Bizi tekrardan orucun tadıyla buluştur ya Rabbim!

Bu yıl Ramazan'ı nasıl idrak ettim ve ne kadar kazandım. Oruçlarımın tadı, iftarlarımın lezzeti nasıldı; sahurlarımın heyecanı, namazlarımın değeri ne kadardı. Teravihlerine gidebildinse, onların da tansiyonunu bir ölç.

Gelişiyle, Resülullah (s.a.v) Efendimizin de bildirdiği gibi, “Cennet kapılarının açılıp” taliplerini bekleyen, “Cehennem kapılarının kapatılıp” Ramazan’da vefat edenlerin ve tevbe edip bu ayda vefat edenlerin ondan ve onun azabından men edildiği, “Şeytanların zincire vurulup” insanları kandırmasına, azdırıp saptırmasına izin verilmediği, oruç tutanlar için adeta bir hasat mevsimi olan ve “Evveli rahmet ortası mağfiret, sonu cehennemden kurtuluş” olan Ramazan-ı Şerif, artık gurup eden bir güneşin solgun yüzü gibi, bizlere veda ediyor. 

KIYMETİNİ BİLDİNİZ Mİ?

Ne zaman gelmişti ki ne çabuk gidiyor… Biliyorum pek çoğunuz da benim gibi Ramazan’dan bekleneni alamadınız, dağıttığı hediyelerin çoğuna ulaşamadınız, vermek istediği çok şeyi bir sebeple alamadınız… Alamadık, çünkü biz, Ramazan’ı uzun bir süre içimizde kalacak zannettik ve fırsatları değerlendiremedik… O samimi olanlarla hemhal oldu yatıp kalktı ve şimdi toplandı gidiyor… Oysa o nazlıydı ve“sayılı günler” kalacaktı, size konuk olarak gelmişti ve geldiği gibi, kalkar giderdi… “Aman kıymetini bilin” diye tembih eden yüce Rabbimizi ve bize demek istediklerini, belki bu yıl da anlayıp idrak edemediğimiz bu mübarek ayı, yine anlamadık, anlayamadık! 

ÜMİDİMİZ GELECEK YILLARA

Ümidimiz belki de gelecek yıllara veya bir başka bahara, bir başka Ramazan'a bir başka kadri yüce geceye kaldı… Bilmem çıkar mıyız seneye, bu yıla çıkamayıp geçen yıldan aramızdan ayrılanlar gibi. Allah cümlemize sağlıklı uzun ömürler versin de bir kere bile olsa Ramazan’ı istediği gibi bize idrak etmeyi de nasip etsin. Kimseyi taşlamıyorum, dışlamıyorum merak etmeyin! Etmeyin ama sorun kendinize isterseniz: Bu yıl Ramazan'ı nasıl idrak ettim ve ne kadar kazandım. Oruçlarımın tadı, iftarlarımın lezzeti nasıldı; sahurlarımın heyecanı, namazlarımın değeri ne kadardı.

EYVAH ALDANDIK! 

Teravihlerine gidebildinse, onların da tansiyonunu bir ölç, ne kadar sağlıklıydılar veya gidemedinse, seni kadar özlemiş ve gelmişlerdi ta uzaklardan da sen onlarla buluşmaya gitmedin… Mahallemizde bizim hasretimizle yanan veya şöyle diyeyim; gerçekten hakkını verip onun garipliğini paylaşan sahabelerde olduğu gibi “mescit kuşlarını” bekler gibi, seni bekleyen caminin gönlünü ne kadar aldın, sıcak ikliminde ne kadar bulundun…  “Ramazan şart mı camiye gitmek için” demeyin! Değil elbette ama Ramazan’da bire bin var, yetmiş bin var, yedi yüz bin var hatta. Bu hasattan toplamadıysak, işte gidiyor Ramazan bari koş arkasından yetiş de birkaç şey al. Yoksa onun kardeşi olan bayramı kaçırma! Sabah erken kalk, camiye koş; orada buluş ve kollarına at kendini sarıl sarmaş dolaş ol…

İSLAMİ RÜYA TABİRLERİ  

MÂİDE SÛRESİ

Rüya tabircilerine göre Maide Sûresi'nin yorumları şöyledir: 

İbni Sîrin: Maide Sûresi'nin tamamını veya bir kısmını rüyasında okuyan veya dinleyen kimse halk arasında ve kendi milleti içinde şerefli ve saygın biri olur.  

Kirmânî: Ona mal ve hayır ve nimet husûl bulur. Câfer-i Sadık buyuruyor ki: Dininde kavi olur. Ve muradına erer. 

Nâfi’ ve İbni Kesir: Şerefli birine, yemek yedirmeye, sevilmeye, imanı ve ibadeti sağlam olanlardan biri olmaya işarettir. 

Nablûsî: Şanı şöhreti yüksek, imanı kuvvetli, sâlih, duası kabul ve kısmeti açık ve bol olur.

DUALAR VE NİYAZLAR

UYUMADAN ÖNCE BU DUAYI OKUYUN

Ebu Hüreyre (r.a)’den rivayetle, Rasülullah (s.a.v) şöyle buyurdu: 

“Sizden biri yatağına gireceği zaman, gömleğini çıkarıp onunla yatağını silsin, temizlesin. Zira o bilmez ki yatağından kalktıktan sonra yatağına bir şey oldu mu? (Böcek, akrep vs. girdi mi?) Sonra sağ yanı üzerine yatsın ve şöyle dua etsin: 

“Ya Rabbi! Senin adını anarak sağ yanımı yere koydum. Ancak senin yardımınla kaldırabilirim. Eğer ruhumu kabzedersen ona merhamet eyle. Eğer onu geri verirsen sâlih kullarını muhafaza ettiğin şekilde onu koru Allah’ım.” (Râmûzü’l-Ehâdis, s. 23/7)

GÜNÜN AYETİ

“Haccı da umreyi de Allah için tamamlayın. Eğer (düşman, hastalık ve benzer sebeplerle) engellenmiş olursanız artık size kolay gelen kurbanı gönderin. Bu kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden her kim hastalanır veya başından rahatsız olur da tıraş olmak zorunda kalırsa fidye olarak ya oruç tutması ya sadaka vermesi ya da kurban kesmesi gerekir. Güvende olduğunuz zaman hacca kadar umreyle faydalanmak isteyen kimse, kolayına gelen kurbanı keser. Kurban bulamayan kimse üçü hacda, yedisi de döndüğünüz zaman (olmak üzere) tam on gün oruç tutar…” (Bakara, 2.196)

GÜNÜN HADİS-İ ŞERİF'İ

İbni Ömer (r.a)’den rivayetle, Rasülullah (s.a.v), şöyle buyurdu: “Allah Teâlâ bir kula buğz ettiği zaman, ondan hayayı soyup alır. Hayayı alınca da o kimseyi sen sevmeyen ve sevilmeyen bir şahıs olarak görürsün. Allah, emaneti de ondan alır. Emanet alınınca, merhameti de alır. Merhamet alınınca da İslam’ın esasını da o kimseden alır. İslam’ın esası alınınca da o kimseyi artık kovulmuş bir şeytan olarak görürsün.” (Râmûzü’l-Ehâdis, s. 23/3) 

Hz. Ali (r.a)’den rivayetle, Rasülullah (s.a.v), şöyle buyurdu: 

 Müslümanlar alimlerine buğz ettikleri, çarşı pazarlarını süsledikleri ve para toplamak için evlendikleri (Kadınla malı için evlenmek) zaman, Allah onları şu dört hususla müptela kılar. Zamandan kıtlık, sultandan zulüm, hakimlerden hıyanet, düşman saldırısına maruz kalma.” (Râmûzü’l-Ehâdis, s. 23/4)

İLMİHAL KÖŞESİ

BAYRAM GÜNÜ ORUÇ TUTULUR MU?

Ramazan Bayramı İslam alimlerince esasen bir gün sayılmıştır. Bazılarına göre de üç gün kabul edilmiş ve sonraki iki gün de bayram yapılabileceği belirtilmiştir. Buna göre bayram üç gündür yani Şevval ayının birinci günü oruç tutmak haram sayılmıştır. Bu Şevval ayının ve bayramın ilk gün tutulan orucu yüce Allah’ın ikramını kabul etmeme gibi değerlendirmek mümkündür ki, hiçbirimiz bundan müstağni olamayız. Allah “yemek ye” deyince yemek, “yemeyi kes" deyince de oruç tutmak görevimizdir. 

RABBİM SENDEN İSTİYORUM 

EL-MUİZZ İSM-İ ŞERİFİYLE DUA 2

Ey dilediğini aziz eden, dilediğini zelil eden Muizz-i Müzill! Ey dilediğine mülkü verip hayırlara vesile kılan ve dilediğinden de alıp elindekileri başına bela eden! Ey kralları köle, köleleri efendi, efendileri de hizmetçi yapıp ele baktıran, muhtaç eden! Ey yüce Rabbim! Şerefli kitabında buyurduğun gibi, iman ve teslimiyetle sana sesleniyorum: “Ey mülkün sahibi olan Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verirsin, dilediğinden de onu çeker alırsın, dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin.

ŞİİR KÖŞESİ

BEN AMATÖR BİR KULUM 

Hak ve hakikat için seferberlik ruhuyla, 

Davetimi ilettim birçok talihli kula. 

Ne kadar biliyorsam o kadar anlattım hep, 

Küçümseyici gözle bakmadım sağa sola. 

***

“Biliyorum” diyenler, hep aldanıp gittiler, 

Sünneti inkâr edip bid’at icat ettiler… 

Bilsen bile ne olur ne kadar bilirsin ki, 

Tevazu denen şeyi yakıp yıkıp gittiler… 

***

Bildiğini zannetme bir hastalık, bir yara, 

Şeytandan miras kaldı şu zavallı kullara… 

Şaşarım bildiğini yaşamayan bilgine, 

Şaşarım bildim sanıp övünen akıllara… 

***

Cahiller birkaç türlü, kimisi bilmez, bilir, 

Kimi de bilmez hâlâ bildim diye övünür. 

Ah, bir de cahilliğin en üst rütbesi var ki, 

Bilmediğini bilmez, en önlerde görünür. 

***

Hakikat deryasında hakka küçük bir yolum, 

Neyimle övüneyim, ben amatör bir kulum. 

Ne kadar bilsem yine her an öğrenmedeyim, 

Rasülullah rehberim, Kur’an benim okulum.