yeliz.coskun@aksam.com.tr
Türk bayrağını kıta kıta dalgalandıran dansın emekçileri onlar… Evet, Anadolu Ateşi Dans Topluluğu’ndan bahsediyorum. 3 bin yıllık efsaneyi Doğu ile Batı kültürleriyle buluşturan Troya Müzikali, Troya’nın UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine girişinin 20. yılı vesilesiyle büyük bir gururla sahneleniyor. Bu vesileyle dans sanatının modern ve yöresel tüm ezgilerinin kültür elçisi olan Anadolu Ateşi ve Troya’nın Genel Sanat Yönetmeni Mustafa Erdoğan ile 19 yıllık geçmişi, bugün elde edilen başarılarını ve gelecek sezonlardaki projelerini konuştuk.
Sahnede ‘5 bini’ devirmek nasıl bir duygu?
O kadar çabuk geçti ki, rakamları telaffuz ettikçe farkına varıyoruz. Bizim gösteriye bağlı bir yaşam tarzımız var. Hele ki mekânsal ayrılıklar olduğunda bunu daha net görebiliyoruz. Diyelim ki Hollanda turnesine gittik; 1 ay oradayız. Dönüyorsun Türkiye’ye bahar gelmiş. Bizim için o bir ay yaşanmamış gibi geliyor. Son 18 yılımız böyle geçti. Bu kadar hızlı akan sürecin içerisine sanatsal başarılar, ülkemizi uluslararası temsil etmenin gururu, genç ve dinamik bir kadroyla çalışmanın ve sürekli yenilenmenin bize verdiği dinamizm; dünyada alkışlanmanın verdiği gururla bu 5 bin temsili yaptık. İnşallah 15, 20 bini de göreceğiz.
BİZİM İÇİN BÜYÜK GURUR
Troya’nın İstanbul temsilinde Ülker Sports Arena dolup taştı. İzleyicilerden gelen tepkiler nasıl?
Biz ‘Sultan’s of the Dance’ adıyla sahne almaya başladık. Anadolu Ateşi olarak devam ediyoruz. Troya ilk sahnelendiği zamanlardan şimdiye önemli bir mesafe kat etti. Hem efsanelerin bilinmesi hem dünyadaki ilgisi anlamında hem de Çanakkale’nin son zamanlarda birçok haberde anılması büyük gurur. Biz bunun sonuçlarından etkileniyoruz. Seyircilerimizde ciddi bir ilgi var. Gösteriyi bir ay önce duyurup Ülker Arena’yı doldurabiliyorsak bu da 14 bin seyirci demek.
DÜNYADA KARŞILIĞINI GÖRMEK İSTİYORUZ
AKM’de oynama hayaliniz olduğunu biliyorum. Yeni AKM’yi nasıl buldunuz ve buraya özel bir proje hazırlığı var mı?
Projelerimizin tamamının prömiyerini inşallah orada yaparız. Proje toplantısına katıldım, aslına sadık kalınarak dizayn edilen mimari çizimler çok hoşuma gitti. Taksim’e ve İstanbul’a çok yakışacak. Orada İpek Yolu’nu ve Eden’i yaparsak çok mutlu oluruz. AKM’nin salonu küçüktü, bakımsız bir binaydı. Ona rağmen biz özellikle oraya temsil koyardık ki orası yaşasın diye. Şimdi inşallah daha görkemli gösterileri yapılabiliriz orada.
Gösteri programınızda hangi iller, ülkeler var?
18 Nisan’da Pekin’e gidiyoruz. Ondan sonra Şangay var. Bu sene Troya yılı kapsamında 10 Avrupa başkentini belirledik. Türkiye turumuzda devam edecek. Tüm bunların yanında yazın yapacağımız yurtdışı festivallerimiz olacak. Kasım ayında Berlin, Londra, Moskova’ya gideceğiz. Amacımız UNESCO’nun ilan ettiği 2018 Troya yılının karşılığını dünyada alabilmek. Hem sahnedeki Troya’mızı, hem ören yeri olan Troya’yı hem de Çanakkale’yi tanıtmak için muhteşem bir fırsat. Bunu kimse bize yapın demiyor, kendimiz yapıyoruz.
İZMİR'DE 300 KİŞİ SAHNEDE OLACAK
Yurtdışında ve Türkiye’de izleyici dengesi nasıl?
İyi gösterinin seyircisi her yerde aynı reaksiyonu verir. Elbette kültürel farklılıklar oluyor. Rahat ülkelerin izleyicisi daha rahat, Amerikalılar çığlıklarla izlerken, Çin gibi disiplinli toplulukların seyircisi alkış istenen yerlerde ya da oyun sonunda alkışlıyor, dikkat dağılmasın diye. Ama Türkler, milli gururu yaşayarak, milli takımı izler gibi izliyor. Duygulanarak, ağlayarak izliyorlar.
Bu yılki gösterilerde yenilikler yapıldı mı?
Müzik değişiklikleri söz konusu. Yeni besteler ve yeni aranjeler var. Koreografilerimizde ve kostümlerimizde yenilikler yaptık. Genç kadrolar, ana kadroya eklenecek. Yani 150 kişilik gösteriyi 300 kişiye çıkartacağız. Kıvılcım çocuk grubumuz da bu sayıya dâhil. Kurulalı 19, sahneye çıkalı 18 yıl oldu. Şimdi İzmir’de görkemli bir şova hazırız. Buradaki temsilimiz bizim için çok önemli. Troya efsanesi İzmir’de yazıldı. Deneyimlerime dayanarak söylüyorum, İzmir seyircisi dünya çapında özel bir seyircidir. Çok heyecanlıyız.
‘İPEK YOLU’ GELİYOR
Troya’dan sonraki proje belli mi?
İpek Yolu ile seyircimizin karşısına çıkacağız. Bir de Eden projesi var. Göçmenlerin sorunlarını sanat aracılığıyla yansıtmak için Eden: Bereket Hilali projesini hayata geçireceğiz. Bu projeyi Birleşmiş Milletler (BM) ile yapıyoruz. Başvuru sonucunu aldığımızda 1 yıl içerisinde projemiz sahnelenmeye hazır olur. Kendimiz İstanbul’daki bir tema parkın içerisine kurulan bir tiyatroda gösterilerimizi yapacağız.
İpek Yolu’nu anlatır mısınız?
Çin’den Anadolu’ya hatta Avrupa toprağına kadar olan geçmişimizin hikâyesini sahneye uyarlayacağız. Geçtiğimiz yerden aldığımız kültürler, yaptıklarımız ve Anadolu’ya geldiğinde nasıl bir muhteşem renge dönüştüğünü anlattığımız bir müzikal olacak. İçerisinde Türklerin Çin’den buraya kadar göç serüveni olacak. Tarihteki Avrupa maceramız var. Ve tabii ki bugünkü Türkiye’yi anlatan bir çalışma olacak.
ÜÇ ÖNEMLİ İSİM BİZİ İZLESİN İSTERDİM
‘Bizi sahnede keşke şu isim de izlese’ dediğiniz kimler var?
Ekrem Akurgal, vefat etmeseydi bizi İzmir’de izlemesini isterdim. Manfred Korfmann izlesin çok isterdim, Troya sevdalısı olduğu için. Yaşar Kemal’i çok isterdim. ‘Troya’yı yap Mustafa, müziklerini de Zülfi yapsın’ demişti. Ama izletemedik ona.
Anadolu’nun çeşitli bölgelerindeki kültürel farklılıklar size hiç olumsuzluk yaşattı mı?
Aslında farklılık dediklerimiz bizim zenginliğimiz, hazinemiz. Türkiye’nin her yerine özel bir proje yapılabilir. Bunları doğru bir şekilde harmanladığınız zaman ortaya çok güzel bir renk çıkıyor. Bu da eldeki hazineye zarar vermeden yorumlama meselesi. Diyarbakır’da da zeybek sahnesi muhteşem alkışlanıyor, İzmir’de de halay sahnesi muhteşem alkışlanıyor.
TEMA PARKTA KIVILCIM OYNAYACAK
Kıvılcım grubuyla yapacağınız bir gösteri olacak mı?
Kıvılcım grubuyla Nuh’un Gemisi’ni yapacağız. Bunu da tema parkta başlatmayı düşünüyoruz. 80 kişiler ama 2 bin kişi de bu gruba girebilmek için çalışıyor. Hedefimiz yurtdışında da okullar açmak. Geçen yıl 4-5 yaşındayken aldığımız 16 arkadaşımız büyüklerle birlikte dans etti. Bunun da avantajı kendi istediğin formatta yetiştirdiğin dansçı olması.