Şarkılarımda türler arası bir yolculuğa çıkmak istedim

SİBEL ATEŞ YENGİN

sibel.ates@aksam.com.tr

Şenay Lambaoğlu’nu alternatif pop tarzındaki “Rüyalarıma Gir” adlı dördüncü stüdyo albümünü çıkardı. “İçimdeki müzik aşkı ve yaptığım çalışmalardaki başarı zamanla bana ve aldığım karalar karşısında saygı duymalarına neden oldu” diyen Lambaoğlu ile bir araya geldik.

En son albümünüzün hikâyesini dinleyelim mi?

“Rüyalarıma Gir” albümü son derece pozitif duygular barındıran; hayata ve yaşamaya dair her şeyi kucaklayan bir çalışma. Anlattığım duyguların çok daha net, müziğimin ise daha yalın olduğunu söyleyebilirim. Kaybettiğimiz umutlar, göremediğimiz rüyaları için yazıldı, çalındı, söylendi. Şarkılarımda türler arası bir yolculuğa çıkmak istedim ve bu yolculuğa dinleyenleri de davet ettim. Bu albümde caz müziği ile diğer popüler müzik tarzları arasında bir köprü kurduğumuzu ve her açıdan son derece barışçıl ve köşeleri olmayan bir albümün ortaya çıktığını düşünüyorum.

En son gördüğünüz rüyanızı bizimle paylaşır mısınız?

Hazerfen Çelebi gibi İstanbul semalarında uçarken gördüm kendimi. Oysa son zamanlarda önüne geçemediğim bir uçak fobim gelişti. 

Rüyalara inanır mısınız?

Rüyalar bilinçaltımızın yansıması bir nevi izdüşümü. Rüya görmek çok büyük bir özgürlük değil mi? Elinizden her şeyinizi alabilirler hayallerinizi bile oysa rüyalar dokunulmaz.

Kimin ya da kimlerin rüyanıza girip de bir daha hiç çıkmamasını istersiniz?

Yaşadığımız tüm kayıplar için rüyalar bir buluşma kapısı. O yüzden rüyalara uyanmak, umut etmekten vazgeçmemek gerek. 

AİLEM HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAMAMI İSTEMEDİ

Müzikal yolculuğunuz nasıl başladı?

Müzikal yolculuğum çocuk yaşta gitar çalarak başladı. Daha sonraki yıllarda okul koroları, orkestralar ve üniversitesi yıllarıma yayılan uzun ve meşakkatli bir zaman dilimini kapsıyor.

Ailenizi müzik konusunda ikna etmek için zorlanmışsınız. Neden, onlar ne istiyordu?

Ülkemizde sanat ve sanatçılar gerekli özeni ve ilgiyi göremediğinde ailem de benim bu konuda hayal kırıklığına uğramamı istemedi. Bu noktada direnmem ve müziğe olan tutkumu ispatlamam gerekiyordu. Sanatın her dalı büyük fedakârlıklar gerektiriyor. Bununla beraber bir iç disiplin ve tabi sabır da.

Peki kabul etmelerini nasıl başardınız?

İçimdeki müzik aşkı ve yaptığım çalışmalardaki başarı zamanla bana ve aldığım karalar karşısında saygı duymalarına neden oldu. Hiçbir şey kolay olmadı ve belki de bu yüzden çok kıymetli.

HAYATIN HER ANI BENİM İÇİN BİR İLHAM 

Türkiye’de caz dinleyicisinden memnun musunuz?

Türkiye’de genel olarak sanata, emeğe ve üretime gösterilen duyarsızlığa karşı bir memnuniyetsizliğim var. İnsanların daha çok konser ve tiyatro izlediği, müzik dinlediği, şarkı söylediği, resme baktığı, heykele dokunduğu bir ülkede yaşamak istiyorum. Ruhumuzu besleyen, yüzümüzü güldüren, duygularımıza dokunan şeylere daha çok yer açalım. Mutlu toplumlar böyle oluşur.

“Başka Türlü Bir Şey” albümünüzde beğendiğiniz şairlerden ilham aldığınızı söylemiştiniz. Şiir dışında nelerden ilham alırsınız? 

Hayatın her anı bir ilham kaynağı…

BİRDEN ÇOK HAYALİM VAR!

Şarkılarınızı günün hangi anı, saati yazarsınız? 

Bu işin, sırası, zamanı be saati yoktur bana göre.

Şarkılarınızı yazarken belli ritüelleriniz var mı?

Çok fazla ritüelim yoktur. Bu şarkı yazarken de dâhil!

Hangi duygular yazmanızı tetikler?

Kalbime ve aklıma dokunan duygular yazmamı etkiliyor.

Kendinizi “Doğruların ve hayallerinden koşan biri” olarak tanımlamışsınız. En büyük hayaliniz nedir diye sorsam?

Birden çok hayalim var ve bu hayaller sadece benimle de ilgili değil. Ülkemle, oğlumla, ailemle yaşadığım toplulukla ilgili çokça hayalim var. Dünyayı gezerek ve farklı kültürlerle buluşarak müzik yapmak kendimle ilgili en büyük hayalim sanırım.