Türk sinemasının ilk kadın korku filmi yönetmeni: Korkarak çektim

Türk kökenli Belçikalı yönetmen Sümeya Kökten ile buluştuk ve Türk korku sineması üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. İlk Türk kadın korku filmi yönetmeni olan Kökten, filmlerini çekerken bile korktuğunu söylüyor…

Başak Bıçakçı

basakbicak@gmail.com

ÖNCELERİ POLİSTİM

Önceleri polistim, artık değilim. Yönetmenlik çocukluk hayalim değildi ama çok tesadüfen oldu aslında. Sinema sektöründe çalışan iki arkadaşım vardı. Bir gün ben polislikte yaşadığım olayları anlatırken arkadaşlarım; çok güzel anlatıyorsun, bunları senaryoya aktarırsan çok ilginç olabilir çünkü film olabilecek hikâyeler dedi. 

Deneme amaçlı bir hikâye yazdım bunun üzerine. İki senaristle iletişime geçtim, onlar bana yardımcı oldular. Senaryom ve hikâyem beğenilince de küçük bir ekiple ilk filmim Yasak Hisler’i çekmiş oldum. 

IRKÇILIKLA KARŞILAŞTIM

Belçika’da çok fazla ırkçılıkla karşılaştım. Tüm okul hayatımda, polislikte bile Türk olduğumuz için çok fazla ayrımcılık gördüm. Bana polisken “Pis Türk” dahi dediler. 

İçimde Belçikalılara karşı, elbette hepsine değil, bir kırgınlık var. Belçika’yı seviyorum ama Belçikalıları sevmiyorum. 2012’de polisliği bıraktım. Asla da dönmeyi düşünmüyorum.

Yönetirken gerildim

Çocukluktan beri ailemden duyduğum hikâyeler vardı hep… Ama en çok kendi yaşadığım şeylerden esinlendim. Hayatımda üç kez tuhaf sayılabilecek durumlarla karşı karşıya kaldım. Ben yüzde 100 inanıyorum yaşadıklarıma, inandığım için de sette ekiple birlikte çekerken, oyuncuyu yönetirken dahi gerildim açıkçası. Filmi izlerken de çok korktum yine… Korka korka yaptım bu filmi. Bu film aslında büyü üzerine ve büyünün kötü etkisi üzerine yapıldı. Çok memnunum ben çıkan sonuçtan, çok dinamik bir film oldu. Hasan Karacadağ bu anlamda harika bir iş yaptı, Amerikan filmlerinin Türk usulü bana göre bu durum. Ben de bunu seçtim çünkü aslında bizi her gün her yerde korkutan şey cinler. Bir sinema filmi yapmak istiyorsanız Türkiye’de ya da başka bir yerde, hedeflediğiniz kitlenin ilgi duyduğu konuya göre film yapmalısınız. 

Ya çok sevdiği ya çok korktuğu…

ŞU AN DEĞDİĞİNİ GÖRÜYÜYORUM

Benim ilk filmim çok amatördü çok ucuz bir kamerayla çektim. Ama Gizli Yüzler’den sonra daha iyi kameralar kullanmaya başladım. Zamanla öğrendim kamerayı… Şimdi kullandığım oldukça pahalı ama baktığınız zaman estetizmine, değdiğini görebiliyorsunuz. Sinema dediğimiz şey estetiktir. Bu yüzden filmde öncelikle görüntü kalitesi ararım ben. Daha sonra oyunculuklar gelir, müzik gelir… 

İLK FİLMDE PARASIZRDIM

İlk filmimin müziğini kendim yaptım parasızlıktan… Her şeyini piyanoda kendim kompoze ettim. Sadece piyano vardı zaten. İkinci filmimden sonra Yetkin Omaç’la çalışmaya başladık. Ben yine örnekler gönderiyorum ama Yetkin hallediyor her şeyi…