Yarın 21 Mart… Orta Asya’dan Ortadoğu’ya ve Balkanlar’a geniş bir coğrafyada pek çok halk tarafından binlerce yıldır yılbaşı olarak kutlanan Nevruz… Tabiatın döngüsü içinde yılbaşı olarak kutlanmayı en çok hak eden gün… Güneş Ekvator'a dik açıyla gelecek ve geceyle gündüz eşit olacak. Sonrasında Kuzey Yarımküre'de günler uzamaya başlayacak, bahar gelecek, doğa yeniden canlanacak. Nevruz’u bayram yapan tabiatın kendisi yani… İnsanoğlu binlerce yıldır doğanın çağrısına kulak verdi ve bahar bayramı olarak coşkuyla kutladı bugünü. Umarız yarın da böyle olur…
Rivayet muhtelif ama hiç şüphesiz güneş ekvatora dik açıyla gelip günle geceyi eşitlerken amacı çatışma çıkarmak değildi. Sadece günler uzasın, doğa uyansın, hayat yeniden başlasın istedi… Güneş yüzünü Kuzey Yarımküre'ye çevirdi, havalar ısınmaya, karlar erimeye, çiçekler tomurcuklanmaya, toprak yeşermeye başladı. İnsanoğlu da 5 bin yıl doğanın bu çağrısına kulak verdi ve 21 Mart’ı bayram olarak kutladı. Bazen efsaneler bazen dini inanışlar dayanak oldu bu kutlamalara ama en sağlam dayanak tabii ki tabiattı. Nevruz köken olarak Farsça bir sözcük. ‘Nev’ yeni, ‘ruz’ da gün demek. Yenigün ya da günışığı anlamına geliyor. Eski takvimlere göre ‘yılbaşı’. Novruz, Noruz, Navro’z, Nowruz, Nawrız, Nooruz, Navrez ya da Newroz olarak da kullanılıyor. Adı ne olursa olsun, bir kültür mirası olarak günümüze kadar taşındı bu kadim gelenek. ... Farslar, Kürtler, Zazalar, Azeriler, Anadolu Türkleri, Afganlar, Arnavutlar, Gürcüler, Türkmenler, Tacikler, Özbekler, Kırgızlar, Karakalpaklar, Kazaklar yılbaşı olarak kutladılar... Bugün her ne kadar ideolojik anlamlar yüklense de, Ortadoğu’dan Orta Asya’ya ve Balkanlar’a çok geniş bir coğrafyada 21 Mart’ı bayram olarak kutlayan halklar için en önemli dayanak hâlâ tabiat…
ERGENEKON EFSANESİ
Efsaneleri de yabana atmamak gerekir yine de… Nevruz geleneğinin kökenine ilişkin üç faklı efsane olduğu bilinir. Bunlardan biri Türklerin ‘Ergenekon Efsanesi’dir. Efsane odur ki; Moğol ilinde Oğuz Han soyundan İl Han'ın hükümdarlığı sırasında, Tatarların hükümdarı Sevinç Han, Moğol ülkesine savaş açar. İl Han'ın idaresindeki orduyu Kırgızlar ve diğer boylardan da yardım alarak yener. İl Han'ın ülkesindeki herkesi öldürürler. Yalnız İl Han'ın küçük oğlu Kıyan ve yeğeni Nüküz eşleriyle kaçmayı başarırlar ve düşmanlarının bulamayacağı bir yere gitmeye karar verirler. Yabanî koyunların yürüdüğü bir yolu izleyerek yüksek bir dağda dar bir geçite varırlar. Bu geçitten geçerek cennet gibi bir yurda varırlar ve buraya Ergenekon adını verirler. Burada çoğalırlar ve 400 yıl yaşarlar. Sonra o kadar çoğalırlar ki Ergenekon’a sığamaz olurlar ama atalarının geldiği geçidin yerini unutmuşlardır. Bir demirci dağın demir kısmı eritilirse yol açılabileceğini söyler. Demirin bulunduğu yerde ateş yakarlar. Demir erir ve İl Han’ın soyundan gelen Türkler güçlenmiş olarak eski yurtlarına döner ve atalarının intikamını alırlar. Ergenekon'dan çıktıkları gün olan 21 Mart’ı da her yıl bayram olarak kutlarlar. Bu bayramda bir demir parçasını kızdırıp örsün üstüne koyarak döverler. Ergenekon’dan çıkış, Türklerin 12 hayvanlı takviminde yılbaşı olarak kutlanmaktadır ve bu tarih bugün kullandığımız takvime göre 21 Mart‘a karşılık gelmektedir. Bugün hem özgürlük hem de bahar bayramı olarak hala kutlanmaktadır.
İRANLILARIN CEMŞİD ŞAH'ı VE KÜRTLERİN DEMİRCİ KAWASI
Bir diğer efsane de İranlıların Cemşid Şah Efsanesi… Efsaneye göre, İran devletinin büyük şahı Cemşid Şah, yeryüzünün her tarafını dolaştıktan sonra geldiği Azerbaycan’ı beğenip doğu tarafına bir taht kurdurdu. Şahane bir elbise giyerek başına da mücevherden bir taç takarak tahta oturdu. Güneş doğup da ışığı o taç ve tahta yansıyınca bütün ahaliyi nura boğdu. Herkes bu hadiseden mutluluk duydu. Bu mutlu güne ‘Nevruz’ dediler. Bugünü şenliklerle kutladılar ve her yıl İran resmi takvimi Ferverdin’in ilk gününü (21 Mart) bayram olarak kutlamaya devam ettiler. Son efsanemiz Kürtler’e ait Demirci Kawa Efsanesi… Zalim kral Dehak halkının ölümcül bir hastalığın pençesine düşer. Dönemin doktorları hastalığının iyileşmesi için yaraya genç ve çocukların beyinlerinin sürülmesini önerirler. Böylece her gün iki gencin kafası kesilip beyinleri merhem olarak Dehak’ın yarasına sürülür. Halk çaresizdir. Sıra daha önce bu şekilde 17 oğlunu kaybetmiş olan Kawa adındaki demircinin en küçük oğluna gelmiştir. Kawa demirden savaş malzemeleri yapar ve bir taraftan da başkaldırı için etrafındakileri eğitir. Bu hareket yavaş yavaş yayılmaya başlar. Mart ayının 20'sini 21'ine bağlayan gece zalim Dehak'a karşı direniş başlar. Direniş bittiğinde sevinçle dağlara koşan halk yakılan ateşlerin etrafında oynamaya başlar. Zalim Dehak’tan kurtulan halk 21 Mart’ı özgürlüğün ve kurtuluşun bayramı olarak kutlar.
İSLAMİYET'TEN ÖNCE DE VARDI
Nevruz geleneğini dini inanışlara dayandıran pek çok rivayet de mevcut. Zerdüşt dininden geldiğini ve Türklerin eski dini Kam’lıkla ilgisi olduğunu söyleyen de var, Musevi yortusundan geldiğini söyleyen de, Hristiyanlıkla irtibatlandırıp Hz. İsa’nın ölümü ve dirilişiyle ilişkilendiren de… Nevruz’un menşei hakkında İslami rivayetler de var. ‘Allah, dünyayı geceyle gündüzün eşit olduğu gün olan Nevruz'da yarattı’, ‘Hz. Adem, Nevruz'da yaratıldı’, ‘Hz. Muhammed'e peygamberlik bugün ihsan edildi’, ‘Adem ile Havva cennetten kovulduktan sonra, uzun bir aradan sonra tövbeleri kabul edilip, yeryüzünde Nevruz günü buluştu’, ‘Hz. Nuh'un gemisinin karaya oturduğu gün Nevruz günüydü’, ‘Musa peygamber asasıyla denizi yarıp, İsrail oğullarını karşı kıyıya Nevruz günü geçirdi’ gibi. İslamiyet’teki Alevi rivayetlerine göre de Hz. Ali'nin doğum günü ve Hz. Fatma ile evlendiği gün Nevruz günüdür. Ancak bütün bu rivayetler çok da gerçekçi değil. Çünkü Nevruz geleneği İslamiyet’ten çok önceye giden bir gelenek...
NEVRUZ’U BAYRAM YAPAN TABİAT
Ezcümle; efsaneler ve dini inanışlar bir yana yazımızın başında da söylediğimiz gibi Nevruz’u bayram yapan tabiatın kendisidir. Tabiat hiçbir ideolojiyi umursamaz ve döngüsünü tamamlar. Bu döngü içinde yılbaşı olarak kutlanmayı en çok hak eden bahar, yani tabiatın yeniden canlanması değil de nedir zaten? Bu yüzden de Nevruz’u herhangi bir şekilde bir mezhebe, bir dine, bir etnik kökene aitmiş gibi göstermek en basit ifadesiyle bahara haksızlık olur. Yarını bahara yakışır şekilde kutlamak dileğiyle…
BM BAYRAM İLAN ETTİ
2010'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, bu şenliği, Dünya Nevruz Bayramı ilan etti. Birleşmiş Milletler Manevi Kültür Mirası Koruma Kurulu da Nevruz’u Dünya Manevi Kültür Mirası Listesi 'ne dâhil etti.
KİM, NASIL KUTLUYOR?
KIRIM TATARLARI
Kırım Tatarları bayramda erkenden kalkarlar. Ağaçtan bir dal keserler. Bu dala çiğdem, kardelen gibi erken bahar çiçekleri asarlar. Çocuklar bu dalı alıp topluluklar halinde kapıları tek tek gezerler. Navrez türküsünü söylerler. Ev sahipleri çocuklara hediye olarak yumurta, şeker gibi yiyecekleri sepetlere koyar, verdikleri mendilleri de dala bağlarlar. Bütün evler dolaşıldığında çocuklar verilenleri kendi aralarında pay ederler.
KÜRTLER
Kürtler çoğunlukla şehir dışındaki bölgelerde ve açık alanlarda bir araya gelir ve gelmekte olan ilkbaharı kutlarlar. Kadınlar rengârenk elbiseler giyerler ve başlarına pullarla süslenmiş ışıltılı örtüler örterler. Topluluk büyük bir ateş yakar ve bu ateşin etrafında dans ederek ya da üstünden atlayarak büyük bir coşkuyla bu bayramı kutlarlar.
KAZAKLAR
Kazaklar, Nevruz törenlerinde Mevlid okuturlar. Evler baştanbaşa temizlenir, herkes en iyi elbiselerini giyer. Ateş üzerinden atlanır. Kazaklar, Nevruz'da yaptıkları yemeğe "Nevruz-köcö" adını verir.
TÜRKMENLER
Türkmenler, yeni yılın ilk gününe Novruz adını verirler. Novruz'dan beş altı gün önce, her Türkmen ailesi temizlik yapmaya başlar. Novruz için Türkmen çöreği, Türkmen petiri, külce, yağlı börek, şekşeke, koko, bovursak, Türkmen palovu hazırlanır. Ne kadar çok yiyecek hazırlanırsa, yeni yılın o denli iyi geçeceğine inanılır. Semeni, Novruz'un özel yiyeceğidir. Birkaç aile birleşip büyük bir kazanda buğday özüne, un, su ve şeker ekleyerek hazırlarlar. Bir gün önceden pişirilmeye başlanan semeni, 21 Mart sabahı hazır olur.
AZERİLER
Azerbaycan'da Nevruz, üç gün sürer. Her yıl mart ayının 21-23'üncü günleri, büyük törenle kutlanır. Nevruz'dan sonraki en önemli gün, "ahir çerşenbe/son çarşamba"dır. Bu güne, "ılin ahir tek tek" günü de denir. Bayram ayı içindeki dört haftanın Çarşamba günleri de önemlidir. Buna "üskü" denilmektedir. "Ahir çerşenbe"den önceki Salı günü mezarlığa giden erkekler, Fatiha okuyup dönerler. Kadınlar ise mezarlığa, hazırladıkları helva, pilav ve daha başka yiyecekler ile gitmektedir. Kur'an-ı Kerim okunur, Fatihaların ardından yemekler fakirlere dağıtılıp, 1-2 saat sonra mezarlıktan ayrılınır. Kabir-üstü uygulaması da sona erer.
İRANLILAR
İran'da Nevruz, efsanevi bir niteliğe sahiptir. Bu efsanelerde ateşi bulduğuna inanılan Cemşid ağırlık taşımaktadır. İran'da Tanrı'nın, Adem'i Nevruz günü yarattığı ve yıldızların o gün, burçlarına ayrıldığına inanılmaktadır. Nevruz, İranda 13 gün sürer.
MAKEDONLAR
Nevruz bayramı gelenekleri oldukçasıcaktır. Büyükler küçüklere mıynak adını verdikleri kırmızı beyaz iplere geçirilen gümüş paralar hediye ederler.
AFGANLAR
Afganistan’da nevruz bayramı kutlamaları iki hafta boyunca sürer. Smanak adını verdikleri bir tatlı yapıp birbirlerine ikram ederler.