Şarkılarımda resimler ve kokular var

ALİ MERT ALAN

alimertalan@gmail.com

Can Güngör başarılı bir müzik adamı. Prodüktörlüğünü üstlendiği albümler, yaptığı düzenlemeler ve sahnede davuluyla eşlik ettiği çeşitli grupların yanı sıra tek başına ürettikleriyle de dikkat çeken bir isim. Son single’ı “Teselli” nin dumanı tüterken onunla bir araya geldik. Güngör’ün müziğini konuştuk.

“Teselli” isimli single’ınız kısa bir süre önce yayımlandı. Albüm öncesi yayınlanmış bu single’ı nasıl tanımlarsınız? Müzikal yaşamınızda nerede duruyor bu çalışma?

‘Teselli’ albüm öncesi biraz şaşırtmaca gibi düşündüğüm bir şarkıydı. Hele ‘Yalnız Ölmek’ gibi iletişim kurması kolay, çabuk anlaşılır bir şarkıdan sonra yapmak istediğim müzikte başka yönler aradığımı anlatmak istedim. Benden müzik bekleyen insanların zihnine ‘bende böyle şeyler de var’ı koymak istedim. ‘Yalnız Ölmek’ kadar ilgi görmedi tabii ki ama özellikle müzisyenler olmak üzere çok fazla insan sevdi, bağrına bastı şarkıyı. Benim için şarkı amacına ulaştı diyebilirim.

Müzisyenliğin yanı sıra aranjör-prodüktör kimliğinizde var. Pek çok kimliğinizden hangisi sizin için daha çok ön planda?  

Sanırım son yıllar itibariyle aranjör/prodüktör tarafım daha ön planda. Bu aynı zamanda kendi solo kariyerime de omurgadan bağlı bir durum. Çünkü başkalarının şarkılarına yaptığım kadar kendi terziliğimi de yapıyorum. Yazdığım bir şarkının prodüksiyon olarak nasıl kaydedileceği, enstrümantasyonu  gibi konular benim için şarkının kaderini doğrudan belirliyor.

Prodüktör ve aranjör kimliğiniz ne zaman daha ağır basmaya başladı. İşin mutfağına nasıl girdiniz?

 Davul çaldığım gruplarda düzenlemelere her daim karışır, fikirler üretirdim.  İşin mutfağı benim için oralardan başladı diyebilirim. Mabel Matiz’le ilk çalmaya başladığımız zamanlarda da benzer bir pozisyondaydım, sonrasında onun ikinci albümü ‘Yaşım Çocuk’u kaydetmemizle beraber aranjör/prodüktörlük benim için yavaş yavaş meslek haline geldi.

Sonrasında kendi şarkılarınızı söyleme aşamasına geçişiniz nasıl oldu, “artık bunu yapmalıyım”ı ne zaman hissettiniz?

2010-2011 yılları olması lazım, şarkılarım çok fazla birikmişti. Onlarca demo yapıp atıyordum kenara. Bir arkadaşımın okulda bitirme projesi için 4-5 şarkı kaydetmesi gerekiyordu. Yazdığım şarkıları da dinlettiğim, fikirlerini aldığım bir dostumdu. Onunla beraber o şarkıları kaydettik ama yayınlamadık. Sonrasında yayınlamak için daha büyük bir bütün olmasını istedim, oradan albüm macerası filizlendi işte. Başlarda konser filan yapacağımı da düşünmüyordum. Tek derdim şarkıların güzel bir çatıda toplanıp paylaşılmasıydı.

Şarkı sözleriniz gerçekten dinleyeni yakalıyor. Hangi duygular söz yazımı konusunda sizi tetikliyor?

Sevdalılık hali, sevdasızlık, yalnızlık ve bunların beraberinde gelen kendini ve hayatı sorgulama uğraşı diyebilirim. Şarkılarda hem kendim için hem de karşı taraf için tahliller yapmaya çalışıyorum. Dönüp baktığımda şarkılar bana o zamanki halimi hatırlatan kayıtlar olarak duruyorlar. İçlerinde birçok duygusal detay var; resimler var, kokular var. Şarkı yazmakta en sevdiğim şey bu sanırım.

“Yalnız Ölmek” şarkınızın yeri sizin için ayrı olsa gerek. Hala en çok dinlenen şarkılar arasında. 

Bu zamana kadar insanları en çok yakalayan şarkım o oldu. Birçok farklı dinleyici grubuyla beni tanıştırdı. Beni insanlar karşısında çıplak hissettiren bir şarkı. Çocukken öyle okula gittiğimiz rüyalar görürdük ya, biraz öyle. Ama sanırım alıştım artık bu duruma ve o da herhangi bir şarkım gibi dağarcığımda duruyor.

Yeni albümünüz de sonbaharda dinleyiciyle buluşacak. Bizleri nasıl bir albüm bekliyor? 

İlk albümle çok kardeş hallerde şarkılar da var; ama yepyeni yaklaşımlar da var. “Teselli” biraz onun ipucunu veriyor aslında. Müziğin gidişatında kendimi daha özgür hissediyorum. Toplamda çıkacak sonuç için inanılmaz heyecanlıyım.