sibel.ates@aksam.com.tr
Tarsus’ta yaşayan yazar ve ressam Remzi Karabulut, bir çocukluk hayalinin peşine düşmüş, yıllardır topaç biriktirmiş. Neredeyse bir müze açacak kadar topaca sahip Karabulut, sergisini İstanbul’dan sonra Tarsus’ta da açacak.
Topaç biriktirme fikri nereden çıktı?
Çocukken başka oyuncağım yoktu. Tek oyuncağım küçük bir topaçtı. Sonraki yıllar içimdeki çocuk gördüğü her topacı istedi. Ben de kırmadım onu. İçimdeki çocukla biriktirince bir sürü topacım oldu. Ben de başta çocuklar olmak üzere herkesle paylaşmak istedim.
Kaç yılda topaçları biriktirdiniz?
30 yıldır biriktiriyorum. Bir müze olacak kadar çok topacım oldu. Belli ki bundan sonra da biriktireceğim.
Nerelerden topladınız?
Gittiğim her yerden. Başka kentlerden ve ülkelerden. Arkadaşlarım, dostlarım hediye etti. Kimini ustalara yaptırdım. Birçoklarını da ben yaptım.
Çocukluğunuzun oyunları neydi?
Ben pek oynayamadım diyebilirim. Neredeyse hiç oyuncağım olmadı. Topaçla oynardık en çok. Çelik-çomak, körebe, birdirbir oynardık.
Siz de topaç yapıyormuşsunuz, nasıl öğrendiniz?
Bilgiye ulaşmak artık çok kolay, meraklı ve çalışkan olmanız yeterli. Kendime özgü modeller çizip elle ya da tornayla yapıyorum. Taşları, ağaçları işleyerek heykellerini çıkarmaya çalışıyorum. Küçük bir torna makinem de var. Zaman zaman kimi modelleri çiziyor sonra da makinenin başına geçip kendim yapıyorum.
Çocukluğunuza ve bu tür oyunlara ait nasıl anılar kalmış belleğinizde?
Birçok anı, fotoğraf ve hikâye birikti bende. Buradan bakınca hüzünlü ama üretmemi, çoğaltmamı, sonunda bunu insanlarla paylaşmamı sağlayan anılar. Kimilerinden yararlanıp öyküler yazdım. Kimilerini roman yaptım. Kısa kısa filmler çektim o anılardan hareket ederek.
Sergide otuza yakın resim var…
Öykü yazmadan önce aslında ben resim yapıyordum. Resme olan ilgim hiçbir zaman eksilmedi. Bir yandan topaç koleksiyonu devam ederken, öbür yandan da resim yapıyordum. Sergide 14x100 cm tuvale akrilik otuza yakın resim var. Soyut dışavurumcu resimler epey ilgilendiriyor beni. Grafiksel çalışmalar da öyle. Ben de topaç temasını işleyerek epey bir soyutlama yaptım. Kimi resimlerde tuvalin sınırlarını aşmaya çalıştım. Örneğin yaktım, yırttım kimilerini. İki çalışmanın çerçevesi de topaç biçiminde kestim. Modern resimde kendime özgü çalışmalar yapmak istiyorum. Sergideki resimlerin birkaç tanesini sanatçılar ve işadamları sahiplendi. Uluslararası çağdaş galerilerde resimlerimin sergilenmesi için çok çalışmalıyım. Bazı ülkelerde bu konuda kapıların aralanmış olması büyük heyecan veriyor bana.
Serginin ikinci durağı neresi olacak?
Uzun zaman Tarsus Sebze Hali’nde çalıştım. Orada çalışırken harika insanlarla tanıştım. Güzel günlerim oldu. Bir yandan çalışırken bir yandan da sanatsal üretimde bulunuyordum. Bu sergideki birçok çalışmanın doğduğu yer orası diyebilirim. Onun için Tarsus Sebze Hali’nde açmak istiyorum. Oraya ve oradaki insanlara sanatsal açıdan borcumun olduğunu düşünüyorum.
Bundan sonraki projeniz?
Birçok il ve ülkeden sergi teklifleri aldık. Bu sergi sadece topaçlardan ibaret değil, dediğim gibi resim, heykel, öykü ve filmler de var. Sergiler bittikten sonra, yani bundan sonraki yıllarda Tarsus’ta bir kültür-sanat-oyun-oyuncak içerikli bir kültür evi, müzesi oluşturacağız. Bunu Kaburgediği Köyü›nde düşünüyorum. Doğal atmosferi bozulmamış küçük bir köy. Bu köyde atölyeler, sergiler, söyleşiler olsun istiyorum. Kimi sanatçı evlerimiz olacak. Başka ülkelerden sanatçıları davet edeceğiz. Sözgelimi bir ressam gelip mekânımızda resim yapacak, sonra bu resimleri insanımızla buluşturacağız.