Arzu ve isteklerinin kendisini saptırdığı insan ne kötüdür! 

Yıkılan değerleri yerine koyabilmek bir çam ağacı yetiştirir gibi uzun yıllar alır. Bizler Allah’a ve ahiret gününe, hesaba kitaba inanan Müslümanlar olarak hep yapıcı olmalı, fedakar ve vefakar olmalı, yakıcı, yıkıcı, tahripçi ve istismarcı olmamalıyız. 

Hatem-i Tâî, yolda kalmışlara, ihtiyaç sahiplerine, misafirlerine sınırsız ikramlarda bulunan bir zengindi. Öyle cömertti ki, yollara, sokaklara, halkın gelip geçtiği yerlere bile görevli insanlar gönderir kazanlar kurup yemekler yaptırır ve halkı yedirip içirirdi. Hatta Yemen kralını bile kıskandıracak kadar cömertliği ileri gitmişti. Nitekim kralın kendi kurduğu sofralar beğenilmeyince kıskançlığından Hâtemi, bir sürü insanı katletmiş azılı bir katile, hürriyetine karşılık ve artı 350 altına öldürtmek bile istemişti de konu katilin tövbekâr olmasıyla sonuçlanıp başaramamıştı. İşte bir gün talihsiz bir hırsız onlarca insan öldürmüş azılı katilin bile yapamadığını yapmaya kalkışacaktı.   Yıkmak kolay, yapmak ömür ister   Günlerden bir gün çölde seyahat eden bir bedevi ona misafir oldu. Hâtem onu misafir etti, yedirdi, içirdi, yeni elbiseler giydirdi, devesinin bakımını yaptı ve yanına yolculuğu boyunca yetecek kadar yol azığı yiyecek verdi. Misafirini uğurlamak için atına binerek bir müddet onunla yola devam etti. Bedevi etrafta insanların yokluğunu fırsat bilerek Hâtem’e kılıç çekti ve atıyla beraber bütün değerli eşyalarını zorla elinden aldı… Bunun üzerine Hâtem’in bedeviye söyledikleri oldukça düşündürücüydü:  “Malımı elimden aldığına değil, içimdeki cömertlik ateşini söndürdüğüne yanarım!”    Belki her istismarcı, hikâyedeki bedevi kadar kötü niyetli değildir ancak vefa, güven, dostluk, arkadaşlık, fedakârlık, cömertlik, iyilik yapmak gibi manevi değerleri menfaat aracı olarak kullanıp yozlaştıranlar ve yediği sofraya tükürenler, bilumum vefasızlar ve nankörler, toplumun vicdanında derin yaralar açarlar. Bu yaraları kapatmak ise uzun yıllar alır. Bin kişinin bin gün gibi uzun zamanda yaptığı şeyi bir kişinin bir günde veya birkaç saatte hatta birkaç dakikada yıkması gibi uzun zamanda yapılan şeyleri bir anda yıkabilirsiniz. Evet bir kibrit, bir çakmak veya bir bomba kocaman gökdelenler bile birkaç dakika içinde berhava edebilir. Fakat tekrar yapılması o kadar kolay ve çabuk olmaz. Yıkılan değerleri yerine koyabilmek kazanıldığı kadar süre ister ve bu bir çam ağacı yetiştirir gibi uzun yıllar alacaktır. Sevgili Peygamberimiz “Dini dünyaya alet eden insan ne kötüdür! Arzu ve isteklerinin kendisini saptırdığı insan ne kötüdür!” (Tirmizî, Kıyamet, 17) buyurarak bu noktaya işaret etmektedir.   Bizler Allah’a ve ahiret gününe, hesaba kitaba inanan Müslümanlar olarak hep yapıcı olmalı, fedakar ve vefakar olmalı, yakıcı, yıkıcı, tahripçi ve istismarcı olmamalıyız…    Mevlana'ya akın var!   Tasavvuf ilminin öncüsü Mevlana Celaleddin Rumi'nin türbesinin bulunduğu Mevlana Müzesi, Ramazan ayının gelmesiyle ziyaretçi yoğunluğu yaşıyor. Her yıl Mevlana'nın "Ne olursan ol yine gel" çağrısına uyarak dünyanın dört bir yanından turistlerin ziyaret ettiği Mevlana Müzesi; tarih, kültür ve inanç turizmi açısından önemli bir yer niteliğinde.   Dualar ve niyazlar   Ey kalpleri evirip çeviren, her halime nigehban olan, beni benden iyi bilen Rabbim!  Benim kalbimi dinin üzerinde sabit kıl, ibadet ve itaatine yönelt, zikrinle huzura kavuştur. Bana sağlam bir iman ve ihlâsla teslimiyet lütfeyle, Sırat-ı Müstakime hidayet et! Hidayete eriştirdikten sonra da artık bir daha kaydırma! Âmin...   TEVBE İÇİN DUA   Günahlarına Tevbe Etmek İsteyenler Efendimiz (s.a.v)’in Hz. Ebu Bekir (r.a)’in “Günahlarıma nasıl tevbe edebilirim?” sorusu üzerine öğrettiği şekilde şöyle dua edebilir:  “Allahümme inni zalemtü nefsi zulmen kesiran kebira. Velayağfiruz-zünübe illa ente. Fağfirli mağfiraten min indikeverhamni inneke entel-ğafurur-rahim:  Allah’ım! Ben nefsime çok büyük zulümler ve haksızlıklar yaptım. Günahları senden başka bağışlayacak kimse yok ancak sensin bağışlayan. Beni tarafından bir rahmetle mağfiret eyle. Çünkü sen merhametlilerin en merhametlisisin.”   Günün Ayeti   “Evet kim bir günah işlemiş de kendi günahı kendisini her yandan kuşatmış ise, işte öyleleri ateş ehlidirler ve orada ebedî kalıcıdırlar.” (Bakara, 2.81)   Günün Hadis-i Şerif'i   Rasûlullah (s.a.v), şöyle buyurmuştur: “İman bakımından mü’minlerin en üstünü, bir şey istediğinde kendisine verilen, verilmediği zaman da istemekte ısrar etmeyendir.”  İlmihal Köşesi   Kul hakkı yemek ve gıybet, orucu bozar mı?     Kul hakkı yemek şeklen orucu bozmasa da manen orucu bozup iptal eder sevabını hiçe indirir.Bir sürü de günah kazanmasına sebep olur. Çünkü kul hakkı, Allah tarafından affedilmeyen günahlardandır ve affı kulun hakkını helal etmesine veya kendisine ödenmesine bağlıdır. Bu nedenle bu dünyada iken helalleşmek lazımdır. Gıybet de aynıdır. Gıybet edenlerin ölü eti yedikleri ayette belirtiliyor. Et yemek manevi olsa bile demek ki mümine yakışmayan bir harekettir. Bundan da kesinlikle uzak durmak, insanların şerefi haysiyetiyle oynamamak dillerde sakız haline hatta Kuran tabiriyle çiğnenen ölü haline getirmemek lazımdır.   İsimlerimizin esmasıyla dua edin isminin ebcedi ve esması   Ece: 9 Yâ Ehad: 13  Ecehan: 660 Yâ Settâr; Yâ Sâtir:661  Ecem: 44 Yâ Veliyy: 46  Ecemnur:300 Yâ Rahman; Yâ Sabûr:298  Ecenur: 265 Yâ Burhan:261  Eda: 7 Yâ Ehad: 13  Edanur: 262 Yâ Kerim: 270  Edip: 17 Yâ Hayy: 18  Ediz:23 Yâ Habib:22  Efe: 86 Yâ Bedi: 86  Efnan: 182 Yâ Semi: 180  Efruz: 294 Yâ Rahman; Yâ Sabûr: 298  Egecan: 80 Yâ Hasîb: 80         Emin: 101 Celle Celâlüh: 102  Emine: 96 Yâ Azîz: 94    Emir: 251 Yâ Nûr:256  Emire: 256 Yâ Nûr: 256  Enes: 111 Yâ Kâfi:111  Enver: 257 Yâ Nûr: 256   Erdinç: 268 Yâ Kerîm: 270  Esen: 111 Yâ Kâfi:111  Eser: 701 Yâ Vâris: 707  Esma: 103 Yâ Adl: 104  Esmeray: 312 Yâ Rakîb; Yâ Garîb: 312  Esra: 267 Yâ Kerîm: 270  Eylül: 77 Yâ Hakîm:78  Eyüp: 19 Yâ Vâhid: 19  Ezel: 38 Yâ Evvel: 37   RABBiM SENDEN iSTiYORUM    Mü’min İsmiyle Özel İstek Duası   Esmâ-i İlahi kendi miktarınca (136) defa “Ya Mü’min” diye çekilip bitirilince şöyle dua edilebilir:  “Ey Allah’ım! Rahmet Peygamberi ve Senin Peygamberin Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) ile sana yöneliyor ve senden istiyorum ki, “Mü’min” ism-i şerifin hürmetine, beni zatına tam güvenen ve hakkında daima hüsnü zan eden ve güvenilen bir kimse yap. İçimi dışımı güvenle doldur. Bana güvenenlere karşı beni mahcup etme. Korktuklarımdan emin, umduklarıma nail eyle. Dünya ve ahiret korkularından kurtar, huzur ve saadet ihsan eyle! Maddi manevi güçlü kıl, istek ve ihtiyaçlarımı ihsan eyle.  Allah’ım!Kendisiyle sana yöneldiğim ismin ve Peygamberin Hz. Muhammed (s.a.v) ve Mü’min ismi şerifini bana şefaatçi kıl ve benim duamı kabul eyle, isteğimi ihsan eyle! Âmin!”   İSLAMİ RÜYA TABİRLERİ   Kur’an-ı Kerim görmek   Rüyada Mushaf-ı Şerif yani Kur’an-ı Kerim görmek, ilim ve hikmet ile tâbir olunur.  Mushaf’tan Kur’an-ı Kerim okuduğunu gören veya Mushaf’a baktığını gören kimsenin ilim ve hikmeti ve adaleti, doğruluğu halk arasında yayılır.   Rüyayı gören kişi buna uygun ve ehil biri değilse adının, insafının,adaletinin, ilim ve hikmetininhalk arasında yayılıp değer görmesine işarettir. O rüya sahibine miras düşer, kendisi sâlih kimselerden olur.  Rüyada Mushaf satın almak,malını Allah yolunda dinin yayılıp gelişmesi için harcamaya, infak etmeye işarettir.  Mushaf’ı tahrif etmek,bozup değiştirmek, dininin ve inancının bozulmasına, akıl kıtlığına, Mushafı satmak ilim öğrenmekten ve tahsilden mahrum, hakir ve zelil olmaya delâlet eder.   Kur’an okumak, kimsemin yardımı olmadan bir işe gireceğine, Mushaf’ı açıp sayfaları boş ve yazısız görmek hayırsızlığa delâlet eder.