Dünyayı zombilerin bastığı ve her ısırılanın zombiye dönüştüğü ünlü dizi The Walking Dead'in 7. sezonu pazartesi günü 21.30’da FX’te başlıyor. Andrew Lincoln ve Lauren Cohan ile konuştuk.
ANDREW LINCOLN / RIck
The Walking Dead’in 7. sezon’unda sizi en çok şaşırtan şey ne oldu?
Hâlâ tek parça olmama şaşırıyorum.
Yeni sezona başlamak sizin için zor oldu mu?
Başlangıçta bu kadar zor olacağını düşünmemiştim. Ama senaryoyu okuyunca işler değişti. “Bu bölümü çekmeliyiz” dedim.
Çekimlerin hangi aşamasında dizinin gerçekten başladığını hissettiniz?
İlk gün... Sanki hiç ara vermemiş gibi hissediyorduk. Her şey hâlâ çok tazeydi.
7. sezon’un açılış bölümünde neler olacağını bilmenin en zorlayıcı kısmı sizin için ne oldu?
The Walking Dead, kariyerim boyunca yer aldığım en büyük televizyon programı ve bazılarımızın veda edeceğini bilmek benim için çok zor. Johhny Cash’in şarkısının sözleri gibi; “Tanıdığım herkes nihayetinde kaybolup gidiyor…” Bu eşsiz bir deneyim. Bu, işin tanımı gereği heyecanın evrilmesini sağlayan bir unsur. Bir hikâye anlatıyoruz ve hikâye ilerlemek zorunda.
LAUREN COHAN / MaggIe
Maggie’nin Negan’ı hafife aldığını söyleyebilir miyiz?
Başlangıçta Negan hakkında tek bildiğimiz şey insanlara çektirdiği acılardan keyif alan sadist bir karakter olduğu. Benim görüşüm Negan’ın bugüne kadar var olduğunun farkına varmadığımız korkunç bir eğilimin temsilcisi olduğu yönünde. Bir
The Walking Dead hayranlarının yeni sezonu izlerken neler hissedeceğini umuyorsun?
Umarım onlara arkadaşları için göz kırpmadan kendini öne atan insanların kararlılığını ve cesaretini hissettirebiliriz. Grup birçok zorluğu atlattı ve bu süreçte en iyi yaptıkları şey birbirlerini ve başkalarını düşünmekti. Bir şeyin parçası olmak, kim olduğunu öğrenmek, gruptaki yerini anlamak, diğer insanların hayatı üzerinde bıraktığın etkiyi görmek, kendini adadığında bir durumu nasıl iyileştirebildiğini görmek ve bu ailede bir yerinin olduğunu bilmek...