Asr-ı saadette ilk Ramazan orucu büyük heyecan yarattı. Peygamberimiz (s.a.s.), sahabenin geceleri de teheccüt/teravih namazı kılmalarını istiyordu: Abdurrahman b. Avf’ın anlattığına göre; Rasulüllah şöyle dedi: “Şüphesiz izzet ve celal sahibi Allah, ramazan orucunu farz kıldı; ben de o ayda gece namazını (teheccütü/teravihi) sünnet kıldım. Kim ihlasla o ayın orucunu tutar ve gecesinde ibadeti (teravihi) eda ederse günahlardan kurtulur, tıpkı annesinin onu doğurduğu gün gibi (günahsız/tertemiz) olur.” (Ahmed b. Hanbel, I/191; İbn Ebi Ya’lâ, II/169, 864.) Bir konuşmasında da şöyle dedi: “Kim ramazan ayında gece (teheccüt/teravih) namazları- na iman ve ihlas ile devam ederse onun geçmiş günahları affolur.” (Buhari, İman 26; Müslim, Salatü’l-mü- safirin, 173, 759.)
Arap dilinde, tutmak anlamında olan imsak kelimesi, İslam döneminden sonra; oruç tutmaya başlama vakti için kullanılmıştır. Oruç, gündüz eda edilen bir ibadettir. Buna göre fecr-i sadık ile imsak vakti başlar ve güneş batıncaya kadar bu ibadet devam eder. Allah Teala Kur’an’da bunu şöyle açıklar: “…Sabahın/fecrin beyaz ipliği (aydınlığı), siyah iplikten (karanlıktan) ayırt edilinceye kadar yiyin, için, sonra (oruca başlayıp) akşama kadar bu orucu tamamlayın.” (Bakara, 2/197.)