Siyasete bulaşmadan da mizah yapılır

AYSUN YILDIZ GÜNGÖR
aysun.yildiz@aksam.com.tr

ALEM FM'de hafta içi yaptığı ‘İzlenecek Bi'şey Değil’ adlı programıyla son zamanlarda adından sıkça söz ettiren Fatih Yıldırım’la bir araya geldik. Başarılı sunucuyla radyoculuk geçmişini ve mesleki başarısını konuştuk. 

‘İzlenecek Bi'şey Değil’ programınla son zamanlarda bayağı konuşulur oldun.Programın başarısının

sırrı ne?

Programda siyasete bulaşmayıp siyasetçilerin üzerinden prim yapmadan, kendi seçtiğim konularla vakit geçirip gülüyoruz. Siyaset, birçok kişinin bir yerlere gelmek için bu zamana kadar kullandığı bir teknik. O gündeme bulaştığınız zaman her gün gündem değişir ve konu kendiliğinden oluşur… 

Gündemini sen oluşturuyorsun yani?

Bunu söylemek iddialı olur ama program içinde kendimce gündem yaratmaya çalışıyorum. Programın ana fikrini özetlemek gerekirse; siyasete bulaşmadan da mizah yapılması mümkün… Herkesi güldüreyim diye bir çabam yok. Okuyan, araştıran ve kırmızı ışıkta duran birilerini güldürüyorsam bu benim için yeterli. Yaptığım espriyi anlamadılar diye “Vah vah” deyip üzülecek halim yok. Doğru bir teknik uyguladığımı düşünüyorum. Her ay reytinglerin yüksek gelmesi de bunun kanıtı. 

Yayın saatin değişti değil mi?

Evet, artık hafta içi her gün 17.00-20.00 saatleri arasında ALEM FM’deyim. 

Dinleyici ne buluyor sende?

İnan ben de bilmiyorum ama samimi olduğumu söylüyorlar. Geçtiğimiz günlerde yayında Tarkan’ın bir Türk Sanat Müziği eserini çaldım, arkasından haberler girdi. Haber dönüşünde bir telefon aldım. Yaklaşık 50-55 yaşlarında bir dinleyici bağlandı yayına, “Türk Sanat Müziği eseri çaldınız ama dinleyemedim, o sırada ezan okundu ve radyoyu kapatmak zorunda kaldım. Tekrar çalmanız mümkün mü?” dedi. Çok samimi biri, o adama nasıl “Hayır” diyeyim? Kıramadım ve tekrar çaldım. Sanırım dinleyici de bizi samimi bulduğu için canlı yayına bağlanıyor ve başka frekansa geçmiyor…

ÇATIDA KENDİ RADYOMU KURDUM

Radyoculuk hevesi ne zaman başladı?

Halam radyocuydu. Küçükken onu çok dinlerdim. Ortaokul zamanları bir radyoya başvurdum, asistan olarak kabul edildim ama bir türlü yayın yaptırmadılar ben de çıktım işten. Gidip bir tane verici aldım. Evin çatısına kendi radyomu kurdum ve mahalleye yayın yapmaya başladım. Dünyanın en zevkli işiydi. Bütün veriler önümde. 7-8 kişi dinliyor; yengem, halam (gülüyor)…  Acemiliğimi ve ilk radyoculuk deneyimimi kendi mahallemde yaşadım. Üniversitede Karadeniz Teknik Fizik Bölümü’nü kazandım. Okula kayıt için gittim, gittim ama daha okula kayıt yaptırmadan radyoya başvurdum. 

Radyo, hep aklındaydı yani…

Tabii canım. Üniversiteyi 7 yılda bitirdim. Çünkü okuldan çok radyoya gidiyordum. Bir gün radyocu olacağımı biliyordum. Okul bittikten sonra askere gittim. Döndüğümde İstanbul’a gideceğimi söyledim anneme, izin vermedi tabii. Memur olmaya karar vermiştim ki bir ilan gördüm. İstanbul’da ikamet etmeyen radyocu arıyorlardı. O dönem çalıştığım ajans sahibi Murat Abi gönderdi kayıtlarımı, beğendiler ve işe başlamamı istediler. Annemden dolayı istemesem de stüdyoyu getirip evime kurdular. Reytingler iyi gidince İstanbul’a getirdiler beni ve bana ciddi yatırımlar yaptılar. “Bunları bana babam yapmaz” dediğimde merak etme senden kat ve kat fazlasını çıkaracağız” dediler ve o an kendime güvenim geldi. Senenin sonuna doğru üç radyodan teklif geldi. ALEM FM’le anlaştık. 

ALEM FM’le ilgili ne düşünüyorsun?

Bence Türkiye’nin en iyi radyolarından biri… ALEM FM’in reklam panosunda “Bir nesil senin müziklerinle büyüdü” yazıyor. Bir nesil değil birçok nesil büyüttü, müzik piyasasına katkısı çoktur. Füsun Tuncer’i hayranlıkla dinleyerek büyüdüm. Şimdi onunla aynı stüdyoyu paylaşıyorum. Bu çok büyük bir mutluluk. 

Buradan sonrasını düşündün mü hiç? Hedeflerin var mı? 

İlerisi için tek hedefim TV programı yapmak. Radyoyu, birinci lig olarak görüyorum, televizyon da süper lig…