Tasarım tutkusu bizi bir araya getirdi

SİBEL ATEŞ YENGİN
sibel.ates@aksam.com.tr

Ayşe Akalın, Nurşen Tarkan ve Şebnem Göçmen… Biri bankada biri sanat vakfında çalışırken kariyerlerini ellerinin tersiyle itip tutkunu oldukları takı tasarımına yöneldiler. Şimdi yaratmaya ve sanata gönülden bağlı bu üç kadın tılsım anlamına gelen Maji markasıyla takı tasarlıyor. 

Takı tasarımı yapmaya nasıl karar verdiniz ve bu üçlüyü bir araya getiren neydi?

Hikâyemiz tasarıma duyduğumuz tutkuyla başladı. Gençliğimde hiç takı takmayan biri olarak 2 boyutlu çalışmaların beni bir süre sonra tatmin etmediğini keşfettim. Takıyı 3 boyutlu taşınabilir ve yaratıcılıktan beslenen bir eser olarak algılamaya başlamamla takı tasarım serüveni de başlamış oldu. Her kadının kendini keşfettiği bir dönüm noktası vardır. Benim gibi Nurşen ve Şebnem de bu dönüm noktasında kendi içlerindeki cevheri keşfetmiş. Nurşen, uzun yıllar bankada çalıştıktan sonra artık rakamlarla uğraşmak istemediğini anlayarak sanata yönelmiş ve sonunda takı tasarımında karar kılmış. Şebnem ise bir sanat vakfında çalışmasının getirdiği kazanımlarla yaratıcılık tutkusunu farklı konularda deneyimledikten sonra takı tasarımında aradığını bulmuş. Bir takı tasarım programında tanışma fırsatımız oldu sonra hiç ayrılmadık. Fakat bizi asıl bir araya getiren şey pozitif enerji ve tılsım oldu. Aramızdaki uyum ve sinerji, aynı etik değerlere sahip olmamız bu birlikteliği güçlü kılıyor.
İlhamınızı nelerden alırsınız?
Yaşadığımız şehir, doğa, duygular, kutsal simgelerimiz çevremizdeki her şey bize ilham verebiliyor. 
Yaratma aşamasında nasıl bir süreç izliyorsunuz?
Çalışmalarımıza bir kolye ya da bir küpe tasarlamak için başlamıyoruz. Öncelikle üzerinde çalışacağımız temayı belirliyoruz. Bu konuda beslenebileceğimiz tüm kaynakları araştırıp bir ön hazırlık süreci yaşıyoruz. Daha sonra  ortaya çıkan fikirlerin eskiz çizimleri yapılıyor. Bu çizimler içinden bize en estetik geleni mum modelleme veya diğer tekniklerle 3 boyuta dönüştürüyoruz. Bir ürünün kolye mi, küpe mi veya bileklik mi olacağına ise sürecin en sonunda karar veriyoruz. Bu arada doğadan da fazlasıyla besleniyoruz. 
Takılarınızda ne tür malzemeler kullanıyorsunuz?
Gümüşü çok seviyoruz. Ayrıca Sitrin, Ay Taşı, Labradorit, Zirkon, Turmalin, Ametist gibi taşları da kullanıyoruz. Bu taşların enerjisi kullanan kişiye iyi geliyor. Örneğin Sitrin bolluğu artırır, yaratıcılığı uyarır. Bunun yanında bronz ve gümüş üzeri pırlanta, elmas çalışmalarımız da var.
Sizi diğerlerinden farklı kılan en temel özellik nedir?
Atölyemizde mum ışığında müzik dinleyerek huzurlu bir ortamda çalışıyoruz. Ürünleri tasarlarken ve üretirken mutluyuz. Dolayısıyla bu enerjiyi ve sevgimizi ürünlere de yansıtıyoruz. Müşterilerimizi atölyede ağırlamaktan ve siparişlerini birlikte tasarlamaktan keyif alıyoruz. Bizi diğerlerinden farklı kılan sanırım bu...
Koleksiyonlarınızın bir hikâyesi var mı?
Evet, oluşturduğumuz koleksiyonlar bir fikir ve onu oluşturan hikâyeyle şekilleniyor. Örneğin doğa teması yani kendini mucizevi bir şekilde sürekli yenileyen ve değiştiren doğa bize ilham kaynağı oldu. Yapraklar sonbaharda o göz kamaştırıcı renklere nasıl kavuşuyor? Merak ettik ve araştırdık. Dokularını ormanda dolaşıp topladığımız yapraklardan alan 'sDoğa Koleksiyonu’nun yapraklarını tasarladık. Ya da Kutsiyet nedir? Kutsallık sadece ilahi veya mitsel bir olgu mudur? Bizim için hangi simgeler kutsaldır? Bu kutsal simgeleri üzerimizde taşıdığımızda gücünü daha fazla hissedebiliyor muyuz? İşte ruhaniyete olan bu ilgimiz 'Kutsiyet Koleksiyonu’nu tasarlamamıza vesile oldu.