Yorgunluk mu, depresyon mu tiroid bezi iltihabı mı?

Yrd. Doç. Dr. Mehmet Emin Güneş

memgunes@hotmail.com

Sevgili okurlarım bu hafta sizlere adeta toplumumuzda salgın hale gelmiş, tiroid bezi yetmezliğine sebep olan bir tiroid hastalığından bahsedeceğim.

Halk arasında tiroit bezi iltihabı olarak bilinen, tıptaki adıyla 'Hashimoto Tiroiditi', özellikle orta yaştaki kadınları tutan, toplumda oldukça sık görülen bir tiroid bezi hastalığıdır. Bağışıklık sisteminin bir bozukluğu sonucu ortaya çıktığı düşünülen bu hastalık,  'Otoimmun Tiroidit' diye de bilinir ve tiroid bezi yetmezliğinin en sık rastlanan sebebidir. Zamanla vücut kendi organı olan tiroid bezini yabancı bir organ olarak algılayıp, ona karşı savaş açar,onu yok etmeye başlar ve ona karşı antikor oluşturur. Yok edilmeye çalışılan bez zamanla küçülür, buna bağlı olarak da bezden salgılanan tiroid hormonlarının seviyesi azalır ve hipotiroidi kliniği şeklinde hastalık kendini gösterir. Hashimoto hastalığının temelinde, guatr şeklinde tiroid bezinde büyüme vardır. Ancak zamanla bez harabiyetten dolayı küçülmekte ve bu nedenle bu bezden salgılana tiroid hormonları metabolizma için yetersiz kalmaktadır. Hastalığın başlangıcında tiroid hormonları normal, TSH yüksek seviyede çıkarken hastalığın ilerlemesiyle birlikte, kanda tiroid hormonlarının seviyesi de giderek düşer.

Ailesel Geçiş Var mıdır?

Evet, genetik geçiş söz konusudur, aynı ailenin üyelerinde sık görülür. Bu nedenle ailede birinci derecede hashimoto hastası varsa, diğer bireyler mutlaka kan tiroid hormon seviyelerine baktırmalıdır.

Belirtileri Nelerdir?

Kan tiroid hormon seviyesinin azalmasına bağlı olarak genel vücut metabolizması yavaşlamakta ve belirtiler bunun sonucu ortaya çıkmaktadır.

l Halsizlik, çabuk yorulma

l Uyuklama hali,

l Unutkanlık,

l İsteksizlik, depresif ruh hali

l İştahsızlığa ve az yemeğe rağmen kilo alma,

l Soğuğa karşı tahammülsüzlük,

l Kas, eklem ağrıları, el ayaklarda uyuşma,

l Cilt kurulu, saç dökülmesi, tırnak ve saçların parlaklığını kaybetmesi,

l Kan yüksek kolesterol yüksekliği gibi belirtiler görülür.

Hashimoto tiroiditi olan hastalarda, bağışıklık sistemi zayıflığına bağlı hastalıklar bir arada sık görülür.

Bunlar,

l Tip 1 şeker hastalığı

l Böbrek üstü bezi yetmezliği

l Romatizmal hastalıklar

l Bazı kas hastalıkları gibi…

Peki, ne yapmamız gerekir?

Özellikle orta yaşlı bayanlarda daha çok görülen bu hastalık, bazen yaşanılan bir ruhsal travmanın bağışıklık sistemini zayıflatması sonucu aniden ortaya çıkabilir. Özellikle yoğun stres dönemleri, korku ve endişenin yoğun olarak yaşandığı dönemler bu hastalık için risktir. Son zamanlarda kendini yorgun, halsiz, depresif, unutkan hisseden ve az yemesine rağmen kilo aldığını düşünen herkesin, kan tahlili yaptırması, kanında tiroid hormonlarına ve antikorlarına baktırması ve tiroid ultrasonografisi yaptırması gerekir. Ailesinde hashimoto hastası olanlar mutlaka kendilerini kontrol ettirmelidir. Bu belirtiler çoğu kez yavaş yavaş ortaya çıktığından, dikkatli olmak gerekir. Çünkü tiroid yetmezliği yapan bu hastalık, kişinin yaşam kalitesini ilerleyici şekilde düşürmektedir. Çocuklarda bu hastalık görülürse, zihinsel ve bedensel büyüme ve gelişme geriliği görülür. Hamilelerde erken doğuma, düşüklere ve gebe kalmamaya neden olabilir.

Tedavisi nasıl oluyor?

Tiroid bezinde görülen bu enflamasyonu durduran bir tedavi mevcut değildir ama tirioid bez yetersizliğinin tedavisi mümkündür. Kan tiroid hormon seviyesi göz önünde bulundurularak verilen ilaçlarla hastalık kolayca kontrol altında tutulabilmektedir. Yakın takip önemlidir. Başlangıçta en az sekiz haftalık kan hormon düzeyine baktırmak gerekir. Verilen ilaçla hormon düzeyleri kontrol altına alındığında tahlil süreleri uzayabilir. İlaç sabahları aç karnına alınmalıdır. Gıdayla birlikte alındığında emilimi azalabilir. Beraberinde selenyum desteği alınabilir. Hamileler ve hamile kalmak isteyen kadınların düşük açısından kan tiroid hormonu seviyesine baktırmaları gerekir. Çünkü kan tiroid hormon düşüklüğü, düşüklere sebep olabilir. Gebeler de verilen ilacı güvenle kullanabilir ve anne karnındaki bebeğe hiçbir şekilde zarar vermez. Bilakis anne karnındaki bebekte eksik hormon miktarını tamamlar ve çocuğu doğum sonrası bedensel ve zihinsel gelişme geriliğinden korur. Hastalığın tanısı son derece kolaydır. Bunun için dahiliye, genel cerrahi veya endokrinoloji uzmanına görünmek yeterlidir. Tedavi ilk planda kesinlikle medikal dediğimiz ilaç tedavisidir. Cerrahi ancak tiroid bezinde nodül oluşmaya başladığında ve yapılacak ince iğne biyopsisiyle tanı konulduğunda düşünülür.

Her düşüş bir öğreniş

Ve unutmayalım ki, öğrenme doğumdan mezara kadar devam eden bir süreçtir. Öğrenmenin en kolay yolu da okumaktır. Okuma gafleti ve bu gafletten doğacak felaketi önler. Yalanlamak istiyorsan, anlamak istiyorsan, sesini değil, sözünü yükseltmek istiyorsan ve nihayet inanmak istiyorsan okumalısın. Nasıl ki aydınlığa götüren ilk ayet 'ikra' yani ‘oku’ ise, karanlıktan kurtulmanın yolu da okumaktır. Okudukça ne kadar az bilindiği anlaşılacaktır. Her düşüş bir öğreniş, her çöküş bir başlangıçtır. Kuyudan Yusuf'un çıkması için, kuyuya düşmesi gerekmez miydi? Batıldan Hakka götürecek olan da okumaktır. Hz Ali’nin, 'Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum' sözünü hiç unutmayın. Değil size bir harf öğretmek, size hayatı öğretmiş, hayatınıza dokunmuş insanlara vefalı olun. Varsın bir lafı fazla olsun. Değmez mi onca emeğe, onca gönüle...

Sevgili okurlarım, naçizane cerrahlığımın dışında, gündüz neşter tutan elim, geceleri kalem tutmakta. Bugün, İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı’nda, saat 17.00’de, 3. Salon, 3101 D standında, gelirini sokak çocukları için çalışan Umut Çocukları Derneği’ne bağışladığım, üçüncü romanım 'İnsan Kokusu'nun imza günü var. Tüm okurlarımı bekliyorum.

Sağlıkla kalın, sevgi, saygı ve hürmetlerimi arz ederim…