Dünyaca ünlü Hollywood yıldızı Kathleen Turner, Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Yaşam Boyu Onur Ödülü almak üzere Antalya’ya geldi. Kendisiyle yaptığımız söyleşide, sinema kariyerinden, sevdiği yönetmenlere kadar ilginç bilgiler veren Turner, artık tiyatronun, kadın oyuncular için sinemadan daha iyi bir dünya olduğunu söylüyor…
Türkiye’ye daha önce geldiniz mi? Antalya’yı nasıl buldunuz?
Türkiye’ye daha önce gelmedim ne yazık ki. Bu benim ilk gelişim. Her zaman istedim gelmeyi hatta İstanbul’u çok merak ediyordum ama bir türlü fırsat bulamamıştım. Antalya Altın Portakal Film Festivali benim için çok iyi bir fırsat oldu. Bu sayede hem Türkiye’yi hem de Antalya’yı görebildim. Çok mutluyum burada olduğum, böyle bir fırsat yakaladığım için.Yaşam Boyu Onur Ödülü aldınız Antalya Film Festivali’nden…
Neler hissediyorsunuz?
Çok onur duydum. Jeremy Irons, Catherine Deneuve gibi önemli isimlerle birlikte Onur Ödülü alabilmek benim için çok muhteşem bir şeydi. Çok güzel bir geceydi…
BODY HEAT BENİM İÇİN ÖZEL
Sizin için özel olan filminiz hangisi? Unutamadığınız bir set anınız var mı?
Unutamadığım bir set anısı… Hepsi! Hangi birine sayabilirim ki? Tüm filmlerim çok güzel. Çok özel anılardı. Hepsi unutulmazdı benim için. Yüzlercesi var ve hepsi ayrı güzellikte benim için. Ama ilk filmim Body Heat çok önemlidir. O sayede bir anda ünlü oldum.
Nasıl bir histi ilk filmle meşhur olmak?
Body Heat’ta (Vücut Isısı, 1981) oynamam çok ani oldu açıkçası. Daha önce Brodway’de tiyatro yapıyordum. Bir dizide oynamıştım ama sinema benim için çok ani oldu. Body Heat, ilk sinema deneyimimdi ve kariyerime bu denli etki edeceğini hiç düşünmemiştim. Sinemada oynarsam nasıl olur, kariyerime nasıl etki eder hiçbir fikrim yoktu. Ve bir anda ünlendim, benim için çok şaşırtıcıydı.
İKİSİ DE İYİ İŞLERDİ
Şimdiye kadar çalışmaktan en keyif aldığınız yönetmen kimdi?
Lawrence Kasdan… Benim için en iyisi Kasdan’dır. Body Heat’te çalıştık önce birlikte, birkaç yıl sonra da The Accidental Tourist’te (1988) çalışma fırsatı bulduk. Her iki filmin de çok iyi olduğunu düşünüyorum. Her ikisi de
OSCAR'A ADAY OLDUM
Peggy Sue Got Married filminde Francis Ford Coppola ile çalıştınız. Usta yönetmenle çalışmak nasıl bir şey?
Francis Ford Coppola’yı çok seviyorum. Harika biri. Peggy Sue Got Married (Peggy Sue evlendi, 1986) ile Oscar’a aday oldum o yüzden onunla çalışmak benim için önemliydi. Filmde, onun kızı Sofia Coppola da benim küçük kız kardeşimi canlandırmıştı. Daha sonra Sofia ile yine benim için çok önemli bir film olan The Virgin Suicides (Masumiyetin İntiharı, 1999) çalıştık ama bu kez Sofia yönetti filmi. Harika bir iş çıkardığını düşünüyorum Sofia’nın. Bu arada, çok iyi yemek pişirir Sofia…
TİYATRO DAHA İYİ BİR DÜNYA
Masterclass’ta, tiyatro ile sinema arasındaki farklardan bahsettiniz... Önünüze sinema ve tiyatro projeleri gelse hangisini tercih edersiniz?
Benim için her şey daima senaryoya bağlıdır. İster bir film olsun ister tiyatro eseri olsun her ikisi de sanat eseridir. Ve benim gönlümde, gözümde hangisinin senaryosu daha iyiyse daha mükemmelse o kazanır. Sinemayı tiyatroya, tiyatroyu da sinemaya tercih etmem için senaryoya bakmam gerekiyor. İkisi de birbirinin önüne geçemez. Tiyatro sahnesinde daha güçlü kadın rollerini oynama şansım olduğuna inanıyorum. Tiyatro, kadınlar için şu an daha iyi bir dünya bana göre. Daha güçlü kadınları oynayabilmek için büyük bir şans. Eskisine göre çok daha iyi ve kadın oyuncular için çok daha iyi bir yer.
Türk sinemasını takip ediyor musunuz? Antalya’da film izleme şansınız oldu mu?
Türk sinemasını çok takip edebildiğimi söyleyemem ve bunu söylemeye de utanıyorum açıkçası. Ama birazdan Antalya Altın Portakal’da yarışan Sarmaşık filmini izlemeye gideceğim. Çok merak ediyorum.