‘Türkiye’de balık tüketimi Avrupa’nın üçte biri kadar’

MEHMET EMİN DEMİREZEN

emin.demirezen@aksam.com.tr

Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye’de balık tüketimi Avrupa’nın sadece üçte biri kadar. Bunu, Norveç Ulusal Beslenme ve Deniz Ürünleri Araştırmaları Enstitüsü (NIFES) Gıda Güvenliği ve Beslenme Bölümü Uzmanı Lisa Kolden Midtbø ve Norveç Deniz Ürünleri Konseyi Türkiye Direktörü Maria Kivijarvi Heggen söylüyor. Yani durum vahim!

Peki, bunun için neler yapılabilir? Biz de sağlıklı beslenme, deniz ürünleri güvenliği ve sürdürülebilir balıkçılık konusunda kapsamlı çalışmalara imza atan Norveç Deniz Ürünleri Konseyi tarafından düzenlenen atölye çalışmasına katıldık. Midtbø ve Heggen’le balık üzerine detaylıca konuştuk. 

Balık hayatımızın ne kadarında yer alıyor?

Maria Kivijörvi Heggen: Dünyamızın yüzde 70’i sudan oluşmasına rağmen denizden sadece yüzde 2 besleyici değer aldığımızı biliyoruz. Su, bu kadar artış gösterirken deniz ürünleri üretimi de önem kazanmalı. Yani daha fazla deniz ürünü üretmeliyiz! Bunu da sürdürülebilir şekilde sürekli hale getirebiliriz ve o deniz ürününü sağlıklı bir şekilde alabiliriz. 1 kg et üretebilmek için gereken yem miktarı 8 kg, balıktaysa bu durum çok  daha az. 1 kg balıkta 1.2 kg yeme ihtiyaç var. Dolayısıyla deniz ürünü üretmek için dünya kaynaklarını çok az kullanıyoruz. Kimseye et yemeyin demiyorum. Ama Dünya Sağlık Örgütü de insanların daha çok balık yemesini ve ileride de bu durumun daha çok artması gerektiğini söylüyor. Norveç, dünyada somonun yüzde 60’ını üretiyor. Bu rakam günde 17 milyon öğün somon tüketimine karşılık geliyor.

Bunun için ne yapabiliriz?

M. K. Heggen: Dünyada bazı balık türlerinin avlanma sebebiyle yok olma durumuyla karşı karşıyayız. Burada çiftlik balığı önemli hale geliyor. Şimdilik çiftlik balığı üretimi bir hayli az! Ama bu durum balık üretiminin sağlıklı bir şekilde ilerleyebilmesi için çıkış yolu sayılabilir. Vahşi balıkların aşırı avlanma nedeniyle balık türlerini yok etmesi yerine çiftlik balıklarının yer alması dünya nüfusunun beslenmesi ve denizlerdeki türlerin varlığı açısından son derece önemli bir çözüm!

Balık tüketen bir millet değiliz. Balığı daha çok nasıl tüketebilir hale getirebiliriz? 

M. K. Heggen: Türkler için bu bir paradoks aslında. İstanbul’un her tarafı deniz ve sürekli balık tutuyorsunuz. Hatta “denizden balık çıksa yerim” diye sözünüz var. Bunlara bakılırsa çok fazla balık tükettiğiniz düşünülmesi gerekir fakat kişi başına yıllık 7 kg tüketim var ve dünya standartlarının altında bir sonuç bu. O yüzden daha çok balık tüketmeniz gerekiyor.  

BALIK TABAKLARI SÜSLENMELİ, FARKLI LEZZETLERLE BİRLEŞTİRİLMELİ

Balık tüketmekten bahsettiniz. Ben balık sevmeyen biriyim ve benim gibi birçok insan var. Bu durumda balık nasıl tüketilebilir bir hale gelir?

Lisa Kolden Midtbø: Norveç’te balık tabaklarını çeşitlendirerek insanlara sunuyoruz ve buna dair bir programımız var. Çocukluklara balık sevdirmek için tabaklar süsleniyor, balıkla farklı lezzetler bir arada sunuluyor. Bu şekilde daha sevdirilebilir hale geliyor. Siz de balık ekmekle farklı çeşitler yapabilirsiniz. Balığı insanların ağız tadına uygun hale getirerek bunu başarabilirsiniz. Türkiye buna çok uygun bir yer! 

Çeşitli balık türlerinin sağlık konusunda yararları var mı? Örneğin ben şeker hastasıyım. Ne tür balık yemem gerekir?

L. K. Midtbø: Şeker hastalığı için somon çok önemli bir yiyecek. Balığın içinde Omega-3 var. Ve o Omega-3 seviyesi insülin direncinin düzenlenmesini sağlıyor. Dolayısıyla şeker hastalığı için faydalı. Yağsız balıklar metabolizma ve beyin gelişimi için önemli. Yağlı balıklarsa vitamin ve kemik gelişimi için…

‘DENİZ ÜRÜNLERİ İNSAN SAĞLIĞI İÇİN ÇOK ÖNEMLİ’

Yoğurt ve balık ikilisi Türkler için büyük bir problem. Nedir bu işin doğrusu?

L. K. Midtbø: Evet aslında bu yanlış bir bilgi. Hatta Türkiye’nin az balık tüketmesinin sebeplerinden biri de bu! Biz birçok ülkeyle çalışıyoruz ve bunu sadece siz yanlış olarak bilmiyorsunuz. Bu ülkelerin başında özellikle Çek Cumhuriyeti var! Geçmişten gelen inanışlarına göre bunu onlar da sizin gibi yanlış biliyor. Sütte kalsiyum, balıkta da D vitamini var. Balık kalsiyum için kapıyı açan bir element. Zarardan çok faydası var. Norveç’te bu ikisinin bir arada kullanıldığı kremalar bile var.

Doktorlar sık sık hamilelerin, gençlerin ve çocukların daha fazla balık yemelerini söylüyorlar. Bununla ilgili bir araştırma söz konusu mu? 

L. K. Midtbø: NIFES Deniz Ürünleri Güvenliği ve Sağlığı Bölümü, hamileler, çocuklar ve yetişme çağındaki gençler üzerinde araştırmalar yürütüyor. Bazı çalışmalar gösteriyor ki, metabolizma ve beyin gelişimi için çok önemli bir besin olan iyot seviyesinin, özellikle hamileler ve çocuklarda olmak üzere Türkiye genelinde yetersiz seviyede olduğu görülüyor. NIFES’te yürüttüğümüz araştırmaya göre, hamileler ve yetişme çağındaki gençler yetkili kurumlar tarafından önerilen miktarların çok daha altında deniz ürünü tüketiyorlar. Bu da Omega-3, D vitamini ve iyot gibi insan sağlığı ve gelişimi için çok önemli besinlerin de daha az alınmasına neden olabiliyor. Gerekli besinlerin alımı sağlık için çok önemlidir. Tükettiğimiz gıdalar, sağlığımızı direkt olarak etkiler. Deniz ürünleri de insan sağlığı için gerekli birçok besinin bir arada bulunduğu eşsiz bir gıda.

Türkiye’de kişi başına deniz ürünleri  tüketimi sadece 7 kg

Maria Kivijarvi Heggen: BM Gıda ve Tarım Örgütü’ne (FAO) göre, mevcut nüfus artışı hızı göz önüne alındığında yakın gelecekte daha fazla akuakültür ürününe ihtiyacımız olacak. Norveç, dünya genelinde insanların sağlıklı ve lezzetli deniz ürünleri tüketmesi için sürdürülebilir akuakültür odaklı çalışmalar yürütüyor. Bu konuda çok titiz düzenlemelere bağlıyız. Bu nedenle örneğin Norveç somonunda veya diğer deniz ürünlerinde GDO’lu yemler ve antibiyotik kullanılmıyor. Ağır metaller ve diğer kalıntılar konusunda sürekli analizler yapılıyor ve bir kalıntıya rastlanmıyor. Dünyaya son derece güvenli deniz ürünleri sunuyoruz. Bugün dünyada her gün 17 milyon öğün Norveç somonu tüketiliyor. Uskumru ihracatımızda ikinci ülke konumunda olan Türkiye’de FAO istatistiklerine göre kişi başına deniz ürünleri tüketimi sadece 7 kilogram seviyelerinde. Bu da AB ortalamalarının üçte biri kadar.

Eylülde sardalye kasımda hamsi

Eylül 

Balık sezonu açıldı. Eylül ayının en lezzetli balıkları sardalye ve kılıç balığı… Palamutsa yağmur suyunu yedikçe irileşiyor ve aynı zamanda bollaşıyor. Şimdilerde biraz pahalı olarak tezgâhlarda yerini alan lüfere ise biraz daha zaman var.  

Ekim 

Ekim, geçici olarak yazın Karadeniz’de beslenen balıkların Marmara’ya göçe başladıkları ay. Bu yüzden bol miktarda tutulur. Lüfer lezzetini kazanmış, istavrit de yağlanmaya başlamıştır. Bu dönem palamut denizde oldukça bol yer alır. Aynı zamanda barbunya ve tekirin en yağlı ve lezzetli zamanıdır.

Kasım

Kasım ayı ise verimli ve bol balıklı bir aydır. Uskumrunun en iyi olduğu zamandır diyebiliriz. Torik artar, lakerdası yapılır. Pisinin de en lezzetli olduğu aydır. Bu dönem lüfer, eşkina, çinakop, palamut, torik, zargana, levrek, mezgit ve istavrit bol miktarda çıkar ve de çok lezzetlidir. Kasım, hamsinin de yeni yeni çıkma zamanıdır.