basakbicak@gmail.com
Hindistan, bugün hâlâ cinsiyet ayrımcılığının en yoğun yaşandığı ülkelerin başında geliyor. Kadınların toplu tecavüze uğradığı, öldürüldüğü ya da kız çocuklarının hiç doğmadan kürtajla alındığı bir toplumda, bir kadın olarak hayatta kalabilmek hatta bir yerlere gelebilmek büyük mesele… Hal böyle olunca, bu ülkelerden gelen kadın hikâyeleri de daha değerli oluyor. Tıpkı Dangal gibi…
Times dergisinin en etkili 50 kişi arasında gösterdiği, UNICEF barış elçisi ilan edilen Aamir Khan, artık yalnızca Hint sinemasının yüz akı aktörlerinden değil; aynı zamanda sosyal sorunları ele alan programı ve filmlerinde verdiği politik mesajlarıyla Hindistan toplumunun önde gelen isimlerinden birine dönüştü. 2001 yılında kurduğu film şirketi sayesinde çektiği filmlerle hem ülke sinemasını dünyaya tanıttı, hem de Hindistan bağımsızlığının önemli kahramanlarının hikâyelerini anlatarak, pasif direnişin lideri Ghandi’nin izinden gittiğini belli etti.
KIZLARIN CESUR ÖYKÜSÜ
Aamir Khan, şimdi Hindistan toplumunun kanayan yarasını, kadın meselesini gün yüzüne çıkarmaya çalışıyor ve Dangal bunun en güçlü simgesi haline geliyor. Aamir Khan’ın yapımcılığını üstlendiği ve Nitesh Tiwari’nin yönettiği Dangal, Hintli Mahavir Singh Phogat ve kızlarının cesur öyküsünü beyazperdeye taşıyor. Hindistan’da yaşayan her baba gibi, erkek evladının olmasını bekleyen Mahavir Singh Phogat, güreşe olan aşkını oğlunun ülkesi adına kazanacağı altın madalyayla taçlandırmak istiyor.
SOLUKSUZ İZLEYECEKSİNİZ
Ancak hayat ona erkek yerine, kendisi kadar güçlü, damarlarında güreşçi kanı dolaşan iki kız çocuğu veriyor. Ve bir gün Mahavir Singh, kızlarının aslında kendisi için bir şans olduğunu fark ediyor ve onları yetiştirerek, Hindistan’ın gurur isimleri haline gelen Geeta Phogat ve Babita Kumari’yi yaratıyor. İşte Dangal, bu müthiş öyküyle sıradan bir spor filmi olmanın da ilerisine gidiyor ve Aamir Khan ve Nitesh Tiwari’nin titiz çalışmasıyla, ilk sekansından son anına dek, iki buçuk saati aşkın süresine rağmen soluksuz izleyeceğiniz, yer yer gözlerinizin dolacağı, çoğu zaman bu genç kızlarla babalarının azmi adına gururlanacağınız bir filme dönüşüyor. Aamir Khan Dangal’da, karakterine üç ayrı yaş döneminde hayat veriyor ve çok hızlı aldığı 30’a yakın kiloyu, yine üç ay gibi kısa bir sürede vererek tam manasıyla bir oyunculuk dersi veriyor. Kız kardeşleri canlandıran Fatima Sana Shaikh ve Sanya Malhotra ise aylarca aldıklarını güreş eğitimlerinin hakkını veriyorlar ve hikâyenin inandırıcılığını güçlendiriyorlar. Kuzenleri rolündeki Aparshakti Khurana’nın ise filme ölçülü bir mizah katkısından bulunıyor ve kurulan bu denge abartıya kaçmayan müziklerle de destekleniyor. Hiç kuşku yok ki Dangal, Aamir Khan’ın olgunluk dönemi eseri… Ama bunun yanında, topluma yönelik mesajlarıyla kadınların şans verildiği takdirde neler yapabileceğini cesur bir dille anlatıyor. Daha doğmadan kürtajla alınan kız çocuklarının, yalnızca eve bakmaya ve evliliğe mahkûm edilen kadınların bundan çok daha fazlası olduğunu Hint toplumunun yüzüne çarpıyor.
HAFTALARCA VİZYONDA KALDI
En önemlisi de Geeta Phogat’ın başarısı, bir kadının salt köhnemiş bir zihniyetle olan savaşını ifade etmiyor, aynı zamanda üçüncü dünya ülke insanlarını kendisinden aşağıda gören “üstün ırklarla” olan mücadelesini de temsil ediyor ve bu açıdan bir kadın meselesinin de ötesinde bir anlam taşıyor. Hindistan’da bu yılın en önemli ticari başarısına imza atan, pek çok ülkede haftalarca vizyonda kalan Dangal, son dönemde karşımıza çıkan en güçlü yapımlardan olduğu kadar, Aamir Khan’ın da en iyi performansı oluyor… İyi bir hikâye izlemeye hasret kaldıysanız, Dangal tam size göre…