’ın en çok sevdiği afiyettir. Dua, inen ve henüz inmeyen her çeşit (musibet) için faydalıdır. Kazayı sadece dua geri çevirir. Öyle ise sizlere dua etmek gerekir.” Tirmizî, Daavât 112, (3542). 

Dualar ve niyazlar 

Ebû Hureyre (r.a)’dan: “Peygamber (s.a.v), na¬mazda tekbir aldığı zaman, okumaya (kıraate) başlamadan Önce biraz beklerdi. Dedim ki: 

“Ey Allah’ın Resulü! Babam ve annem sa¬na feda olsun! Tekbirle kıraat arasında susu¬yorsun, acaba o esnada ne diyorsun?” Şöyle buyurdu: “Allah’ım! Beni, hatalarımdan beyaz elbi¬seyi kirden temizlediğin gibi temizle! Allah’ım! Hatalarımı, kar, su ve buzla yıka! Allah’ım benimle hata¬larımın arasını doğu ile batı arasındaki mesa¬fe kadar uzaklaştır.” [Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Nesâî]

Esmaü’l-Hüsna 

ALLAH (c.c) 

ALLAH: Kendisinden başka ilâh olmayan, her şeyin gerçek sahibi, yaratıcısı ve kendisinden başka ibadete layık olmayan mahlûkatın tek mabudu, tek ilahı…  
Ebced değeri ve zikir miktarı (66), zikir saati Güneş; zikir günü Pazardır. Yalnızca “Allah” demek, zikrin nezaketine uymadığı için Ona çağırma, seslenme, yardım isteme eki olarak nida harfi olan “Yâ: Ey” eklenerek “Yâ Allah” şeklinde zikredilmelidir. 
Ebced değerinin 66 olmasının bazı hatırlattığı şeyler var. Mesela: Öteden beri İslam nişanı olarak gelen “Hilal” kelimesi ile Arapça yazıldığı takdirde aynı harflerle yazılan “Lale” de 66 ebcedî değere sahiptirler. 
Halk arasındaki “işi 66’ya bağlamak” tabiri de galiba işini Allah’a havale etmek, yani “işin kolayını buldun veya sağlam yere sırtını dayadın” anlamında kullanılmış olmalıdır. 

Rüya tabirleri 

KUR’AN-I KERİM 

Rüyada Kur’an-ı Kerim görmek, büyük hayırdır. Bir kimsenin rüyada Kur’an-ı Kerim ayetlerini Kur’an’dan okuması iyiliği emredip kötülükten sakındırma yapmaya, şeref, sevinç ve yardıma ermeye işarettir. Rüyada Kur’an dinlediğini görmek; rüya sahibinin devlet ve saltanatının kuvvetli, akıbetinin güzel olmasına yorumlanır. Hafız olmayan kimsenin rüyada Kur’an-ı ezberlediğini görmesi, mülke nail olmasına işarettir.

Günün Ayeti

“(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir.” (Bakara Suresi, 2.185) 

İlmihal köşesi  

Oruç nasıl tutulur? 

Oruç, imsak vaktinin girmesiyle başlayıp akşam güneş batıncaya kadar yeme-içme ve cinsel ilişkiden uzak durmaktır. Oruç tutmaya imsak, oruç açmaya da iftar denir. n İmsak, yeme-içme ve cinsel ilişkiden uzak durarak bedensel bir oruç tutmak anlamına gelirse de oruç sadece bedeni bir ibadet değildir. Bu arada elimizi gözümüzü kulağımızı dilimizi haram ve günah olan şeylerden de uzak tutup ruhen de bir oruç tutmak gerekir.  n Mazeretsiz olarak bozulan oruç, biri kaza 60’ı ceza olmak üzere 61 gün oruç tutmayı gerektirir. Hastalık veya meşru bir sebeple oruç bozulduysa sadece kaza gerekir.  n Yola çıkacaklar, hastalar, oruç tutamayacak kadar aciz düşmüş yaşlılar oruç tutmazlar. Bunun yerine gücü yetiyorsa fide yani oruç bedeli verirler. Oruç bedeli olan fidye fitre miktarı kadar veya kişinin gelirine göre bir kişinin günde iki öğün yiyip doyacağı kadar bir bedel ödemesidir. n İyileşmesinden ümit kesilen ve sürekli ilaç kullanan hastalar, oruç tutmak yerine fidye verirler. Ancak bu hastalara oruç tutmak yasak değil, tutmamaya verilen bir izindir.      

Şiir köşesi

 DUA İSTİYORUM 

Bir gün namaz bitti, dua ederken; 
Bir küçük kız geldi yüzüme baktı… 
Pek mahzun olmuştu yüzü gülerken, 
Yüzündeki hüzün kalbimi yaktı… 

Dua ister gibi bir hali vardı; 
Beni de o anda bir ateş sardı… 
Pek de masum idi o anki hali, 
Ne istiyordu ki, neydi vebali… 

Günahtan, kusurdan habersiz biri, 
Ne isteyebilir; neler dilerdi… 
“Gel şöyle yanıma” deyip oturttum; 
Minik ellerini avucuma koydum… 

Sonra dua ettik ikimiz birden; 
Ellerimiz dolup taştı rahmetten… 
Ve sonra bir yanık yürekle kaldım; 
O “Âmin” dedikçe ben de ağladım.