Vecihi Hürkuş’un uçuş sevdası

MEHMET EMİN DEMİREZEN

emin.demirezen@aksam.com.tr

Hepimiz ‘Vecihi’ adını tarihi karakterinden önce Şener Şen’in ‘Gülen Gözler’ filminde oynadığı romantik, âşık ve uçuş sevdalısı tiplemesinden tanıyoruz! Ama Vecihi Hürkuş bundan çok daha fazlası aslında… Türkiye’nin ilk yerli uçağına imzasını atan, hırslı ve vizyon sahibi Vecihi Hürkuş kimdir ve neler yapmaya çalışmıştır? İşte Hürkuş’un 73 yıl bitmek bilmeyen mücadele dolu hayatına dair birkaç şey… 

Balkan, Birinci Dünya ve Kurtuluş savaşlarındaki askeri başarılarının yanı sıra milli üretime adadığı hayatıyla 21. yüzyılda bile adından sıklıkla söz ettiren Hürkuş, 18 Ocak 1896’da İstanbul’da dünyaya geldi. Babası Ali Feham Bey’in o 3 yaşındayken hayatını yitirmesinin ardından annesi ile bazı akrabaların yanı sıra yaşadı. Bir süre de amcası Ahmed Şekür Bey’in yanında kalan, daha sonra annesi ve kardeşleriyle Üsküdar’a yerleşen Vecihi Hürkuş, çok hareketli ve zeki bir çocuk olarak çevresinde tanınırdı. İlkokulu Bebek’te bitirdikten daha sonra Üsküdar’da Füyuzati Osmaniye Rüştiye ile Paşakapısı Lisesi’nde okuyan, sanata olan ilgisinden dolayı Tophane Sanat Okulu’nu tercih ederek buradan mezun olan Hürkuş, Balkan Savaşı’na eniştesi Kurmay Albay Kemal Bey’in yanında gönüllü katılarak, Edirne’ye giren kuvvetler içinde yer aldı. Savaşın sonunda İstanbul Ordu Kumandanlığı tarafından Beykoz Servi Burnu’ndaki esir kampına kumandan olan ve her zaman “tayyareci” olmak isteyen Vecihi, yaşı nedeniyle ilk önce gittiği Tayyare Makinist Mektebi’nden küçük zabit yani gedikli olarak mezun oldu. Sonra Birinci Dünya Savaşı’nda Bağdat Cephesi’ne makinist olarak gönderilen Vecihi Hürkuş 1916’da geçirdiği uçak kazasında yaralandığı için İstanbul’a gönderildi. İyileştikten sonra gökyüzündeki hayali için hayatında çok önemli bir adım atan Hürkuş, Yeşilköy’deki Tayyare Mektebi’ne girerek ilk uçuşunu 21 Mayıs 1916’da gerçekleştirdi. Bu onun gökyüzü ile mücadele yıllarının başlangıcı oldu. Ama yıllar yılı Tayyare Mektebi’nde öğrendikleri de peşini bırakmadı Hürkuş’un…

KALAN MALZEMELERDEN UÇAK YAPTI!

Hürkuş’un en büyük ideali havacılığın millileştirilmesiydi ve bunun için çok uğraştı. Edirne’ye yanlışlıkla inen bir yolcu uçağına, teslim alınmasındaki hizmeti nedeniyle “Vecihi” adının verilmesiyle tayyare yapma düşüncesini ruhunda yeniden canlandırdı. Sadece düşüncesi canlanmadı, bunun için harekete geçti o yıllar. Önce, savaş sırasında Yunanlılardan kalan uçak malzemelerini topladı daha sonra o malzemelerden de faydalanarak projesini hazırladığı ilk uçağı “Vecihi K VI’yı yaptı. Bu yaptığı iş o dönem o kadar iyi bir projeydi ki bunu kontrol edecek uzaman bir personel dahi bulunamadı! Gel zaman git zaman derken bir teknik ekip oluştu ve o teknik heyetten bir kişinin Hürkuş’a, “Biz sana bu lisansı veremeyiz. Uçağına güveniyorsan atla, uç, bizi de kurtar.” şeklindeki sözleri üzerine 1925’te “Vecihi K VI” ile ilk uçuşunu yaptı ve kendisine güvenmeyenleri utandırdı. Bu uçuş Vecihi’nin kendini sadece başkalarına ispatı değildi! Aynı zamanda bitmek bilmeyen sevdasına bir anlamda kavuşmaktı. Bu uçuş sonrası tam da her şey yoluna gireceğini düşünürken hiç istenmeyen şeyler ardı sıra gelmeye başladı. En önemlisi ve en hayal kırıklığı yaratanı ise izin almadan uçtuğu için cezalandırılması oldu. Oysa bu başarısı onun gözünde ödüllendirilmesi gerekiyordu! Çok hayal kırıklığına uğradı, üzüntülüydü ama buralara kadar gelmesi onun bu yoldan dönmesine izin vermedi. Çalıştı, çabaladı… Daha sonrasında Ankara’da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “İstikbal göklerdedir” hedefi kapsamında kurulan Türk Tayyare Cemiyeti’ne katıldı. Bu onun için yeni hayallerin, yeni hedeflerin başlangıcı olacaktı. 

73 YILLIK YAŞAMI ACI VE BAŞARILARLA DOLU

O dönem cemiyet tarafından halka havacılık sevgisini yaymak amacıyla bağış toplamak için bir madalya tüzüğü hazırladı. Yapılan bağışa göre bronz, gümüş, altın ve elmaslı madalya verilecek, ayrıca 10 bin lira veren kişi, kurum, kasaba, ilçe veya ilin adı alınacak uçağa konulacaktı. İlk uçağa burada yaşayan halkın katkılardan dolayı “Ceyhan” adının verilmesinin ardından Hürkuş, bu uçakla yurt içi bağış gezilerine çıktı. Vecihi Hürkuş, ikinci kez Avrupa’ya gittiğinde Türk Tayyare Cemiyeti heyetiyle Almanya’da Junkers ve Rohrbach uçak fabrikalarını ziyaret ettikten sonra Türkiye’de anonim şirket halinde tayyare fabrikası kurmak istedi. Bunun için de Fransa’da birçok uçak fabrikasında incelemelerde bulundu. Milli Savunma Bakanlığı’nın Kayseri’de Tayyare Onarım ve Motor Anonim Şirketi’ne (TOMTAŞ) ait fabrika kurmak için anlaşmasının ardından gelen teklifi kabul ederek Almanya’ya giden Hürkuş, “Junkers A.20” uçaklarındaki eksikliklerin düzeltilmesi çalışmalarında yer aldı. Yıllar yılı hem dünyada hem de ülkesindeki uçak sanayisini yakından takip eden Hürkuş, adını böylece tarihe altın harflerle yazdırmış oldu. İlk uçuşunu yaptığında 16, pilotluk diplomasını aldığında 17, savaşta Ruslara esir düştüğünde 21 yaşındaydı... Bir aşkı da vatandı! Çok çalışkandı! Yorulmazdı, hep olması gerekeni yaptı! 73 yıllık başarı ve acı dolu yaşamında Türkiye’nin hava sanayisine çok büyük katkılar yapan Vecihi Hürkuş, 16 Temmuz 1969’da Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastanesi’nde hayata gözlerini yummuştu. Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ/TAI) tarafından üretilen yeni nesil temel eğitim uçağına adını veren, Türk havacılığında adını hep ilklere yazdıran Vecihi Hürkuş, vefatının ardından 49 yıl geçmesine rağmen Türk milletinin hafızasından asla silinmedi! Cumhuriyet döneminde zor şartlara ve çeşitli engellere karşın imzasını attığı ‘Vecihi’ serisi uçaklarla, okulunda yetiştirdiği öğrencilerle tanınan Hürkuş, yaşadığı dönemde, “Ona kapıyı ver, üstüne çıkar, onu da uçurur.” cümlesiyle tarif edildi ve öyle de insanların hafızalarında kalmaya devam etti.