Taksim Hold’em'in izleyicisi burada, salonları nerede?

Hande Sönmez

hande.sonmez@gmail.com

Taksim Hold’em filmini izlemeniz gösterimde olduğu salon sayısının azlığı nedeniyle epey zorlayıcı olabilir. Benim gibi ısrar edenlerden olursanız bir şekilde filmi izlemeniz mümkün. Ben ısrar etmenizi öneririm çünkü bu ısrara fazlasıyla değen bir film var karşımızda.

Taksim Hold’em; çok iyi yazılmış, doğru oyuncuların yer aldığı, üzerine düşünecek bolca malzemeyi seyirciye sunan bir film. Üstelik bunu yaparken taraf tutmamayı beceriyor. Her karakterinin artı ve eksi taraflarını mercek altına almayı başaran filmde seyircinin kendisini bulacağı farklı bakış açıları da dile getiriliyor. Film hakkında yazılacak daha çok şey var ancak filmin belki de üzerinde en çok konuşulması gereken taraflarından biri de gösterimde olduğu salon sayısı. Filmin oyuncularının birlik olup organize ettiği özel gösterimler dışında; hak ettiğinden çok ama çok az salonda yer bulabildiğini söylemem lazım. Bazı salonlarda tek gösterim hakkı elde eden film, birtakım seyirci sayısı “varsayımlarına” kurban gitmiş olsa da siz mutlaka Taksim Hold’em’i görün. Taksim Hold’em 2013 yazına götürüyor bizi. Dışarıda deyim yerindeyse kıyamet koparken rahatından taviz vermeyip evinde poker gecesi düzenleyen Alper; arkadaşlarını ağırlıyor. Tatlı su aktivisti, sorumlulukları olan aile babası ve gururu için işinden ayrılan idealist bu 3 karakter hem Alper ile hem de kendi aralarında gece boyu tartışırken, adeta seyirci de bu tartışmaların bir parçası oluyor. Tüm bu tartışmalarda ne tarafta yer aldığınızdan ziyade; “öteki”nin tamamen haksız olmadığını hatırlatıyor Taksim Hold’em.

FARKLI DÜŞÜNENLERİN İLİŞKİSİ

Alper’in muhalif kız arkadaşı Defne ile arasının açılmasına sebep olan fikir ayrılığı, ilişkilerinin de testi oluyor. Her iki taraf da düşüncesini kendisine göre sağlam temellere dayandırınca, kimin haklı olduğundan ziyade kimin nasıl düşündüğünü anlamaya çalışıyorsunuz. Meselenin tarafları değil tarafları oluşturan bakış açıları var bu filmde.

TEK MEKANLI, ÇOK RENKLİ

Michael Önder’in yazıp yönettiği Taksim Hold’em; tek mekanda geçmesine karşın seyirciyi boğmayan, farklı bakış açılarını sunarken herhangi bir tarafı galip kılmadan bunu yapan bir film. Özellikle Kenan Ece Alper’de en iyi performanslarından birini sergilemiş. Çok başarılı.  Damla Sönmez, makul ama tutkulu Defne’de, Emre Yetim sosyal medya muhalifi Altan’da, Nezih Cihan Aksoy “sadakatsiz” aile babası Kaan’da ve Ahmet Tansu Taşanlar idealist ama pişman Rafi’de çok iyiler. Berk Hakman, Fuat ile yine akılda kalır performanslarından birini sunuyor. Aynı zamanda filmin jenerik şarkısını da yapan ve seslendiren Hakman, müzikal geçmişinden de bekleneceği üzere gayet keyifli bir işe imza atmış.

ISRARLA TAKİP EDİN

Taksim Hold’em hâlâ sınırlı sayıda salonda izlenebiliyor. Belki sinemalara da (örneğin Cinemaximum’a) sesimizi de duyurmuş oluruz.