Farklılıkları önce kabul sonra hazmedin!

Hazırlayan: Dr. Arif Arslan

Sosyal hayatta mutlaka bir denge vardır. İki eşin ikisi de çok defa aynı kafada olmaz; aynı inançta olsa bile aynı anlayışta olmaz. Biri farklı olur hep. Biri diğerini tamamlar. Ta ki anlayış olsun, sevgi olsun, saygı olsun; üst sevsin ast saysın; adalet olsun, merhamet olsun…

Herkes aynı şeyi düşünemez

Biraz daha ileri gidelim: İnsanlar da ailevi yapıları da kültürel yapıları da farklıdır; farklı görüş ve düşüncelerde yaratılmışlardır. Ta ki, ilim ve sanatta, eğitimde, sağlıkta, dinde, teknolojide vs. hayatı kucaklayan ve yaşamayı kolaylaştıran konularda tekâmül olsun, gelişme ve yükselme olsun. Herkes aynı şeyi düşünseydi ne gelişme olurdu ne terakki, ne medeniyet… Bu farklı yaratılışlar, hayatta dayanışmayı ve yardımlaşmayı getiriyor. Kur’an-ı Kerim’de, buna işaret olarak; “Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli ve en üstününüz O’ndan en çok korkanınızdır.”(Hucurat, 49/13) buyrulmuştur.

Olduğu gibi kabul edin

Her ağacın dalları vardır. Onlar, yaprak açar, çiçek açar meyve verir. Kendi dallarını ve soyunu üretir. Her dal ağaç olmaya kalkarsa, ortada dal olup meyve verecek bir şey kalmaz. Ağaç olmaz. Yaprak olmaz, çiçek olmaz, tohum olmaz, mey vermez… Farklılıkları kabul etmek lazım, hazmetmek lazım.

Günün hadis-i şerifi

Abdullah İbni Ömer (r.a)’den rivayete göre Rasülullah (s.a.v), şöyle buyurmuştur: “Amellerin en üstünü mü’min kardeşinin içine sevinç sokmak, onun borcunu ödemek veya yemek yedirmektir. (ekmek de olsa.)”

Kızdığımız veya fikirlerini beğenmediğimiz biri için; “Onunla cennete bile girmem” demek, çok tehlikeli bir sözdür. Bunu kimse hakkında söylememek lazım. Zira bizim kızıp böyle söylediğimiz kimseyi, çok daha güzel amelleri sayesinde affeder ve biz de onunla cennet girmekten mahrum kalır, kim bilir belki de cehenneme gideriz. Cennet, cehennem gibi insanın ebedi yaşayacağı mekânları bu tür şeylerle kıyaslamak çok yanlıştır.

Abdest, ihtiyacını görmek ve isteğine kavuşmakla yorumlanır. Namaz için abdest aldığını gören, düşmanından korktuğu şeyde Allah’ın himayesinde olur. Abdest alıp namaza durduğunu gören üzüntüden kurtulup Allah’a hamd eder. Yatağından kalkmadan yattığı yerde abdest almak, eşinden veya dostundan ayrılmaya… Oturma odasında abdest almak, o odada oturmayacağına… Çarşıda veya hamamda abdest almak, Allah’ın ve meleklerin gazabına, büyük rezillik ve zarara, gizlediği kusurlarının ortaya çıkmasına işarettir. Bir çöplükte veya deniz kenarında abdest almak, hafiflik ve rahatlığa, üzüntü ve kederin gitmesine işarettir.

El-Fettâh: Her tülü zorluk ve müşkülleri çözen, maddi-manevi bütün kapıları açan.. Kulları arasında hâkim olan. Her şeyi hikmetle açan. El-Fettâh isminin zikir adedi (489); Zikir saati Utarit; günü Çarşambadır. Çarşamba Utarit saati, sabah güneş doğarken ve ikindi namazı sonrası. Gece de 06.00 yani gece yarısı.

- Zikir saatinde, belirtilen miktara uygun olarak okumayı gerçekleştiren kimsenin gözlerinden manevi perdeler kalkar. Kendisine hiçbir zararlı zarar veremez. Bu mübarek İsim hürmetine Yüce Allah (c.c.), o kimseye gayb hazinelerini açar.

Farklılıkları önce kabul sonra hazmedin!

Hayatta her zaman düzen ve denge hâkimdir. Biri erkek, biri dişi, biri eksik, biri tamam. İki tamam olmaz. Biri tamam, biri natamam olmalı ki denge olsun, düzen olsun…