Rabbimizin dünya imtihanında bizler için takdir ettiği kısa zaman dilimine ömür diyoruz. Ömür, mamur edilmesi, ebedi kazanca dönüştürülmesi gereken sermayeyi ifade eder. Rabbimiz, Ayet-i Kerime’de şöyle buyuruyor: “Allah, hanginizin daha iyi amel işlediğini ortaya koymak amacıyla sizi imtihan etmek için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.” Peygamber Efendimizde (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “İki nimet vardır ki insanların çoğu bunları değerlendirme hususunda aldanmıştır: Sağlık ve boşa geçirilen vakit.” Yılları ister hicri, ister miladi diye adlandıralım. Zamanın yegâne sahibi Yüce Rabbimizdir. Her bir anımızı bizlere emanet olarak lütfeden O’dur. Ve Rabbimizin katında asıl önemli olan, zamanı nasıl geçirdiğimizdir.
ÇEŞİTLİ FIRSAT SUNAR
Ömür, ebedi kazanca dönüştürülmelidir. Yüce Rabbimiz, her birimize ömrümüzü daha anlamlı ve bereketli kılabilmemiz için fırsatlar sunar. Zamanın hızla geçişini haber veren her yeni yılın başlangıcı da bu fırsatlardan biridir. Bu fırsat, hayata adeta yeni bir başlangıç yapmamız ve tertemiz bir sayfa daha açmamız içindir. Bir yıla yönelik yeni niyetler ve idealler belirlememiz, hayırlı planlar yapmamız içindir. Bu fırsat, kendimizi hesaba çekmemiz, hatalarımızı gözden geçirip düzeltmemiz ve günahlarımıza tövbe etmemiz içindir.
GENÇLİĞİ DEĞERLENDİRİN
Peygamber Efendimizin (s.a.v) ifade ettiği gibi mümin, hastalığa yakalanmadan önce sağlığının kıymetini bilmelidir. Meşguliyete düşmeden önce boş zamanını faydalı işlerle geçirmelidir. İhtiyarlık gelmeden önce gençliğini hayırlı değerlendirmelidir. Yokluğa maruz kalmadan önce varlığını dünya ve ahiret saadetine vesile kılabilmelidir.
SADECE KUŞ SESLERİ VAR
Kayseri’nin simgelerinden, Seyyid Burhaneddin Hazretleri Türbesi salgın tedbirleri dolayısıyla en sakin günlerini yaşıyor. Tirmiz’de dini ve akli ilimleri tahsil eden Seyyid Burhaneddin, Belh’e gelerek Bahaeddin Veled’in talebesi oldu, Mevlana’nın manevi terbiyesini üstlendi. Yaşadığı dönemin akademik camiasının önemli bir ismi olan Seyyid Burhaneddin’e “Seyyid-i Sırdan” ve “Muhakkik” gibi isimler verildi.
KEDERDEN ALLAH’A SIĞININ
Resulullah bir gün mescide girdi. Orada Ensar’dan Ebu Ümame (r.a.) denen kimse ile karşılaştı. Ona: “Ey Ebu Ümame, niçin seni namaz vakti dışında mescidde oturmuş görüyorum?” diye sordu. “Peşimi brakmayan bir sıkıntı ve borçlar sebebiyle ey Allah’ın Resulü” diye cevap verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vessellem: “Sana bazı kelimeler öğreteyim mi? Bunları okursan, Allah, senden sıkıntını giderir ve borcunu öder” “Evet, ey Allah’ın Resulü, öğret!” dedi. “Öyleyse” dedi, akşama çıktın mı sabaha erdin mi şu duayı oku: “Allah´ım üzüntüden ve kederden sana sığınırım. Aczden ve tembellikten sana sığınırım, korkaklıktan ve cimrilikten sana sığınırım. Borcun galebe çalmasından ve insanların kahrından sana sığınırım.” (Ebu Ümame) der ki: “Ben bu duayı yaptım, Allah benden gamımı giderdi, borcumu ödedi.”