'Şarkı söylemek benim için hikaye anlatmak gibi...'

ARZU AKYOL

arzu.akyol@aksam.com.tr

Latin Grammy'lerinde aldığı hayat boyu başarı ödülü ve 30 yılı aşkın kariyeriyle aşk şarkıların divası olarak anılan Luz Casal 29 Nisan’da Cemal Reşit Rey'de olacak. Unutulmaz Pedro Almodovar filmi "Yüksek Topuklar" için kaydettiği Augustin Lara klasiği “Piensa En Mi (Beni Düşün)” şarkısıyla Türkiye’de de çok sevilen Luz Casal ile İstanbul konseri öncesi kariyerini ve müziğini konuştuk.

Dünya müziğinin en önemli isimlerinden birisiniz. Müzik yolculuğunuz nasıl başladı? 


Küçük yaşlardan beri sanat ve müzikle iç içeyim. Bale ve piyano dersleriyle başladım. Ailem bu konuda benim için çok yönlendirici oldu. O yaşlarda bendeki yatkınlığı gördüklerini düşünüyorum. Hatta küçük yaşta bir müzikalde bile rol almıştım. Daha sonra müzik hayatımın vazgeçilmezi oldu. 30 yılı aşkın süredir de şarkı söylüyorum. 

Rock müzikle başlayıp aşk şarkılarının divası olarak tanımlandığınız bir kariyeriniz var. Bu kadar farklı tarzları  seslendirebilmek bir yorumcu olarak bilinçli bir tercih miydi?   


Müziği türlerle sınırlamadan her şekliyle seviyorum. Caz, Latin, rock fark etmez… Benim için bunlar içerisinde kendimi ifade edeceğim şarkıları bulmak ve dinleyicilerimin ruhuna dokunmak önemli. Hatta repertuvarımda bir iki farklı türde şarkıya da yer veriyorum. Müzik konusunda sınır tanımıyorum. Yakında yeni albümüm de Dalida şarkılarını yorumlayacağım. 

“Vida Toxica (Toksik Hayat)” isimli bir albümünüzde kanserle savaşınızdan hangi detaylar gizli? O dönemlerden 
hatırladıklarınız neler?

Ben konuşmaktan ziyade şarkı söyleyerek insanlarla iletişim kurmayı seviyorum. O dönemde de yaşadıklarımı yine müzik yoluyla anlatmayı tercih ettim. Aslında o albüm kanser tedavimi ve kanseri yenmek için yaptığım mücadeleyi anlatıyordu. 

Politik söylemleri olan bir sanatçısınız. Sizce şu an dünyadaki en büyük sorun ne? 

Herkesin bu konuda yaklaşımı farklı olacaktır ama ben bir sanatçı olarak içimden gelenleri ifade etmenin bir sakıncası olmadığını düşünüyorum. Birçok ülkede politik anlamda birçok çatışma yaşanıyor. Ben zamana ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bu konularda genelde iyimserim. Tüm çatışmaların eninde sonunda ortadan kalkacağına inanıyorum.
 
Dinleyicilerinizle sahnede kurduğunuz çok güçlü bir iletişim var. Siz şarkı söylerken neler düşünürsünüz? 

Şarkı söylemek aslında benim için bir hikâye anlatmak gibi. Mikrofon başına geçtiğimde yıllardır biriktirdiğim tüm yaşanmışlıkların sesimde şekil bulduğunu hayal ediyorum. Aslında hem şarkıyı hem de kendimi anlatıyorum. Dinleyici de bunu hissediyor. Aramızdaki iletişimin nedeni bu…

Almadovar’ın “Yüksek Topuklar” filmine sesinizle damga vurdunuz. Bir film için şarkı seslendirmek nasıl bir duygu? Yeni projeler var mı?

Almadovar sanatına çok hâkim, çok bilinçli bir yönetmen. Onun gibi biriyle çalışmak hem daha çok tanınmamı sağladı hem de ondan çok şey öğrenme fırsatı buldum. Hâlâ ara ara görüştüğüm bir isim. Şarkılarımın filmlerde yer almasını seviyorum. En son Dragan Bjelogrlic'in yönettiği 2014 yapımı "See You in Montevideo" filminde Magnifico ile birlikte "Madrugadas" adlı şarkıyı yorumlamıştım. Bu çalışmalar bana keyif veriyor.

29 Nisan’da Türkiye’deki hayranlarınızla buluşacaksınız. Bizleri nasıl bir konser bekliyor? 

İstanbul’u çok özledim. Yıllardır Pasion Turca sayesinde Türkiye ile kurduğum sağlam ilişkilerim var. Dinleyicilerimin ilgisi beni her seferinde mutlu ediyor. 29 Nisan’da Cemal Reşit Rey’de onlar için en güzel şarkılarımı paylaşmaya geliyorum.