Ramazan, Müslüman olan herkese bazı sorumluluklar yüklemekte, kadın-erkek tüm inananlardan birtakım görevler beklemektedir. Tüm bunların yanında aslında göze pek görünmeyen ama çok önemli olan bir vazife daha vardır: Çocuklara Ramazan’ı sevdirmek… Çocukluk; hayatın ilk basamağıdır ve ağaç yaşken eğilir. Çocuk, doğal olarak yaşadığı kültürün özelliklerini ve yaşam biçimlerini anne-babasının tutumlarından almaya başlar. Ramazan ayı hem içinde barındırdığı özellikler hem de toplum tarafından benimsenip coşkuyla yaşanmaya çalışılması açısından oldukça önemlidir. Çocuklara ahlaki değerler kazandırmak, içinde yaşadığı toplumun kültürünü anlatmak ve benimsetmek, din ve dini yaşayış hakkındaki algısını derinleştirmek anlamında anne-babalar için bulunmaz bir fırsat olmalı ve mutlaka bu kıymetli zaman dilimi değerlendirilmelidir.
HAVASINI SOLUSUN
Ancak Ramazan’ı çocuk eğitimi anlamında değerlendirirken mutlaka dikkat edilmesi gereken bazı noktalara anne-babaların hassasiyet göstermesi netice alınabilmesi açısından önem arz etmektedir.
Çocuklarımızın Ramazan henüz gelmeden heyecanını ve coşkusunu içlerinde hissetmeleri için; evimizi süsleyebilir, Ramazan’a kaç gün kaldığını gösteren ailece yaptığımız bir takvim hazırlayıp takip sorumluluğunu çocuklarımıza verebiliriz. Ramazan ile ilgili olarak en çok dikkat edilmesi gereken husus Ramazan’da kötü alışkanlıklarından mümkün olduğunca arınmış ve farklılaşmış bir birey olarak çocuklarımıza örnek oluşturmamızdır. Küçük yaştakiler birkaç saat ya da yarım gün; ergenliğe yaklaşan yaştakiler ise bünyelerinin kuvvetine ve isteklerine göre birkaç tam gün ya da daha fazla oruç tutabilirler. Çocuklarımız oruç tutmasalar dahi iftar ve sahur vakitlerinde hep beraber ailece sofraya oturmaya dikkat edelim. Ramazan boyunca mümkün oldukça çocuklarımızı vakit namazlarına ve özellikle teravih namazına götürelim ki Ramazan coşkusunu yaşayarak, görerek hissetsinler ve Ramazan küçük dünyalarında kalıcı izler bıraksın.