Tartışma programlarını izlerken

ONUR AKBAŞ

 onurakbastde@gmail.com 

Her dönemde en büyük eksikliğimiz ya liyakatin önüne mensubiyeti, buna akrabalık da dahil, koymamız oldu yahut liyakat kriterlerini belirleyenlerin liyakatsizliği, kriter anlayışımızı zedeledi. Her mesleki sahada okumanın, düşünmenin karşılıksız kaldığı bir ortamda, tartışma programlarını izlerken düşündüğüm bir şeyi söylemek için telefonu alıp arama eylemim de sadece düşüncede kaldı. Neydi bu bendeki had bilmezliğin sebebi? Geçtiğimiz haftaki tartışma programları tabi ki de. İran’daki olaylara hiç girmeyeceğim zira yeri değil bir mensubiyetim ya da akrabam olmadığı için de haddim değil. Ama bu programlarda her ağzını açanın “İran düşerse biz de düşeriz.” sözlerine şöyle cevap vermek isterdim: “Efendiler! Agâh olunuz. Ne düşmek bu toprağın insanlarının fıtratında var ne de doğada böyle bir kanun var.” 

YILBAŞI TATİLİ KİME KAÇ GÜNDÜ?

Şerif Mardin’inin vefatı artık nasıl bir tatile denk geldiyse âlemin sayfa yedekleyip tatile gittiği bir güne denk gelmişti de hakkında büyük bir heyecanla kaleme aldığım ve Türkiye’de hakkında bahsedilmeyen bir konu olduğuna inandığım bir yazımın “Babı Alide” ziyan olup gidişini esefle seyretmiştim. Ama hiç değilse giden yedekleyip gitmişti. Ya şu yılbaşı ekranlarına ne diyeceksiniz? Herkesin bir gün olan yılbaşı tatilini kendine bir hafta yapan dizi setleri hiç mi yedekleme yapmayı düşünmediler? Hadi sözüm ona eğlence/yılbaşı (!) programlarına bir gece maruz kaldık. Bir hafta kafa tatiliniz yüzünden vatandaşa film ezberletmek nedir azizim? İyi ki Seksenler varmış…

KURGUDA GERÇEĞİ YAŞATAN 

Kurguda gerçekçilik demek, kurgunun gerçek olması demek değil gerçeğe uygunluğudur. Gerçek olursa kurgu değil, hayatın kendisi olur. Lezzeti olmaz. Kurgunun farkı yaratım malzemesi olması. Bir dönemi kurgusal bağlamda alan bir filmde (Bir Eylül Uykusu) oynadığı eser niteliğindeki filmin hakkını verecek bir isim sevgili Mutlu Polat. Ayrı ekollerin insanlarıyız pek çok hadisede aynı düşünmüyoruz, bu aynı olmamazlık dikkatimizi çekmiş olacak ki aramızda dile getirilmeyen suskun bir saygı ve aynılarımızın bile belki anlayamadığı bir anlayış hakim aramızda. En azından ben öyle sanıyorum.Merak etmeyin bir söyleşi ile tanıştıracağım sizi. Hem Mutlu ile hem de filmle..