UYGAR TAYLAN
Yönetmen Christopher Nolan'ın kültleşmiş Inception (Başlangıç) filminin algılarda yer edinen mekan bükme uygulaması, fotoğraf sanatçısı Aydın Büyüktaş'ın gözünden İstanbul sokaklarına uygulandı. Sanatçı bu tekniği İstanbul'un eşi benzeri olmayan sokaklarına uygulayınca sanat çevreleri tarafından alkışa tutuldu. Huffington Post, Bored Panda, Art People Gallery gibi birçok prestijli yayında yer bulan Büyüktaş, kendine özgü yöntemini de işin içine katarak
>>> İŞTE O MUHTEŞEM FOTOĞRAFLAR - TIKLAYIN
Büyüktaş, Eminönü Yeni Camii, Sultanahmet Meydanı ve Şükrü Saraçoğlu Stadyumu gibi mekânları farklı açı ve yükseklikten drone’larla (helikopter kamera) fotoğraflayarak, İstanbul’un masalsı dokusunu Flatland adını verdiği projesiyle ortaya çıkardı.
ÇOCUKLUK HAYALİM
Sizi tanıyabilir miyiz, Aydın Büyüktaş kimdir?
Fotoğraf tutkunuz nasıl başladı? Visual Effect ve 3D'yi fotoğrafla birleştirmeye nasıl karar verdiniz?
“Flatland” projesine başlamadan önce nelerden esinlendiniz?
Kaku, “Hyperspace” kitabında dördüncü boyuttan bahsederken Edwin Abbot’ın “Flatland: A Romance of Many Dimensions” kitabından örnekler kullanıyordu. 1884’de yazılmış kitabın, boyutları birbirine bağlama şekli ve boyutlar arası geçişin algılanmasındaki zorlukları, basit örneklerle anlatması beni çok etkiledi. Fotoğrafta uzayı bükme fikri ve İstanbul’a bu mantıkla bakabilirim düşüncesi o anda birleşti. Projemle bu kadar örtüşen kitabın ismi ironik olarak da çalışmalara çok uygundu.
Projenin bir hikâyesi var mı?
4-5 yaşlarında, masanın üzerine iki sandalye koyup “Paraşütle atlıyorum” diyerek, elimde naylon poşetle yüz üstü atlamışım (gülüyor). O andan itibaren bende film koptu. Ailem, sağlığıma yeniden kavuşmam için bir yıl uğraştı. Galiba bu düşmenin etkisi ve bilim kurgu romanlarına olan merakımdan, çocukluktan beri çok garip rüyalar görüyorum. Rüyalarım şu andaki çalışmalarıma benzeyen veya daha da ötesinde sahnelerle dolu. Fotoğrafların çekim aşamasına geçmeden iki ay kadar planlama aşamasıyla uğraştım. 3D’de şehirler oluşturdum. Sanal fotoğraf makinelerini yerleştirerek binlerce kare render aldım. Fotoğrafların çekileceği noktalar, istediğim eğim ve birleştireceğim noktaların hepsi fotoğrafı çekmeden önce en ince detayına kadar planlanmış oldu ve manipülasyon ihtiyacı kalmadı.
Christopher Nolan'la popülerleşmiş "mekân bükme" fotoğraflarda kullanılmış mıydı?
Christopher Nolan'ın tüm filmlerini çok beğendiğimi söylemek isterim. Görsel efekt işinde çalıştığım ve özel ilgi alanım olduğu için mekan bükme denemelerini, filmden çok daha önce 3D olarak görmüştüm. Ancak Inception’daki o sahne çok başarılıydı ve filmin de popülaritesiyle herkesin aklına kazındı. Çocukluğumda okuduğum bilim kurgu romanlarında, yer çekimi yaratmak için uzay gemilerinin bir bölümü tekerlek mantığında çemberden yapılır. Bu merkez etrafında bir bisiklet tekeri gibi dönmeye başlayınca yer çekimi oluşur. Doğal olarak insanlar bükülmüş mekânlarda yaşarlar. Daha önce fotoğrafta bunu deneyene ben rastlamadım.
Neden İstanbul’u tercih ettiniz?
Yaşadığım kent olduğu için İstanbul ama başka kentlerde de çekeceğim. Fransa, Almanya, Çin ve ABD’de gördüğüm bazı mekânlarda da çalışmak isterim.
Amacı ne bu çalışmanın?
Amacım biraz dadist biraz da kubist mantıkla, var olanı olduğundan farklı göstermek, sorgulatmak. Bu sayede; çoğu zaman dikkatimizi dahi çekmeyen, belleğimizdeki genel geçer mekân algılarını yerle bir ederek, daha romantik bir bakış açısı hedefliyorum.
Sizin için "Adeta paralel evrenler yaratıyor" deniyor...
Bilimsel olarak bizimkiyle birebir evrenlerin olduğu öngörülüyor ve bunların bize olan tahmini uzaklıkları aklımızın alabileceği mesafeleri aşıyor. Bense, bu evrenin bize çok yakın olduğunu hayal ediyorum. Serinin ismi “Paralel Evrenler”… Belki bu seriden de etkilenerek böyle diyorlar. Aslında tüm yaptığım seriler, fotoğrafta manipülasyondan kaçınıp algıda manipülasyonlarla, var olanı olduğundan farklı göstererek, yaşadığımız mekânları sorgulatma kaygısı taşıyor. Fotoğraf, video ve 3D destekli bilim kurguyla ilgili farklı serilerle rüyalarıma devam edeceğim.