'Tasarımlarımın her birinin bir tek sahibi var'

AYSUN YILDIZ GÜNGÖR

aysun.yildiz@aksam.com.tr

Devlet Tiyatroları kostüm tasarımcılarından Funda Çebi, artık kendi markasını kurdu ve başka kimsenin üzerinde göremeyeceğiniz kıyafetler tasarlamaya başladı. Mesleğine gönülden bağlı bu başarılı kadını yakından tanımak için bir araya geldik. Hem yıllardır gönül verdiği tiyatro kostümlerini hem de yeni markasını konuştuk. 

Devlet Tiyatrolarıyla yolunuz nasıl keşişti?

Benim maceram evde başladı. Ağabeyim (şu anda İzmir Devlet Opera ve Balesi'nin baş dekoratörü) evde onu izleyerek başladım. Çizimlerine, kurduğu düşlere hayran kaldım. Bu da beni dürttü ve okulunu okumaya karar verdim. Kendimi bildim bileli modanın dışında kendi tarzımı yaratıp giyinmeye çalışırdım. Farklı olma isteği beni okuduğum bölüme itti ve İzmir 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde okudum. Mezun olduktan sonra, Devlet Tiyatroları'nın dekor ve kostüm sınavına girdim, kazandım. On yedi yıldır da Devlet Tiyatroları'nda çalışıyorum. 

Hangi oyunlara kostümler tasarladınız?

O kadar çok ki şu an rakamını bile hatırlayamıyorum. 400-500 oyunu aştığını tahmin ediyorum. Ancak beni heyecanlandıran bir kaçını size söyleyebilirim; Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım, Romeo & Juliet, Nora (Bir Bebek Evi) ve Kurnaz Âşıklar... Ülkenin dört bir yanında Devlet Tiyatrosu dışında, Şehir Tiyatroları ve özel tiyatrolara da 

kostüm tasarladım. En güzel tarafı da, yaptığım kostümlerin farkına varılarak ödüllendirilmesiyle bitmek bilmez arzumun kamçılanması… 

Neden tiyatroya kostüm yapmak istediniz?

Tiyatro yazılı metinle başlar. Siz bu metni nasıl anlatacağınızı, kumaşı karaktere nasıl dönüştüreceğinizi, dönemi, olayları, aşkı, ihaneti, kıskançlığı ve kavgayı, nasıl renklendirip desenleyeceğinizi, nasıl giydireceğinizi düşlersiniz, kumaşı biçer, oyuncunun kullanımı için tasarlarsınız. Apayrı bir dünyadır bu.

Nasıl bir hayal gücüyle kostümleri tasarlıyorsunuz?

Her oyunun anlatmak istediği bir tümce vardır. Burada oyun metni, rejisör ve rejisörün yorumuyla buluşmak daha doğru. Belli zorunluluklar vardır bir oyunda tipi ve karakteri anlatmak için. Ama beni ben yapacak çizgim ve kumaş seçimim. Bir giysiyi giydiriş biçimim, hayal gücümü besler ve top yekûn bir fotoğraf elde etmeye çalışırım.

KUMAŞÇILAR İKİNCİ EVİM

Tiyatro kostümleri haricinde kendi markanızı kurmaya nasıl karar verdiniz?

Evde oturup çizim yapmayı ve karalamayı çok severim. Bu yönüm beni en iyi yapabildiğim şey üzerine dürttü. Zaten yıllardır kostüm tasarlıyordum bir an kendi markamı yaratmaya ve insanları moda dışında da onlara yakışacak tarz kıyafetler dikmeye başladım. 

Tiyatro kostümleri haricinde kendi markanızı kurmaya nasıl karar verdiniz?

Evde oturup çizim yapmayı bir şeyler karalamayı çok severim. Bu arada kumaşçı dükkânları benim ikinci evimdir. 2015 yılıydı kumaş seçmek için gitmiştim yine kumaşçıya. Tiyatro kostümünün dışında sınırlarım olmadan, çizim ve karalamalarımı kumaşlarda düşünmeye başladım. 2016 yılının baharında, "Hadi Funda!" dedim kendi kendime. Yaptığım her üründen bir tane yapıp satacaktım ve markalaşacaktım. Gençliğimdeki "Farklı" olma duygusu, markamın mihenk taşı oldu.

Markanızı tanımlar mısınız?

Başka, farklı, tek, kişiye özel, satın alanın olan. Başkasında bulunmayan.

TASARIMLARIM TEK 

Yeni koleksiyonunuzdan bahseder misiniz?

Koleksiyonlarımı başlıkaltında gerçekleştirmiyorum. Daha çok sunumumu mekânlarla ve insanlarla buluşturma çabasındayım. Ve bu tasarımlarımı “byfundacebi.com.tr” internet sitemde ve “byfundacebi”  instagram hesabımda da “Hangar, Garaj, Sokakta” isimleriyle sunmaktayım.

Sizin için moda nedir ve ne kadar önemlidir?

Asla moda önemsizdir diyemem, demem. Ben bir yolculuğa çıkmak istedim. Mağazadan alınan bir ürünün binlerce kopyası olabiliyor. Ama benim tasarımlarım tek. Modanın dışında kalan, bana cazip gelen tarafı da bu. Tasarımlarımın her birini bir tek sahibi var… 

Neden tek ürün yapıyorsunuz?

Bir davette giydiğiniz elbiseyi, o gece on kişinin üzerinde gördüğünüzü düşünsenize… Benim markamda tasarımlarım bana özel ve tek olduğu için böyle bir riskle karşılaşmak mümkün değil…