Şapkadan Simmons çıktı

ERCAN ÖZTÜRK

ercan.ozturk@aksam.com.tr

Avrupa’da Obradovic Amerika’da Popovich… İkisi de şapkadan tavşan çıkarmayı çok sever. Cuma sabahı Houston-Spurs maçını maç izlemek için uyananlar takımın starı Kawhi Leonard’ın oynamadığını görünce ister istemez ‘Seri yedinci maça uzadı’ diye düşündü. Popovich’in maçı kiminle çevireceği yazılıp çizilmeye başlandı. Sahneye Jonathon Simmons çıktı. Peki kim bu Simmons? Hollywood’un biyografisini yapmak için can attığı bu adamın hayat hikâyesini okumaya ne dersiniz?

NBA’in Cuma gününden beri en çok konuştuğu isimlerin başında gelen Jonathon Simmons 1989 yılında Houston Rockets’ın mabedi Toyota Center’a 13 mil mesafede bulunan bir hastanede dünyaya geldi. Üniversiteyi de Houston’da tamamlayan Simmons, NBA seçmelerine katılmak istese de kendisine bu liste içinde yer bulamadı. Pes etmedi. Tam ümidini yitirmeye başladığı sırada NBA’in bir alt ligi olan D-League seçmelerine katılmaya karar verdi. Bunun     için cebinden de 150 dolar yatıran 24 yaşındaki Simmons, bir anda kendini Austin Spurs’ta buldu. Burada bir süre kendisini gösterme şansı bulamasa da 2016 yılı yaz ligi, Simmons’un kaderini değiştirdi. Ligin MVP’si     seçilen Simmons bir anda efsanenin (Gregg Popovich) dikkatini çekti. 26 yaşındayken 874 bin dolar kontratla Spurs’a imza atarak         hikâyesine start veriyordu.

GOLDEN STATE MAÇIYLA ADINI DUYURDU

Avrupa’da oynuyorsanız Obradovic, NBA’de oynuyorsanız da Gregg Popovich büyük bir şans olsa gerek. Simmons da o şansı yakalayanlardan  biriydi. Timofey Mozgov’un yılda 21 milyon aldığı bir ligde 874 bin dolara imza atarak Popovich’in takımının bir parçası olmuştu. Sezonun ilk maçında rakip NBA’in en dominant basketçilerinden Kevin Durant’i transfer eden Golden State’ti.  Golden State’in mabedi Oracle Arena’da oynanan maçta ezeli rakibine adeta ‘farklı’ mesaj veriyordu. Leonard, Gasol, Aldiridge, Parker ve Ginobili’nin sürüklediği Spurs’te 20 sayı 4 ribaund ve 3 asist yapan jonathon Simmons bir anda herkesin ilgi odağı olmuştu. Herkes 27 yaşındaki bu çaylağın istatistiklerini araştırmaya başladı. 150 dolara şansını denemek için seçmelere katılan bir insanın ne istatistiği olabilirdi ki!     O, berber olacakken şu anda NBA’in adından en çok bahsettiği isim olmuştu.

ÖNCE PARKER SONRA LEONARD

Gregg Popovich’le 5 NBA şampiyonluğu kazanan Spurs, Curry-Thompson-Durant’li  Golden State’in gölgesinde kalsa da şampiyonluğun adaylarından biriydi. Elemelere de öyle başladılar. Memphis Grizzlies maçında harikalar yaratan Tony Parker tendom yırtılmasıyla sezonu kapadı. Grizzlies’ten sonra Spurs’un rakibi muhtemel normal sezonun MVP (en değerli)’si James Harden’li Houston Rockets’ti. İlk maçta fark yese de Popovich’in takımının kolay kolay pes etmesine kimse ihtimal vermiyordu. Öyle de oldu. LeBron James’ten sonra NBA’in en önemli parçası Kawhi Leonard harikalar yaratmaya başladı. Ancak şansızlıklar Spurs’un yakasını bırakmıyordu. Serinin beşinci maçında bu kez de Leonard ayak bileğinden sakatlandı. Maç uzatmaya gitse de 39’luk Ginobili’nin yıllar geçse de NBA jeneriklerine girecek olan o blokuyla maçı kazandı.

ÖYLE BİR SAVUNMA YAPTI Kİ

Altıncı maç Simmons’un doğduğu eve 13 mil mesafede bulunan Toyota Center’daydı. Parker’ın sakatlanmasının ardından bir de takımın en önemli parçası Leonard’ın oynamayacak olması ibreleri Houston’a doğru çeviriyordu. Herkes maçı Houston’a vermiş, yedinci maçta Leonard’ın oynayıp oynamayacağını tartışıyordu. Popovich bu defa şapkasından Simmons’u çıkarıyordu. Maça ilk beşte başlayan Simmons ligin muhtemel MVP’sine potayı göstermedi. Öyle bir savunma yaptı ki Harden iki tane üst üste saçma toplar kaybetti. Sezonu 30 sayı ortalamasıyla tamamlayan Harden ilk periyotta sadece bir şut kullanıp maçı da toplam 10 sayıyla tamamladı. Maçı 39 sayı farkla kazanan Spurs’te 

Simmons ise 18 sayı 4 asistle doğduğu şehri yasa boğuyordu. 

Popovich’le ikinci kez dünyaya gelen Simmons’un konferans finallerinde takımın en önemli rotasyonlarından biri olacağı kesin.