Dinimiz ahlakta ve imanda samimiyet ister

İslamiyet insanın samimi olmasını bekler... Düşerken de samimi olmalı, kalkarken de, açken de tokken de… Ölürken bile samimi olmalı insan; Azrail’e selam durmalı gülerek veda etmeli.

Samimi olmalı insan davranışlarında dininde, imanında, inancında, ahlâkında… Hatta isyanında ve inkârında bile… Çünkü “ahmak dosttan iyidir akıllı düşman.”  İnkârında samimiyse bir sebebi vardır ve belki de Yaradan bile mazur görür onu... Tevbeye sevk eder, affeder; “Müslümanım” dediği halde inandığı gibi olmayan.... Birçok ikiyüzlü münafıktan önce… Sıcak, içten, saf, temiz duygular ekip dikmeli; besleyip büyütmeli hep yüreğinde… Verene verip alan, gelene giden; seveni seven olmamalı sadece… 

Ölürken bile gülerek gidin

Gelmeyene gidebilmeli; vermeyene verebilmeli ve sevmeyeni de sevebilmeli ve affetmeyeni, kin güdeni, zulmedeni bile gerekirse affetme büyüklüğünü gösterebilmeli… Vereni herkes sever; gelene herkes gider. Marifet odur ve ondandır ki, karşılıksız olmalı sevgi, ihsan ve ikram… Herkes “samimi” demeli ona yerde ve gökte. Aldığı sorumlulukta, taşıdığı yükte, samimi olmalı… Minarenin başında da kuyunun dibinde de samimi olmalı Yusuf gibi… Düşerken de samimi olmalı, kalkarken de varken de yokken de, açken de tokken de… Ölürken bile samimi olmalı insan; Azrail’e selam durmalı insanca.. Ölüme “hoş geldin” demeli; gülerek veda etmeli… Hesabı temiz olmalı ve ardına bakmadan gitmeli…